Düşünmüştüm ki tradutor Inglês
812 parallel translation
Ben düşünmüştüm ki...
Well, I have- -
Düşünmüştüm ki eski bir arkadaşın dara düştüğünde...
I just thought... an old friend in a moment of difficulty...
Tanrım, düşünmüştüm ki...
My goodness, I just thought....
Düşünmüştüm ki, belki 60 adamın horultusunu dinlemektense bir akşam bir kızla beraber olmak istersin.
I thought maybe you'd like to be out with a dame one of these nights instead of listening to 60 cons snoring in the bunkhouse.
Bu kadar çok vaktin olduğuna göre düşünmüştüm ki...
You'd be all right in fair weather, but you'd sink in a blow. I've stood up against a couple of your interviews.
Düşünmüştüm ki ben...
I thought I...
- Beni öptüğünde düşünmüştüm ki...
- I thought when you kissed me...
- Düşünmüştüm ki...
- I figured...
Ama düşünmüştüm ki...
But I thought we...
O yüzden ben de düşünmüştüm ki...
So I thought we might -
Düşünmüştüm ki...
I just thought that...
Hayır efendim, fakat düşünmüştüm ki...
No, sir, but I thought it would...
Ben düşünmüştüm ki...
I thought you were...
Ben düşünmüştüm ki...
I thought...
Sadece düşünmüştüm ki -
I only thought we could...
- Ben düşünmüştüm ki...
- No, I thought, well...
Bu nedenle düşünmüştüm ki...
So I thought...
Sadece düşünmüştüm ki -
I just thought -
Fakat düşünmüştüm ki, sen...
But I thought that you said...
Sadece düşünmüştüm ki, belki patronuna sorarsan...
I just thought maybe you could ask the owner -
Düşünmüştüm ki, sen...
I was hoping you'd be able to when you were...
- Düşünmüştüm ki...
- I thought...
Ben de düşünmüştüm ki...
I just thought...
Düşünmüştüm ki... belki bundan sonra isteyeceği şeyi elde edebilirdi.
I just thought that... maybe the next thing he wanted, he ought to get.
Düşünmüştüm ki...
I thought...
Düşünmüştüm ki, anma töreni yaptığımız böyle bir günde...
I would have thought that on the day of the service...
Ve düşünmüştüm ki sen bir şeyler olacaktın.
And I thought you were going to amount to something.
Düşünmüştüm ki...
I don't know. I thought you...
Daha erken ama ben düşünmüştüm ki belki de...
It's early, but I thought you might be...
Düşünmüştüm ki...
I just thought...
Sadece düşünmüştüm ki...
I only thought...
Şey, düşünmüştüm ki...
Well, I thought that, uh -
Ben düşünmüştüm ki... askerlik hakkında neler hissettiğini bildiğimden ve Po-Han'ı eğittiğin...
Well, I just thought... Knowing how you feel about the military, and that you taught Po-han...
Başka bir şey için zamanım yok, bu yüzden düşünmüştüm ki...
I have no time for anything else, so I thought...
Düşünmüştüm ki bu mahkeme adaleti istiyor...
I thought this court was concerned with justice!
- Düşünmüştüm ki siz...
- I thought maybe you came to...
- Düşünmüştüm ki...
- I just thought...
- Özür dilerim, düşünmüştüm ki...
- I'm sorry. I think...
Düşünmüştüm ki, açtıklarında ben...
I thought my face was just wrapped up, when they unwrapped it, I could- -
Düşünmüştüm ki...
I just assumed...
Düşünmüştüm ki biz ikimiz ya da üçümüz- - [Doors Closing]
I hoped so that the two of us- - or the three of us- - [Doors Closing]
Ben de düşünmüştüm ki, eğer iki insan birbirini seviyorsa... Bir daha görüşmesek iyi olur.
I thought, if two people love each other... lt's better if we don't see each other again.
Sadece düşünmüştüm ki...
I just thought...
Düşünmüştüm ki...
- I thought...
Sonunda biraz olsun rahatlamak için biraz vakit bulduğumu düşünmüştüm ki Rauch'un gönderdiği şu meşhur mektup saplantıdan da daha beter bir hal aldı.
Ah. I thought we might be able to find time to relax... now that the famous Rauch letter turns out to be from a crank.
Bir zamanlar babanla tekrar bir araya gelebileceğimizi düşünmüştüm fakat görüyorum ki bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.
Once I thought that your father and I might get together again, but, well, I... I see that it'll never turn out that way.
Aslında bütün bunları anladığınızı düşünmüştüm. - Aksi takdirde, buraya neden gelirdiniz ki?
Naturally, I thought you understood all this, otherwise why have you come here?
Market o kadar kalabalıktı ki, sıranın bana gelmeyeceğini düşünmüştüm.
It was so packed in that market I didn't think I'd ever get waited on.
Üniversiteden Profesör Brinati'yi düşünmüştüm, ama ne yazık ki, Brinati'nin sabah dersi var.
I thought of Professor Brinati from university. But he teaches in the morning.
Yani, demek istiyorum ki... Belki başka bir şey diye düşünmüştüm...
You know, I mean, I thought perhaps it was something...
Ama, tabii ki, bundan kimseye bahsetmeyeceksin. Valencia seni tanıştırmaya getirip, içtenlikle seninle evlenmek istediğini söylediğinde senin birinci sınıf bir ahmak olduğunu düşünmüştüm.
I wouldn't tell anybody this, of course, but... when Valencia brought you home and wanted to marry you, to tell you the honest-to-God truth,