Yalnız gideceğim tradutor Inglês
236 parallel translation
İyi geceler, Lottie. Yalnız gideceğim.
Good night, I'll run along.
- Yalnız gideceğim.
- I'll go alone.
Yalnız gideceğim.
I'll go alone.
Yalnız gideceğim.
I go alone.
Ben yalnız gideceğim.
I'll go down alone.
Bir dahaki sefere, yalnız gideceğim.
Next time, I'll go alone.
Görünüşe bakılırsa, Palfrie City'e yalnız gideceğim...
I guess I'll be going to Palfrie City alone...
- Hayır, yalnız gideceğim.
No, I'll go alone.
Yalnız gideceğim dedim.
I said I'm going alone.
Yalnız gideceğim.
I'll go it alone.
- Yalnız gideceğim.
I'll go alone.
Roma'ya yalnız gideceğim.
I will go alone into Rome.
Ben, yalnız gideceğim!
I will go alone.
- Yalnız gideceğim ben.
- I'll go alone. - So this is your last word?
Zhadrino yolu kapalı, yalnız gideceğim.
Zhadrino close, I'll go alone.
Scotty, ben yalnız gideceğim.
Scotty, I'll be riding out on my own.
Yalnız gideceğim.
I will go alone.
Yalnız gideceğim.
I want to go alone.
Yalnız gideceğim.
No, I'm going alone.
Demek ki yalnız gideceğim.
Well, I'm going alone.
Sizin yüce izninizle, yatağıma yalnız gideceğim.
I'll go alone to my bed, with Your Gracious leave.
Hayatınızı tehlikeye atamam, yalnız gideceğim.
Such being the circumstances I have to go.
Ben yalnız gideceğim.
I ride hard and alone.
Bundan sonrasında, yalnız gideceğim.
From here on, I go it alone.
Chatham'a yalnız gideceğim.
I'm going up to Chatham's alone.
Yalnız gideceğim.
Alone, then.
Seni tutuklayacaklar. Ben yalnız gideceğim.
Next time we get arrested, I'm going alone.
Yalnız gideceğim.
I'm going home alone.
Majesteleri çok nazikler, ama yoluma yalnız gideceğim.
Your Highness is too kind, but I travel alone.
Ben yalnız gideceğim, tamam mı?
Let me go in alone, all right?
Oraya yalnız gideceğim.
I'll go there alone.
Eh, ben yalnız gideceğim.
All right, I'll go it alone.
Yalnız gideceğim.
All by my lonesome.
Çok tehlikeli, yalnız gideceğim.
It's too dangerous, so I'm going alone.
Ben yalnız gideceğim.
I have to go separate.
Şimdi yalnız gideceğim.
I will go alone now.
Benden haberleri yok. Ben de yalnız başıma oraya gideceğim.
None of them know me so I'll be moving in alone.
Shelby'e gideceğim zaman, yalnız giderim.
When I go to Shelby, I'm going alone.
Gideceğim. Onu benimle yalnız bırakın.
Leave me alone, you two.
Ben yalnız gideceğim.
I will go alone.
Yalnız gideceğim.
I'm going alone.
Yalnız başıma gideceğim.
I'll walk alone.
Yalnız başıma gideceğim.
- I'll walk alone.
Hayır, yalnız başıma gideceğim.
Shall I get one?
Beni yalnız bırakmazsan, ben gideceğim.
If you dont leave me alone, lm gonna leave.
Gelecek sefer, seni burada yalnız bırakacağım ve gideceğim.
Next time, I'll leave you here.
Yalnız gideceğim.
I'll be going alone.
Mortars'ın arkasından gideceğim, yalnız ve kendi başıma.
I'm going after Mortars, alone and by myself.
Las Vegas'a yalnız başıma gideceğim.
I'm going to Las Vegas by myself.
Oraya yalnız mı gideceğim?
- I'm going over there alone?
"Tanrım, bir yıldır yalnız yaşamak cehennem gibi ve şimdi yapacağımı bağışlamazsan zaten cehenneme gideceğim."
"Dear God, living alone this past year has been hell and that's probably where I'll end up if you don't forgive me for what I'm about to do."
gideceğim 274
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42