Öyle bir şey tradutor Inglês
14,895 parallel translation
Neden öyle bir şey yapayım?
Why would I do this?
Öyle bir şey yapmaz o.
He knows better.
Biz öyle bir şey demedik.
We didn't say that.
Ama öyle bir şey olmadı. Bak...
But I didn't and, look... [Inhales sharply]
Hayır, olamaz öyle bir şey hacı.
No, there's no way, dude.
- Hayır hayır, öyle bir şey yok.
- No, no, no, that's not what...
Neden öyle bir şey yapalım ki?
Why would we do that?
- Öyle bir şey olmayacak.
That's not gonna happen.
Öyle bir şey olmayacak.
That's not happening.
Evet, burada öyle bir şey görmüyorum da duymuyorum da.
Yeah, which I don't see or hear around here.
- Niye öyle bir şey yapalım ki?
Why would we want to do that?
- Hayır öyle bir şey değil.
- No, it's nothing like that.
- Hayır, öyle bir şey söylemedim.
- No, I didn't say that.
Öyle bir şey yok.
That's not true.
Öyle bir şey işte.
Something like that.
Öyle bir şey yapacağını söylemedi değil mi?
He hasn't said anything about doing something like that, has he?
Öyle bir şey olmayacak.
That's not going to happen.
Niye öyle bir şey yapayım?
Why would I do that?
- Niye öyle bir şey yapayım ki?
- Why the fuck would I do that?
- Eğer öyle bir şey yaptıysam...
- Because if I did...
Ya öyle yaparız ya da kaybederiz ve kendimizi New York yerine Dakotalardan birinde buluruz, Ve öyle bir şey olmayacak.
It's either that or lose and end up in one of the Dakotas instead of of New York, and that's not gonna happen.
Öyle bir şey yapmadım.
I did no such thing.
Öyle bir şey düşünme.
Don't go there.
- Öyle bir şey demedim.
- I never said that.
- Öyle bir şey demedim.
I did not say so.
Hayır. Öyle bir şey olmayacak.
I told you that's not gonna happen.
Öyle bir şey olması mümkün değil.
What you're saying is impossible.
Niye öyle bir şey yapasın?
Why the hell would you do that?
Öyle bir şey yok ve bunu sende biliyorsun!
He is not, and you know that!
Aynen öyle hayatım, daha önce söylemiştim. Şey diye öyle bir şey kesinlikle yok...
That's right, darling, I told you before, there's absolutely no such thing as...
Hayır, bende öyle bir şey yok.
No, I didn't have anything like that.
Barnaby miydi, öyle bir şey.
Barnaby or something?
Ben öyle bir şey yapmam.
I never struck no such thing.
Hayır, öyle bir şey...
No, that's...
Öyle bir şey hiç duymadım.
Never heard of it.
Öyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun.
You know me better than that.
Ya da öyle bir şey işte...
Or something... I don't know.
Öyle bir şey yok ki!
That's not a thing!
Önemli olan tek şey, Chip'in senin karılaştığın bütün gerçek veya hayali zorluklarda yanında olması. Sen ise burada böylece duruyorsun. O sana nasıl bir arkadaş olduysa sen de ona öyle olacaksın.
The only thing that matters right now is that you step up to the plate and that you get over whatever real or imagined injustices Chip has committed against you, and you stick your hand out there, and you be a friend the same way that he was to you.
- Hayır, öyle bir şey olmayacak.
- Why not?
Bana öyle bakmayın, çok utanç verici bir şey bu.
Don't look at me like that, it's embarrassing.
Amber, şunu anlamalısın. Annen öyle yaptığında... O gün, başka bir şey oldu.
Amber, you gotta understand that... that when your mom... that day... that was something else, something inside of her that made her do what she did.
Bana bir şey göstermek istedin bu yüzden evime zorla girdin öyle mi?
You wanted to show me so you broke into my house?
Güya mektup da yazıyorlar ama tabii ki yok öyle bir şey. Bunlara da başka bir şey söylemiyorlar.
and they don't know any better.
Eğer rüya olsaydı, konuşan çörekler veya öyle garip bir şey olurdu.
If this were a dream, there'd be, like, talking doughnuts or something weird like that.
Öyle bir şey değil.
It's not like that.
Hatta Ronnie de öyle dedi, hayaleti görmek gibi bir şey.
I even said to Ronnie, it was like... It was like seeing a ghost.
Ve sen öyle bakınca, sana hemen kafeinli bir şey getirmem ya da adam öldürmenin suçunu üstlenmem gerekir.
And when you get that look, I either have to caffeinate you immediately or accept full responsibility for you killing someone.
- Simon... Bir bekârlığa veda partisini öyle yapan şey nedir?
Simon... what makes a bachelor party... a bachelor party?
Kitabında öyle gösteren bir şey mi var?
Something in his book telling you that?
Annen yanlış bir şey yapmadı, sen de öyle.
Your mother didn't do anything wrong, neither did you.
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir niyetim yok 19
öyle birşey yok 16
öyle biri yok 28
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir niyetim yok 19
öyle birşey yok 16
öyle biri yok 28
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17