Çok kötü tradutor Inglês
31,948 parallel translation
Görünen o ki ona yardım etmeye çalışan son kişi öldürülmüş hem de çok kötü bir yolla.
And it seems that the last person who tried to help them was killed, was murdered in a hideous fashion.
Çok kötü bir anlaşma yapıp çok para kaybettim tamam mı?
I lost a lot of money in a very bad deal, okay?
- Bu çok kötü.
It's really bad.
Malia'yı yeni kaybettiğimde tahmin edersin, çok kötü bir haldeydim.
You know, when I first lost Malia, as you might imagine, I was in a... pretty dark place.
Evet, çok kötü birisi.
Yeah. She's awful.
- Çok kötü
- That's awful.
Çok kötü bir yaraymış.
Well, that's a very nasty scar.
Bir de annen yatakta çok kötü müymüş neymiş.
Mm-hmm. Oh, and your mom sucks. Or something.
İkinizin de espri anlayışı çok kötü.
Neither of you has a sense of humor.
Yani kızların ölümü çok kötü bir olaydı ama eminim ki yarın mesai saatleri içerisinde hâlâ ölü olacaklar.
I mean, those deaths were fiendishly tragic, but I'm pretty certain that tomorrow, during office hours, our dead girls will still be dead.
Canlı Tabanca işe karıştığına göre çok kötü biri olmalı.
He must be someone really evil for the Weaponizer to get involved.
Kimo, birkaç gün önce çok kötü bir araba kazası geçirdim.
Kimo, a couple days ago I was in a really bad car accident.
Kimo çok kötü işler yapmak üzereydi.
Kimo was about to do a very bad thing.
Çok kötü şeyler yapmanı fısıldayan bir şeyden.
Whispering to you to do terrible things.
- Bu çok kötü! Boris kim?
That's horrible!
Beni dinle, çok kötü kaybediyorsunuz.
Now, listen, you're losing bad.
- Üçüncü albümü çok kötü sayılmazdı.
I mean, his third album was kind of... not horrible.
Çok kötü bir migren gibi.
Bad ones, like super migraines.
Çok kötü ve kanlı bir durum oluştu.
Got real bad, real bloody.
Aile kavgaları çok kötü değil mi?
Well, family drama's a bitch, ain't it?
Gerçekten çok kötü bir çocukluk yaşadım.
I had a really jacked childhood.
Kendimi çok kötü hissediyorum.
I feel terrible.
O zaman. Sen çok kötü bir kumarbazsın.
Then you are a very bad gambler.
- Çok kötü olacak ya.
It's gonna suck so bad.
Çok kötü bir zamanda geldiniz, tamam mı?
Oh, this is a really bad time. Okay?
- Çok kötü değilmiş.
That's not so bad.
Durumlar çok kötü.
This is bad.
Mr. Suh, beni çok kötü zamanda aradınız.
Mr. Suh, you called me at a bad time.
- Çok kötü düşmüş.
- That's a nasty fall.
Bak, sebzeler çok kötü değil.
See, veggies aren't so bad.
Çok kötü kokuyor.
It just smells so bad.
- Bu çok kötü.
Aw, that's terrible.
- Evet, çok kötü değilim.
Yeah, i'm not bad. Whatever.
Betty Honolulu'da. Böyle söyleyince çok kötü gibi durmuyor ama ne kastettiğimi anlamışsındır.
Betty's in Honolulu, which, you know, now I say it out loud it doesn't sound so bad, but you get my point.
Başım çok kötü.
Yes. My head actually is bad.
Hem de çok ama çok kötü.
It's really, really bad.
Kadınlar için çok kötü örnek bu!
Oh, that's a terrible example for women.
Şimdi, üç kişiyi, çok kötü bir felaketten, kasten kurtarmakla suçlanıyorsunuz.
So now you stand accused of wilfully saving three people from the worst disaster bankruptcy can bring.
Dövüştüğümüz adamlar çok kötü adamlar.
The people we're fighting are very bad people.
Ve daha duyacak çok kötü haberi vardı.
And there was more bad news coming his way.
İnsanoğlu çok kaygısız, bu yüzden kötü şeyler yapıyor.
Humans are so carefree, that's why they do bad things.
Demek istediğin, bir çok konuda kötü cevaplar verdiği
You mean because she scored so poorly in so many of the categories?
Tek kötü tarafı Orta Amerika ile çok rekabet edeceksin.
Only downside is, you got a lot of Central American trade.
Eğer bu en kötü tarafınsa çok iyi anlaşacağız demektir.
If that's the worst thing you show me, we'll be fine.
- Çok da kötü değil.
It's not all bad.
Kulağa çok da kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
Çok endişeli olacak, onunla ne konuşmak istediğini düşünecek dikkatini toplayamayacak, sınavı kötü geçecek ve boom. Okul birincisi olacaksın.
Yeah, she'll be so worried, thinking about what you want to talk to her about, she won't be able to focus, she'll do bad on the test, and... boom... you're valedictorian.
- Tadı gerçekten çok kötü.
This really does taste like shit.
- Çok mu kötü?
Is it terrible?
Çok da kötü sayılmaz.
That's not so bad.
Bu çok daha kötü.
It is capable of much worse.
çok kötüyüm 33
çok kötüsün 99
çok kötü bir şey 17
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok kötü durumda 17
çok kötü değil 64
çok kötü görünüyorsun 23
çok kötüsün 99
çok kötü bir şey 17
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok kötü durumda 17
çok kötü değil 64
çok kötü görünüyorsun 23
çok kötüydü 74
kötü 450
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü 450
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü mü 170
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü mü 170