Daha çok erken tradutor Inglês
815 parallel translation
Saat daha çok erken.
Well, the evening's still young.
Hayır, yemekten sonra daha çok erken.
No, it's much too early after dinner.
Daha çok erken.
It's early.
Daha çok erken.
It's still early.
Tezahürat için daha çok erken.
It's too soon to be cheering.
Baba, Homer'in iş konusunu düşünmesi için daha çok erken.
Father, it's much too soon for Homer to be thinking about a job.
- Daha çok erken ama.
- Aw, it's early yet.
Daha çok erken.
It's too early.
Senin için daha çok erken.
Too soon for you.
Daha çok erken.
It's too early in the day.
Ama daha çok erken.
It's too soon.
- Sabah daha çok erken Pierre.
- So early in the morning, Pierre.
Daha çok erken!
The party's still young!
Savaş alanı görmesi için daha çok erken.
It is too soon for him to see a field of battle.
- Hayır, daha çok erken.
- No, it's too early...
Daha çok erken ama katılmayı düşünür müsün?
It's still too early for it, but will you attend?
Daha çok erken, ama festivalde bizimle olacağı içime doğuyor.
It's too soon, but I have a feeling that she'll be with us by the festival.
Dediğim gibi eve gitmek için daha çok erken.
Like I said, it's too early to go home.
Ama para konuşmak için saat daha çok erken, bu yüzden kahvaltını yap.
But it's too early in the morning to be talking about money so just eat your breakfast.
- Daha çok erken, gitmeyin. Hirayama?
It's still early, you can, Hirayama.
Daha çok erken, Kawai. Hirayama.
It's still early, Kawai and Hirayama.
Efendim, daha çok erken!
Squire, it's too early!
Daha çok erken.
It's very early.
Daha çok erken, Erno!
It's a bit too early, Erno!
Üstad Xiao, Daha çok erken... bize katılsanıza
Master Xiao, it is still early... Come visit us
- Gün daha çok erken.
- The day is still young, ensign.
- Daha çok erken.
- It's too early.
Daha çok erken, Yulou'un şovunın sırası değil
It's still early, it's not Yulou's show yet
- Daha çok erken.
It's too soon.
Sonra gelin beyler, daha çok erken.
Oome backlater, fellows lt's too early.
Daha çok erken, Harry.
Bloody early, Harry.
Ölmen için daha çok erken.
It's way too soon for you to die.
Bunun için zaten daha çok erken. Ne yaptığımızı izliyorlar.
Yes, but it's too early to ride back and they're watching what we do.
Şimdi, belki benim yerime bayanlardan af dilersin, AIex erken ayrıldığım için sonra giderim belki de, EmiI, seninle gelmem çok daha doğru olur.
Now, I think perhaps if you'II make my pardon to the ladies, alex... for my leaving so early, then I go... I think maybe, EmiI, it wouId be better if I came with you.
Sabahın çok erken saati Charlie. Daha merhaba bile demedik.
It's early in the morning yet, Charlie, we haven't said hello.
Bence yarın çok erken. Ben kendi adıma pek hazır değilim, ancak daha ileri bir tarihte hazır olabilirim.
Tomorrow, in mine opinion, is too sudden... for I myself am not so well provided as else I might be were the day prolonged.
Çok erken daha.
It's too early.
Anılardan söz etmek için daha çok erken.
It's a little early to reminisce, Shark.
İyi de, daha saat çok erken, hayatım.
Yeah, well, it's early as hell, honey.
Daha çok erken.
The night's young, your parents have to leave tomorrow.
Gelecek sene erken gelip daha çok kal
Come earlier next year to stay longer
Motorun daha erken sorun çıkarmaması çok kötü A Little Earlier.
It's too bad you didn't have engine trouble a little earlier.
- Çok erken, daha bir şey kazanamadın.
- That's premature. You haven't won yet.
Açıkçası daha çok erken.
It's too soon, objectively.
Ona daha erken gelmesini söyledim ama çok uzakta oturuyor.
I told her to come earlier, but she lives so far away.
Oh, oradan çok daha erken ayrılmış olabilir.
I don't think so.
- Daha gebermen için çok erken!
It's too soon for you to die!
Çok erken vefat etti... O yüzden birkaç resim, birkaç çizim daha eklense... bu onun verdiği eserlere ziyan etmez.
He died very early... so if they're added to a few paintings, a few drawings... it's not going to destroy his oeuvre.
Sat 10 : 00 belki de 11 : 000 çok geç oldu daha erken güneş doğuyor güneş batıyor tüm seslerin kesildiği olmuyor hiç zaman tam anlamıyla durmuyor artık zar zor fark edilse de :
It is ten o'clock, or perhaps eleven, it's late, it's early, the sun rises, night falls, the sounds never quite cease altogether, time never stops completely, even if it is now reduced to the merely imperceptible : a hairline crack in the wall of silence,
Çok erken değil mi? Vakit sandığından daha geç.
It's later than you think, Chula.
Bir sonuca varmak için çok erken, biraz daha vakit geçirmeliyiz...
It's too early to draw conclusions - I'd need more time with her -
daha çok 194
daha çok gençsin 24
daha çok var 40
daha çok genç 24
daha çok var mı 21
çok erken 73
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
daha çok gençsin 24
daha çok var 40
daha çok genç 24
daha çok var mı 21
çok erken 73
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha sonra da 30
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha sonra konuşuruz 47
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha sonra da 30
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha sonra konuşuruz 47
daha iyi olurdu 21
daha az 29
daha sonra görüşürüz 59
daha ne olsun 43
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha yeni 32
daha iyisi 53
daha ne 26
daha az 29
daha sonra görüşürüz 59
daha ne olsun 43
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha yeni 32
daha iyisi 53
daha ne 26