English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ H ] / Hayatıni

Hayatıni tradutor Inglês

75 parallel translation
Ama modern hayatın kargaşası Imperial Şehri'ni sollamıştı.
But the hurly-burly of modern life has overtaken the Imperial City.
Varlığını arttırmak ve küçük balıkları yutmak. Bu sabah Acme Kereste Şirketi'ni orayı kurmak için hayatını veren zavallı bir adamdan alman gibi.
Accumulating wealth and gobbling up the little fellow, like this morning when you snatched the Acme Lumber Company from some poor little Joe who spent his lifetime building it up.
Harry, hayatın kötü senaryolar yazdığıni söylerdin.
Harry, remember how you used to say life wrote lousy scripts?
"Yalnız, hayatım, Arkansaslı küçük Annie'ni unutmuyorsun, değil mi?"
"Lonesome, darling, you ain't forgetting your little Arkansas Annie?"
Cehennem Evi'ni şimdi terk edersem hayatımın hiçbir anlamı kalmaz.
If I leave Hell House now my whole life is going to be a failure.
Tüm hayatım Kral Süleyman'ın Hazineleri'ni aramakla harcandı.
My whole life has been spent searching for King Solomon's mines.
Hayatın gerçeklerini "Hayatın Gerçekleri" ni izleyerek öğrendim.
I learned the facts of life... from watching "The Facts of Life"!
Xander! Hayatım! Joycie'ni içeri al.
Xander, honey, let Joycie in.
Hayatım, Joycie'ni içeri al.
Hon, let Joycie in.
Şayet bir kez geliyorsak dünyaya çok da kötü değildir aslında hayatını pisliğin içerisinde sürdürmek...
Doro no kawa ni tsukatta... Sitting in muddy water jinsei mo waruku wa nai... ... isn't such a bad life ichido kiri de owaru nara...
Şayet bir kez geliyorsak dünyaya çok da kötü değildir aslında hayatını pisliğin içerisinde sürdürmek...
Doro no kawa ni tsukatta Jinsei mo waruku wa nai Ichido kiri de owaru nara
Tanrım bu " Hayatımızın gayleri'ni izlemek gibi.
This is like watching Gays of Our Lives.
Bence onun Zen Budizmi'ni anlamakla ilgili öğretisi... kendinizi nasıl gördüğünüz... hayatın sizi saran gerçekleriyle baş etmek, ve bir şekilde, bununla basketbol gibi basit... bir oyun arasında ortak bir bağ kurmak.
I think his teaching toward the understanding of Zen Buddhism is... how you view yourself... to deal with the realities of life surrounding you, and somehow be able to correlate that... to a simple game as basketball.
Bebek Gözü Kristali'ni hayatım boyunca aradım.
I've been trying to find a doll's-eye crystal my entire life.
Pencereden dışarı bakacak olursanız, San Fernando Vadisi'ni göreceksiniz kardeşim Gary'nin porno film yönetmenliği yaparak harika bir hayat sürdürdüğü yeri... 10 dakika sonra iniş yapmış olacağız.
If you look out the window, you'll see the San Fernando Valley where my brother Gary makes a very nice living directing porn, We'll be on the ground in 10 minutes,
Gerçekten de "Hayatımızın Günleri" ni yaşıyoruz.
These really are the "days of our lives."
Dün gece eve gittim Andromeda Nesli'ni kiraladım. Günlük hayat dediğin o bakteriyel açıdan sağlıksız dünyaya dalmaya çalıştım.
You know, last night I went home rented Andromeda Strain just so I could simulate immersion into that bacteriologically unsound world you call your day-to-day life.
Çok yetenekli olduğunu ve Hayatımızın Günleri'ni anlattım.
I told him how talented you were and all about Days of our Lives.
Sen Hayatın Gerçekleri'ni çok seversin!
You love the facts of life. I told you.
Tippin'in hayatını niye tehlikeye atmaya razı oldun? Daire Çevresi'ni nasıl öğrendi?
Why you were willing to risk tipping's life in the first place, how you came to know about the circumference.
Bu yolculuğun ve hayatın anlamı hakkında. Bu sadece her insanda olan bir hastalık.
Shinjiru mono ga kowareteku toki ni wa
Hayatımızın Günleri'ni ( Days of Our Lives ) bıraktığımda, bir kutu malzeme almıştım.
When I left Days of Our Lives, I took a whole box of their stuff.
Saddam Hükümeti'ni düşürürken hayatımızı riske soktuk.
We risked our lives bringing down Saddam.
Bir çok evcil hayvan sahibi, özellikle erkekler, nedense, hayvanı kısırlaştırmanın, sahibini güçten düşüreceğini düşünüyor veya çocuklarının bir gün "hayatın mucizesi" ni yaşamalarını istiyorlar.
Several pet owners feel, particularly men for some reason, that neutering a pet emasculates the owner somehow or they may just want their children to someday experience the "miracle of life", so to speak.
Friedman "laboratuvar deneyi" ni Şili'nin ekonomik hayatı üzerinde uygulamak için davet edildi.
Friedman was invited to perform his "laboratory experiment" on the economic life of Chile.
