English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Z ] / Zavallı annem

Zavallı annem tradutor Inglês

104 parallel translation
Zavallı annem...
My poor mom...
Zavallı annem.
Poor mom.
Zavallı annem.
Poor Mother.
Zavallı annem sizi bir duysaydı...
If my poor old mother were to hear you...
Zavallı annem için öyle üzüldüm ki...
I felt so sory for poor Mother.
Zavallı annem şamdanlarını ve yastıklarını almıştı, yani en değerli mallarını, ve Berlin'e kaçmıştı, ben orada büyüdüm.
My poor mother took her candlesticks and her pillows, her most cherished possessions, and fled to Berlin, and there I grew up.
Zavallı annem bir bilseydi...
Poor mummy if only she knew.
Zavallı annem, tek başına trenle yedi saatlik yolu gel ve şimdi de bana refakat etmek için uyuyama bile.
Poor mother, seven hours on a train on her own. And now she can't even sleep because she has to keep me company.
Zavallı annem.
Poor mama.
Oh, zavallı annem...
Oh, my dear poor Mother...
- Zavallı annem.
Poor Mother.
Ne düşünüyorsun, böyle söylemem çok mu zalimce? Zavallı annem, arabasına atladı ve kaçar gibi gitti.
Poor little Mama, rushing off like that.
Hepimiz için çok kötü oldu, özellikle zavallı annem için.
It was terrible for us all, worst for mom
Zavallı annem, korkunç bir durumda olmalı.
My poor mother must be in a terrible state.
Zavallı annem.
Poor Mama.
Hepsi zavallı annem sayesinde.
Sure, it's all due to poor mom.
Zavallı annem lafı da yetti artık.
Enough with that poor mom stuff.
- Zavallı annem.
- Poor mother.
Zavallı annem benimle gurur duyardı, özellikle başımda taç görünce.
My poor mother was so proud of me with my laurels.
Peki zavallı annem, şimdi o ne yapacak?
My poor mother... What will become of her?
Zavallı annem onu onların üstünde ağlar halde buldum.
Poor mother I found it crying seized to them.
Zavallı annem.
My poor mama.
Bunun zavallı annem ile bir ilgisi yok.
This has nothing to do with my poor mother.
Zavallı annem yaşlandığına üzülüyor.
Poor Granny. It's sad to get old.
Zavallı annem, babama olan sevgisini göstermek için yaptı.
My poor mother did it to show her love to my father.
Zavallı annem yaşlandı.
My poor mother keeps asking me...
Zavallı annem!
Poor mum!
Zavallı annem dışarı baktı ve çimenliklerde ağaçların yeşillendiğini ve çiçeklerin açtığını gördü.
My poor mother looked out and saw the green fields... the blossoming trees and flowers.
Zavallı annem dayak yememden o kadar korkmuştu ki eliyle gitmemi işaret etti.
My poor mother was so worried I'd be beaten, she gestured to me :
Zavallı annem.
My poor mother.
Zavallı annem.
Poor M um.
Senin için,... Zavallı annem!
Because of you, poor mom!
Zavallı annem. Hiç iyi değil.
Poor mom, she's so out there.
- Zavallı annem hariç.
Except poor Mom.
Zavallı annem. Bir daha yüzüne bakamam.
My poor mom.I can neve hfaceer again.
Zavallı annem uyanacak.
I'II wake my poor mother.
Annem başını salladı ve şöyle dedi : "Zavallı John."
Mother just shook her head and said, "Poor John."
Zavallı annem çok ağlardı.
How my mother cried.
Zavallı ben, annem ölürken bir fırtınanın içinde doğdum!
Ay me, poor maid, born in a tempest when my mother died!
Zavallı annem...
Poor mother...
Annem zavallı bir Rus buldu.
Mother's got a very shabby Russian.
Zavallı çaresiz annem...
Poor helpless mother...
Zavallı annem.
Poor mother
Zavallı annem.
Poor Mom.
Geçen Şükran Günü annem geldi. İlişkimizi canlandırmak için bulunulmuş, zavallı bir girişimdi.
My mom came down last Thanksgiving in a pathetic attempt to resuscitate our relationship.
- Zavallı büyük annem.
- Walnuts. - Poor Grandma. Poor us.
Zavallı büyük annem hâlen beni bekliyor.
My poor grandma's still waiting for me.
Annem bütün olanlardan dolayı çok kızgın ve utanmış haldeydi Onu sanki zavallı etmeye çalışıyormuşuz gibi sırrı sakladı
My mom was so angry and embarrassed about the whole thing, she kept it a secret like we were trying to make her miserable.
Annem bunu kaldıramıyordu. 13 yaşındaki zavallı kardeşim Henry de... bu meseleler yüzünden o kadar kaygılıydı ki ne yese kusuyordu.
And my mom was not handling it well. And my poor brother Henry, he was thirteen, and he would get so worried about stuff he'd throw up his dinner.
Annem zavallı ve zayıf biriydi.
My mom was weak and helpless.
O kadar zavallıydık ki, espri anlayışı olmayan annem bile bize gülüyordu.
And so we were so pathetic, even my mum, who has no sense of humour, was laughing at us.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]