English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ T ] / Tabii ki var

Tabii ki var tradutor Inglês

1,633 parallel translation
- Tabii ki var.
- Sure you do.
Tabii ki var.
Oh, yes, there is.
Oh tabii ki var, sadece çok iyi değil.
Oh sure I do, it's just not very good.
Tabii ki var.
Of course I do.
Tabii ki var.
Oh, sure, we have time.
Tabii ki var.
Of course you do.
Parmak izine bakmamıza gerek yok. Tabii ki var.
WE DON'T HAVE TO RUN THIS PRINT.
Destek planı, hazırlıklı olmak. Tabii ki var.
This is Plan B. Be prepared.
13 yaşında bir kız yetiştiriyorum işin içinde stres tabii ki var.
Well, I'm raising a 13 year old, So stress comes with the job.
- Tabii ki var. Tutkuyla yaparsan her şeyi yapabilirsin.
When you are passionate, you can do anything.
Tabii ki var. Kızlara uyarı, sana ceza.
Oh there sure is warning for the girls, ticket for you.
İhtiyacım olduğunu sanmıyorum. Tabii ki var.
I don't think I'm gonna need one oh sure you will.
Tabii ki var.
I sure do.
Tabii ki var.
Uh, of course there is...
- Tabii ki var.
- Of course I do.
Evet tabii ki var.
No, I've got'em.
Tabii ki var.
Sure you do.
Tabii ki seçimlere daha birkaç ay var ve değişik bir açıdan bakmak gerekirse, sadece uygun seçmelerin % 32'si bir seçim olacağından haberdar.
Of course, the election is still several months away, and just to put some things in perspective, only about 32 % of the eligible electorate is even aware that there's going to be an election.
Sadece kapıcıda, hizmetçide ve tabii ki bende var.
Just the super, the maid, and, of course, me.
Eminim ki fotoğraflarında son derce normal gözükmüştür. Tabii gördüklerini var sayarsak.
i'm sure he seemed perfectly normal in his photograph, if they even saw one.
Eminim ki fotoğraflarında son derece normal gözükmüştür, tabii gördüklerini var sayarsak.
I'm sure he seemed perfectly normal in his photograph, if they even saw one.
Tabii ki de var.
You're damn right.
Bazı değişiklikler var mı görmek için, genç bireyler kullanmak gerekir tabii ki.
But if you want to see if any changes are evident, then you should use younger individuals, of course.
Tabii ki bir planım var.
Of course I have a plan.
Tabii ki bir stratejim var.
Of course I have a strategy.
Yani, Bir çok ortak noktamız var, ve yıllardır çok şeyi paylaştık ve... tabii ki yazdığın şu makale, bam telime dokundu.
I mean, you and I have a lot in common, and we've spent so much time together over the years, and... of course, that essay you wrote, oh, it really touched my heart.
Ve tabii ki, bunun yan getirileri de var.
And of course, there are the fringe benefits.
Yardımcı olmaktan mutluluk duyarım, ama ne var ki telefonumu içeride bırakmışım, hemen dönerim, tamam mı? Tabii.
Sure.
Tabii ki var.
It is so.
Şu da var ki ; akademisyen ilahiyatçılar, piskopos ve papazlar bizleri veya başkalarını, hiç çekinmeden kutsal metinleri düz anlamında ele almakla suçlayabiliyorlar. Ve tabii ki, Tekvin'e düz anlamında inanıyor değiliz.
Yeah, but the other thing is that never mind about the academic theologians, bishops and vicars who will attack us for taking scriptures, or for accusing people of taking scriptures literally, and ìof course we donít believe the Book of Genesis literallyî, and yet they
Tabii ki, hiç koyunun olmadığı bir sürü yer var.
Well of course thereíre a lot of places where there arenít any sheep!
Tabii ki eğlenmenizi istiyoruz ama herkesin eğlenebileceği şekilde olması için birkaç kuralımız var.
Now, obviously we want you to have fun, but in order to make it enjoyable for everyone, we have a few rules.
Tabii ki mazeretlerim var.
Yeah, of course I'm making excuses.
Ve sonra, tabii ki, Nablus kardeşlerin hikayesi de var.
And then, of course, we have the story Of the brothers of nablus -
Tabii ki, çok saldırgan görünemeyiz, bu yüzden amacımızı gerçekleştirmek için içeriden birisine ihtiyacımız var.
Of course, for appearance's sake, we can't be too aggressive, so we'll need someone on the inside to help push our agenda...
Torren ve ben varız tabii ki, ama sanırım hala kendini yalnız hissediyor.
He has Torren and me, of course, but I still think he feels isolated.
- Tabii ki de önemi var!
- Of course it matters!
Tabii ki değil, çünkü bu özgür ruhlu mizacın ardında tamamen mutaassıp bir kız var, tıpkı benim gibi.
Of course not, because beneath that free spirit facade, you're totally conventional, just like i am.
Tabii ki, fakat toplumumuzda, soy seçimi hakkında tabu olan birşeylerin var olduğu fikrine inanır gibi yapıyoruz.
Of course, but in our society, we pay lip service to the idea that there's something taboo about eugenic choice.
Tabii ki bu suçlama bana geliyor çünkü sadece ben varım.
Which of course comes down to me because I am the only one here.
Tabii ki, henüz çözülmemiş sorunlar var.
Of course, all sorts of problems remain.
Ama tabii ki sağlamım, Zenith ve Quasar adında iki tane çocuğumuz var.
But... yes, I'm highly seeded, we have two lovely children, Zenith and Quasar.
Tabii ki birbirlerinden biraz farkları var.
Of course, there are a few differences.
Ve tabii ki bu gücün doruğunda da gagaları var.
And the pinnacle of their strength is in their beak.
Tabii ki söylediklerinin önemi var!
Of course it matters what you say!
Tabii ki de var.
Of course it matters.
Tabii ki tüm kadınlar üzerinde değil ama daha önce olmuşluğu var o yüzden panik olmana gerek yok.
I mean, not all women. No, not all women. But it has happened before, so don't be alarmed.
Tabii ki kronometresi var.
He's got a stopwatch.
Bizce sizlerde karizma var. - Tabii ki. Sadece şaka yapmıştık.
We weren't trying to be like assholes or anything.
Tabii ki, tavan arasında yedek bir yatacak yerim var.
Of course, I have a spare cot in the attic.
- Tabii ki. Mal var mı?
- Sure, you got coke?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]