English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ T ] / Tabîî

Tabîî tradutor Inglês

154,036 parallel translation
Habersizce içeri dalma alışkanlıkları dışında tabii.
Except they have a habit of walking in unannounced.
- Tabii hanımefendi.
Yes, ma'am.
Tabii! Sen git yemek için temizlen ben burada seni bekleyeceğim.
Why don't you go wash up for dinner and I'll be right there.
Tabii ki yapmışsındır.
Of course you did.
Benden büyüktü ve ortamın kontrolü hep ondaydı. Bulunduğu ortamlar geçici çadırlardan ibaret olunca tabii...
He was older, always in command of a room, which makes sense because a room is just a permanent tent.
Beni öldürmeyeceğini biliyordum tabii.
Of course I knew that you were not going to kill me.
Tabii, ben de öyle düşünmüştüm.
Sure. That's what I figured.
Tabii ya, Keifth.
Oh, yes. Keifth.
Seni Lorraine'le görmek benim için biraz tuhaf kaçtı tabii.
I'm not gonna say seeing you with Lorraine wasn't a little bit weird for me.
- Ben tabii.
Me, obviously.
Üniversiteyi bitirmem biraz uzun sürer tabii ama o yıllar, hayatın en güzel zamanları değil mi zaten?
Sure, it'll take me a bit longer to finish college, but aren't those the best years of life, anyway?
- Burası Suriye doktor, tabii ki değil.
It's Syria, Doctor. Clearly no.
Tabii ki de dışlanmayacak.
Of course not.
Tabii ki de denersin.
You try, obviously.
Tabii tabii. 1 tane Trump destekçisi, 98 tane Hillary destekçisi olacak.
Yeah. One Trump supporter, 98 Hillary supporters.
- Tabii ki de.
Of course.
Hayır, tabii ki de hayır.
No, God, no.
Hayır tabii ki!
! No!
Tabii efendim teşekkürler.
Thank you.
Tabii ki gerçek değil, Tanrım!
Of course it's not real. Jesus!
Artık tabii ki çok geç ama ona bakar ara ara düşünürdüm.
I mean, it's too late for us now, but, uh... I look at him and I wonder what... you know, what his son would be like.
Tabii ki, iş hayatı.
Yes. Work.
Tabii ki.
Sure.
- Tabii ki.
Sure.
- Tabii.
Yeah.
Hayır tabii ki ben davet ettim.
No, I invited her.
Tabii ki bu SJW'yi üzebilir.
Now, this makes SJWs upset.
- Hayır, tabii ki de savunmuyorum.
No, I'm not defending this.
Tabii ki.
Absolutely.
Çalmak gibi yüklü kelimeler kullanmadığın sürece tabii ki.
Sure, just don't use loaded words like "stealing."
Tabii ki bugün seni prensesler gibi el üstünde tutacağız merak etme.
- Absolutely, This is your Queen for a Day session, yes.
- Üç saat içinde bitmesini istiyorum. - Tabii ki.
I'd like to keep this under three hours.
Tabii de üzerinde ismim var.
Yeah, but Dad, I mean, it's got my name on it.
- Tabii. - Tamam, güzel.
Okay.
Tabii ki hayır.
- What? No.
Tabii ki de babama söyledim.
Of course I told my dad.
Tabii ki de.
Yeah.
Bu bir SPK denetimi. Tabii ki önemli.
- Of course it's a big deal.
Tabii ki.
Of course.
Yani senin çocuğun değil tabii.
But, I mean, she's not yours. Not... Not really.
Tabii ki rıza gösteriyorum.
Of course you have my blessing.
Yani, Emma'ya bağlı tabii ama... evet, ben rıza gösteriyorum.
Well, I mean, it's up to Emma, of course, but, yes, you have my blessing.
Tabii, bir de Chopper.
( GRUNTING ) Oh, right, and Chopper.
Diğer şeylerimde tabii ki.
And other things.
- Evet, tabii ki.
You wanna see?
Tabii eğer gerçekten zedelenmediyse.
Unless... he really is that far gone.
Tabii. Belki de Amenadiel denemeli.
Maybe Amenadiel should try it.
cocugun. Tabii.
Oh, the child.
- Tabii ki.
Of course.
Tabii ki hayır. Parayı buluşmaya getirmez.
She wouldn't bring it to the meeting.
Hayır, tabii ki getirmez.
Of course not.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]