Doğrusunu isterseniz tradutor Inglês
145 parallel translation
- Hayır, doğrusunu isterseniz olmadım.
No, i can't say that i have.
Doğrusunu isterseniz, ben de size bakıyordum.
To tell you the truth, I was doing quite a bit of staring myself.
Doğrusunu isterseniz, her zaman deliydi.
She's always been crazy, if you want a fact.
Doğrusunu isterseniz pek şansınız yok.
If you want the truth, you haven't much of a chance.
Doğrusunu isterseniz sizin gibi sersemlerin... bu tür şikayetlerle doğrudan bize gelmesini büyük takdirle karşılıyoruz.
The truth is that we truly appreciate folks like you, who know to bring such complaints directly to our attention.
Doğrusunu isterseniz binişinizi gördüm.
As a matter of fact, I saw you embark.
- Doğrusunu isterseniz...
- What it actually is...
Ama daha doğrusunu isterseniz, Sezar'ı görmek ve şerefine bayram etmek için bıraktık işleri bugün.
But indeed, sir, we make holiday to see Caesar - and to rejoice in his triumph.
Hayır, doğrusunu isterseniz yok.
No, as a matter of fact, I don't.
Doğrusunu isterseniz, hayatı mesleğiydi.
Strictly speaking, his life was his occupation.
Doğrusunu isterseniz, pek de fena değildim hani.
As a matter of fact, I wasn't too bad.
Şey, soyunma odasında, doğrusunu isterseniz.
Why, in a locker room, as a matter of fact.
Doğrusunu isterseniz farklıydı, evet.
Well as a matter of fact it was different, yes.
İşin doğrusunu isterseniz ben de kalmak isterim.
As a matter of a fact, I'd like to hang on, too.
Doğrusunu isterseniz, pek de yardımcı olmuyorsunuz.
I have to tell you, you are not really helpful.
Doğrusunu isterseniz tabii ki.
I certainly could, to be honest with you.
Doğrusunu isterseniz, beni takip edeceğinizi biliyordum.
These boxes seem heavier than they should be.
Ben kendi niteliklerimi Johan kadar doğal değerlendirebileceğimden emin değilim. Doğrusunu isterseniz sürdürebildiğim yaşam tarzı beni mutlu ediyor.
Unlike Johan, I lack the ability to see myself in such glowing terms, but in all honesty, I'm glad I'm able to lead the life I do.
Doğrusunu isterseniz hayatım boyunca hiç bu kadar iyi olmamıştım.
I've actually never felt better... in my entire life.
Doğrusunu isterseniz, tekrar görmek istemediğim tek kişi sizdiniz Bay Doyle.
I must say, Mr. Doyle, that you were the one person I did not want to see again.
Doğrusunu isterseniz... O gün orada olduğunuzu biliyordum. Sizinle tanışmak istedim.
To tell you the truth I knew you were in that office that day.
Doğrusunu isterseniz McMurphy burada yazıldığına göre onların fikri...
To be honest with you, McMurphy, what it says here... is that they think...
Doğrusunu isterseniz, doğal ihtiyaçlar.
To tell the truth, Lord, nature calls.
Doğrusunu isterseniz...
And for God's sake...
Ama doğrusunu isterseniz sonuçları düşünmek beni endişelendiriyor.
Yes, I am anxious about the consequences.
1948, işin doğrusunu isterseniz.
1948, as a matter of fact.
Doğrusunu isterseniz, ben ben kızım konusunda oldukça endişeliyim.
To tell you the truth, i'm... Tell you the truth i'm very concerned about my daughter.
Doğrusunu isterseniz, yetmiş grup içinde yalnızca altısı 35 günden fazla dayanabildi.
As a matter of fact, out of the 70 groups only six lasted longer than 35 days.
Doğrusunu isterseniz kendi ülkemden sıkıldım, bıktım. Neden?
To tell you the truth, I'm sick of my own country, sick of it!
Doğrusunu isterseniz, herhalde çok spor yapmaktan oluyor.
PROBABLY FROM EXERCISING TOO MUCH, IF YOU WANT TO KNOW THE TRUTH.
Şey, doğrusunu isterseniz Bay Başkan Yardımcısı her şey MacGyver yaptı.
Well, to tell you the truth, Mr. Vice President, it was MacGyver's show.
Ve, doğrusunu isterseniz... ne hayatında ne de öğrenci olarak... hiçbir şeyi ciddiye almıyor.
And, frankly... I don't think she takes a thing... in her life or her career as a student seriously.
Doğrusunu isterseniz hurda olarak bile ödediğimden fazla eder.
To be honest, it's worth far more in scrap value alone than what I paid for it.
Doğrusunu isterseniz o çok iyi bir çocuk.
As a matter of fact, Devon's a good boy.
Doğrusunu isterseniz, sizinle bu hikaye hakkında konuşmak isterim.
In fact, I'd love to talk to you about that story.
Doğrusunu isterseniz, bilmiyorum.
To be honest, I don't know.
Doğrusunu isterseniz, korkunç kullar sarmış çevremi.
I will not sort you with the rest of my servants for, to speak to you like an honest man, I am most dreadfully attended.
New York'un mütevazi bir semtinde büyüdüm ve doğrusunu isterseniz, daha önce uçağa hiç binmemiştim.
I came from fairly humble beginnings from upstate New York. - And to be honest... - Nice make-up.
Doğrusunu isterseniz daha önce kimseyi öldürmemiştim.
To tell you the truth, I never killed anybody before.
Doğrusunu isterseniz...
As a matter of fact...
Doğrusunu isterseniz Alfred. Pennyworth'u arıyorum.
Actually, I'm looking for Alfred Pennyworth.
Ve, eski avukatım yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söyledi. Doğrusunu isterseniz, benim de eğilimim...
My former lawyer said there's nothing I can do and truth is, I'm inclined to just...
Doğrusunu isterseniz ben kahramanlara inanmıyordum.
Tell you the truth, I wasn't sure if I still believed in heroes.
- Doğrusunu isterseniz biraz utanç verici.
It's embarrassing, if you want the truth.
Evet, doğrusunu isterseniz kırıldım.
Y-yeah, actually I was.
Doğrusunu isterseniz tatiller bana hiçbir zaman yaramadı.
To tell ya the truth, I never was much for the holidays.
Oh, doğrusunu isterseniz çaylakları işe alamıyorum.
Oh, I can't really hire novices.
Doğrusunu isterseniz, bunu gerçekten de düşünmüştüm.
As a matter of fact, I have considered it, actually.
Doğrusunu isterseniz, ben daha çok konuştum.
To be honest, I was the one who did most of the talking.
Ve doğrusunu duymak isterseniz...
And to tell the truth...
Doğrusunu isterseniz, oy verenler ekonomik büyümenin nasıl..
You`re overthinking this.
isterseniz 150
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğruyu söyle 121
doğru söylüyorum 192
doğru değil 421
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğruyu söyle 121
doğru söylüyorum 192
doğru değil 421
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315