Şimdi, o işi yapmış olsaydın, seni Tokyo'ya göndermiştik Dans Devrimi'ni icat etmiş adam olabilirdin ama sen hayatını bir karavan parkında harcamayı seçtin.
Now, if you'd taken that job we had for you in Tokyo, you would have been the one who invented Dance Dance Revolution, but you wanted to waste your life in a trailer park.
Beni eve sürüklüyor sanki kaybolmuş bir çocuğum sanki yetişkinlik hayatımda ciddi kararlar vermezmişim gibi buna hayatımı geçireceğim kişi de dâhil.
He's dragging me home. Como si fuera una ni � a perdida, como si yo no pudiera hacer decisiones adultas sober mi vida... and who I want to spend it with.
" O Hayat Mücevheri'ni sana geri veremem.
- I can not give you the Jewel of Life.
Ve onların gücünü birinde birleştirdi, Hayat Mücevheri'ni yarattı.
It then combined then into one, making the Jewel of Life.
Ama eğer Arceus Hayat Mücevheri'ni geri alamazsa, Korkunç şeyler olmaya başlayacak.
But then, if Arceus doesn't get the Jewel of Life back, terrible things will start to happen!
Bu Hayat Mücevheri'ni hep iyi işlerde, bu yeri daha zengin ve verimli hale getirmek için kullan.
Use this Jewel of Life for the greater good. To make the land rich and fertile.
Arceus'a Hayat Mücevheri'ni geri vereceğim.
I must return the Jewel of Life to Arceus.
Gidip Hayat Mücevheri'ni Marcus'tan alacağım.
- I'm gonna get the Jewel of Life back from Marcus.
Derhal o Hayat Mücevheri'ni Arceus'a geri vermelisin.
You give the Jewel of Life to Arceus right now, or else!
Hey, çocuklar, Hayat Mücevheri'ni aldım
Hey, guys! I got the Jewel of Life.
Arceus, bak, sana Hayat Mücevheri'ni getirdim.
Arceus! Look! I brought you the Jewel of Life.
Onun bütün hayatı mücadeleyle geçti Hristiyan Kilisesi'ni Pagan zulmünden kurtarmak için.
His whole life was a struggle... to free the Christian Church from pagan oppression.
Fang Da'yı ondan almak Yuan Ni'nin hayatını çalmakla aynı şey.
By taking Fang Da from her... It is like stealing Yuan Ni's life away.
Velid'e çok üzüldüm Ajan Gibbs, ama Suudi Kraliyet Ailesi'ni bilir misiniz bilmem, suikastlar günlük hayatımızın bir parçasıdır.
Look, I am sorry about Walid, Agent Gibbs, but if you know anything about the Saudi royal family, assassinations are a part of our lives.
Ha Ni, hayatımın navigasyon sistemi.
Hani is da navigation in ma life.
"Ha Ni, hayatın tadını çıkar, eğlenmene bak." "Eğlen ve başkalarını mutlu et."
"Hani sweetie, live with lots of fun, you have fun and other people happy,"
Ha Ni! Hayatımda ilk defa böyle bir yere geliyorum.
Ya know Hani, I'v'n'ver come to such place befor'in ma lif'.
Hayatımı yapmak istediğim şeyin doğrultusunda çizmek istiyorum.
But like you father, and like Ha Ni's father, I've decided I want to put my life on the line in order to do something I want to do.
Ha Ni, hayatın tadını çıkar ve eğlen.
Ha Ni, you have to live happily, happily.
Hayatım aynı batan bir güneş gibi ve içine iyi anlamlar yüklüyorum sanırım.
Hi ga kurete yuku dake no jinsei My life is just like the sun going down Sore mo mata iiyou ni omou kedo And I think that is putting it in good terms
The Queen's Üniversitesi'ni seçme nedenim, tabi ki Jacobean oyun yazarı Thomas Middleton tarafından hayat boyu büyülenmemdir.
Obviously, I chose The Queen's College... because of a lifelong fascination with the Jacobean playwright Thomas Middleton.
Başka hiçbir şey yapmadan sadece Veda Hutbesi'ni okuyarak, Hz. Muhammed'in hayatının özünü anlayabilirsiniz.
If you did nothing else but simply read the last sermon, you will get the essence of the life of Muhammad.
Ayrıca hayatını yeniden düzene sokmaya hazır olduğunda Hemdale Rehabilitasyon Merkezi'ni şiddetle öneririm.
Also, um... when you're ready to get your life back on track... Hemdale Rehabilitation Facility gets my very strongest recommendation.
Sadece kendi hayatını değil tüm, Motor Şehri'ni de tehlikeye atıyorsun, Mike.
You're not just taking your life in your hands, Mike, you're risking all of Motorcity.
Yedi yaşında, TV'de "Hayatın Gerçekleri" ni izlerken onu terk etmiş ve bir daha da geri dönmemiş.
She walked out on him when he was 7 years old, and they were watching "facts of life," and she never came back.
Ben dokuzuncu sınıftayken "Dillerin Felsefesi" ni okumuştum,... ve bu hayatımı değiştirdi.
I read "The Philosophy of Language" in ninth grade and it changed my life.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]