Yalnız değilsiniz tradutor Inglês
164 parallel translation
Bu pisliğin içinde yalnız değilsiniz.
You guys ain't alone in this muck and mire.
İçimden bir ses yalnız değilsiniz diyor.
I have the funniest feeling we're not alone.
İyi de siz yalnız değilsiniz ki.
Oh, but you're not alone now.
Yalnız değilsiniz.
That's two of us.
Siz yalnız değilsiniz.
YOU'RE NOT ALONE.
Tek başınıza yaşarken ne isterseniz yapıyordunuz ama artık yalnız değilsiniz ve davranışınız hiç de kabul edilecek gibi değil.
It was quite one thing for you to live as you did when you were alone on this island but you are no longer alone and your behaviour is totally unsuitable.
Yalnız değilsiniz.
You're not the only individual involved.
Artık burada yalnız değilsiniz.
- You'll always find a helping hand - I've never met him
Ama yalnız değilsiniz.
But you're not alone.
Şu "Yalnız Değilsiniz" deki fahişe mi?
That tart from SOS?
Alo, "Yalnız Değilsiniz", sizi dinliyorum.
SOS Friendship, hello. I'm listening.
"Yalnız Değilsiniz" mi?
Is this SOS Friendship?
"Yalnız Değilsiniz".
SOS Friendship.
Yalnız değilsiniz.
This is SOS Friendship.
Hesaba mı yazayım "Yalnız Değilsiniz" Hanım?
I put it on Mme SOS?
Yine mi "Yalnız Değilsiniz" herkesi uyandırdı?
And again it's SOS Friendship waking everybody up.
"Yalnız Değilsiniz" mi?
SOS Friendship?
Polise gitmek "Yalnız Değilsiniz" için iyi bir tanıtım olur.
Nice publicity for SOS Friendship. Just go to the police.
- Hayır, yalnız değilsiniz.
- No, no, you're not alone.
- Yalnız değilsiniz.
- Not the only one.
Bu bağlamda yalnız değilsiniz.
In this respect you're not alone.
Her neyse Al, galiba bu işte yalnız değilsiniz...
Anyway, Al, it seems that you're not alone.
Şimdi, eğer size bunlar tanıdık geliyorsa... yalnız değilsiniz.
Now, if this sounds familiar... you're not alone.
Ama bugünden itibaren yalnız değilsiniz.
But from this day forward, you are not alone.
O zaman tamamen yalnız değilsiniz.
You're not entirely alone then
Artık yalnız değilsiniz.
You are not alone anymore.
Dışarıda yalnız değilsiniz.
You're not alone out there.
Yalnız değilsiniz.
You are not alone.
Yalnız değilsiniz ki siz.
You're not alone.
yalnız değilsiniz.
Never alone.
Bilmenizi istiyorlar ki... artık daha fazla yalnız değilsiniz.
They wanted you to know... you're no longer alone.
yalnız değilsiniz.
You're not alone.
Bu davada yalnız değilsiniz.
You are not alone in this fight.
Artık yalnız değilsiniz.
You're not alone anymore.
Siz yalnız değilsiniz silah arkadaşlarım.
You will not be alone, my brothers in arms
Soruşturmanın bu aşamasında yalnız değilsiniz.
You're not alone at this stage of the investigation.
- Ne hissediyorsanız, bakın aslında yalnız değilsiniz.
Whatever you feel, you really aren't alone.
"Ve bu gece buradan birlikte ayrılmanızı istediğim tek şey imkânsız diye bir şeyin olmadığı içinizde sorunları olanlar, korkuları olanlar ya da bocalayanlar, kızgın olanlar unutmayın, yalnız değilsiniz."
"And if there's one thing I want you to walk away with tonight, " it's that the sky is the limit. " So, for those of you with troubles, for those of you feeling scared,
Bizi yalnız bırakacak değilsiniz ya.
Sure, now, you can't up and leave us.
Yalnız değilsiniz.
You're not alone.
Sizler yalnızca bencil ve ahlaksız kimseler değilsiniz... sevdiğiniz bir kimseyi koruyacak... hislerden de tamamen uzaksınız.
Why, not only are you selfish and vicious... but you have no feeling... for the cares of your loved one.
Yalnız dönecek durumda değilsiniz.
You're not fit enough to go alone.
Artık yalnız değilsiniz.
[electronic pulsing ] [ man] You are no longer alone.
Froggy'den daha iyi değilsiniz, yalnızca farklısınız.
You're not better friends than Froggy, just different.
Biliosunuz yalnız degilsiniz, Mr. Sanford.
You know, you're not alone, Mr. Sanford.
TV olmamasından dolayı eziyet çeken yalnız siz değilsiniz.
You're not the only ones who've suffered with no TV.
Yalnız formunuzda değilsiniz!
So you're not in the mood for exercise?
Buradan etkilenen yalnız siz değilsiniz.
You're not the only one with influence around here.
- Yalnız çalışmak zorunda değilsiniz.
No reason why you should have to.
Ama kayıtlara göre, yalnız seyahat eden biri değilsiniz.
But according to the records, you're not one for travelling alone.
Yalnız olabilirsiniz, ama tek başınıza değilsiniz.
"You may be alone, but you're not on your own."
değilsiniz 26
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42