English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Y ] / Yaşlı adam

Yaşlı adam tradutor Inglês

6,546 parallel translation
O Noel Baba, yaşlı adam değil.
That's not old man, it's Santa Clause
Yaşlı adam.
Old man
Uzun sessizliğini bozdu ve düşüncelerini bizimle paylaştı... şu yaşlı adam aracılığıyla.
Well, he broke his long silence and shared his thoughts with us... through that old man.
Bu yaşlı adam hiç ara veremeyecek mi! .
It's an oath I intend not to break.
Hey yaşlı adam!
Hey old man!
Sorun yok, yaşlı adam.
No problem, old sport.
Yaşlı adamı da unutma!
Don't forget that old guy!
Yaşlı adamı gördün mü bugün?
You see the old man today?
- Evet, yaşlı adam.
- Yeah, that older guy.
Şu yaşlı adam Frederick'ten mi bahsediyorsun?
Are you talking about that old guy Frederick still?
- Hey çok yaşlı adam. Pearl Baizen nerede?
- Hey, super-old guy, where's Pearl Baizen?
Her koşulda bir yaşlı adam ve bir çocuk öldürmek etkileyicidir.
In any case. an old man and a kid. it is very impressive...
İngilizler, yaşlı adam, heykel... - İngilizler benim hatamdı.
Well, the Brits were my fault.
Ya yaşlı adam?
Oh, and the old man?
Hayır, oturmana devam et, yaşlı adam.
No, sit your ass down, old man.
Şu senin-- -... konuştuğun yaşlı adam o bizim babamız değil, Drew.
You're one to talk, because that old man over there... he is not our father, drew.
Geçen hafta yaşlı adamın öldü diye karışık olan kafanda oluşturduğun takımı değil. - Ve çalışanlarından biriyle sevişiyorsun.
Not the team you're puttin together in your head, on the fly'cause your old man died last week and you're tapping one of your execs.
Buralarda benim "yaşlı adamıma" Koç Weaver denir.
You know, around here, we called my "old man" Coach Weaver.
- Merhaba çok yaşlı adam!
- Hi, super old guy!
Fakat bu tuhaf ve yaşlı adamın hikâyesini bölen bu vakitsiz ara beni şu ifadedeki duruma soktu :
However, this premature intermission in the story of the curious, old man had left me, as the expression goes,
Hikâyenin bu noktasında yaşlı adam sessizliğe bürünüp önündeki kuzu etini kenara itti.
At this point in the story, the old man fell silent and pushed away his saddle of lamb.
Şu yerde yatan yaşlı adam senin bahsettiğin Cheng Pou mu?
Is the old man that is lying on the floor, Cheng Pou that you said?
Yaşlı olsan bile sorun değil adamım, çünkü kızlar yaşlı adamları severler.
I mean, even if you're a little older, that's cool, man, because, you know, girls here love older dudes.
Benim çocuklarım burada, hep ümitle yaşarlar ve bu yaşlı adam hep... inançla yaşar.
My children here, live with hope in their heads and this old man, lives on faith.
Büyüler seni kurtarmaz, yaşlı adam.
_
Yaşlı adam da öldüğüne göre bana bir iş kalmadı.
Aint going to be no soft job for me now the old man's gone.
Biraz dolaş gel yaşlı adam.
Take a walk old man.
Benim gibi yaşlı, huysuz bir adam için beyzbol hayattaki tek şeydir.
Baseball's the only life for an old pepper pot like me.
Hayır, adamım hayır, Obama yaşlılara ilaçları ucuza veriyor, sağlık sisteminden ücretsiz yararlanmalarını sağlıyor. Bu da sağlık sistemindeki boşlukları kapatıyor.
No, man, obamacare gives senior citizens access to cheaper drugs, free preventative care, and it closes the medicare part d loophole.
- Sorun senin daha çocuk o adamın ise senin için çok yaşlı olması.
What's wrong with that is that you're a kid and that guy is too old for you!
Ben yaşlı bir adamım.
I'm an old man.
Bir müşterim var, yaşlı bir adam.
I had this one customer, an older gentleman.
Senin ne gördüğünü bilmiyorum, Ama Tenkill, Yaşlı Ray'in adam öldürmesine, Yardım ettiğini sanmıyorum.
Well, I don't know what you saw, but Tenkill wouldn't help Old Ray change a tire, much less kill somebody.
Baba, seni görmek isteyen, garip ve yaşlı bir adam var.
There's a funny, old man here that wants to see you.
Yeats kendisinin sadece yaşlı bir adam olduğunun farkında.
Yeats knows he's just an aged man.
- Baba? - Adam yaşlı.
He's an old man.
Bu yaşlı bir adamın boş lafları mı?
Is that old man talk?
Yaşlı bir adamım zaten!
- I am an old man!
Adam yaşlı, hasta, savunmasız.
He's old, ill, defenceless.
Ben yaşlı bir adamım. Unutmayalım lütfen.
I am an old man, let's not forget.
Nasır bağlamış, huysuz yaşlı bir adam.
Well... that is a calloused, mean, old man.
Bu evde de "yaşlı yorgun adam" rutinine başlama.
You're not going to start with that "tired old man" routine in this house, too.
Özür dilerim. Kaçık yaşlı bir adamım işte.
I'm just a crazy old man.
Ama lütfedip, yarın akşam yemeğine kadar kalabilirsen benim gibi yaşlı bir adamın Şükran günü olur.
But if you'd please stay until after dinner tomorrow... you would surely make an old man's Harvest Day.
- Ama benden yaşlı bir adam olduğu için bunu gizlemek zorundayız.
- But... heh... when it's an older man and we have to hide it...
Adam yaşlı bir bunak gibi.
Sounds like he's a senile old man.
Ama yaşlı siyah bir adam, hurda bir araç kullanıyor. Kimse aldırış etmez.
But an old black man... drivin'a rusty automobile, they don't pay it much mind.
Yaşlı piç, kızın birlikte olduğu son adamı vurdu.
The old bastard shot at the last guy she dated.
Dunchaid yaşlı bir adam.
Dunchaid is an old man.
Ayağa kalk, yaşlı kel adam!
Get up, old man river!
Evet, Baba, ama hiç korkmayan yaşlı bir adam var.
Yes Baba, but there's an old man who isn't scared.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]