Bir şey tradutor Espanhol
558,637 parallel translation
İyi değişim diye bir şey vardır.
Hay cambios buenos.
Bildiğin bir şey var.
Sí sabes algo.
Sığınak iyi bir şey olabilir.
Un búnker puede ser algo bueno.
Kimmy, bir şey rica edeceğim.
Kimmy, necesito un favor, ¿ sí?
İnsanlar güzel bir şey görünce gülümser.
La gente sonríe cuando ve algo hermoso.
Dinle, sana sormak istediğim bir şey var.
Escucha, hay algo que he querido preguntarte.
Felaket bir şey.
Es tan triste.
Bay Goodman, canlı birinin diyeceği bir şey söyleyin.
Señor Goodman, diga algo que alguien vivo diría.
Başka bir şey var mı?
¿ Necesitas otra cosa?
Kış Partisi çocuklarımızın tüm sene dört gözle beklediği, tüm lise hayatlarını etkileyecek bir şey.
Pienso que el baile de invierno es algo que nuestras hijas han esperado todos estos años de escuela.
Sessiz dans mı? Bu bence üzücü bir şey.
Creo que un baile en silencio es muy triste.
Evet, Halley için bir şey gördüm ve dayanamadım.
Sí, vi algo para Halley y no pude resistir.
- O pahallı bir şey olmalı.
- Eso debió ser caro.
Neden bir şey söylemedin?
¡ ¿ Por qué no dijiste nada? !
- Bu harika bir şey! - Evet, harika tabii.
¡ Eso es maravilloso!
Bu Karanlık Olan'a göre bile karanlık bir şey.
- Es malvado hasta para el Sr. Oscuro.
Belle, oğlumuzla konuşmak için bir yol bulmuş olabilirim ama önce senden bir şey istemem lazım güvenin...
Belle, podría haber una forma de hablar con nuestro hijo... pero primero necesito algo de ti... Tu confianza.
Bu kadar basit bir şey değil.
- No es tan simple.
Kolay olmayacak, ama sanırım senin yardımınla o ikisini birleştirip güçlü bir şey yaratabilirim.
No será fácil... pero con tu ayuda, podría combinarlos en algo muy poderoso.
Burada kullanabileceğimiz bir şey var.
Hay algo que podemos usar.
Şu konuda bir şey yapabilir misiniz lütfen?
¿ Podrías hacer algo con ella?
Dembe'nin ailesini mümkün olduğunca dünyamdan uzak tutmak için hiçbir şey bilmediğim bir satıcı seçmesini istedim.
Quería que Dembe tuviera un contratista del que yo no supiera nada para mantener a su familia lo más alejada posible de mi mundo.
Üstelik daha önce bir şey söylemek istemiyordum, ama siyahi bir adam seni el pençe divan bekliyor, tam da Edgar Rice Burroughs'u bir şey.
Y además, antes no quise decir nada, pero un tipo negro esperando a tu disposición, es muy Edgar Rice Burroughs.
Yapmam gereken son bir şey var.
Hay una última cosa que debo hacer.
- Ben bir şey yapmadım.
- No he hecho nada.
Dembe'yi aklayan bir şey buldunuz mu?
¿ Has encontrado algo que pudiera exonerar a Dembe?
Ama bir şey mi oldu?
¿ Pero ha ocurrido algo?
Bir şey buldunuz mu?
¿ Descubriste algo?
Bunu makinene bırakmaktan nefret ediyorum, ancak bilmen gereken bir şey var.
Odio dejarte esto en el contestador, pero hay algo que debes saber.
Sende hayran olduğum bir şey söyleyebilir miyim?
¿ Puedo decirte algo que admiro de ti?
Bunu makinene bırakmaktan nefret ediyorum, ancak bilmen gereken bir şey var. Benim.
Soy yo.
Birini veya bir şey bulacağız.
Ya no puede estar muy lejos. Encontraremos algo o a alguien.
Birden fazla asi biriminin koordineli bir saldırı yapması eşi görülmemiş bir şey.
Un ataque coordinado de múltiples células rebeldes es algo sin precedentes.
Aslına bakarsan bazen, sana öğretebileceğim başka bir şey var mı diye merak ediyorum.
De hecho, a veces me pregunto si tengo algo más para enseñarte. No.
Ama masumların zarar gördüğünü gördüğümde ve bunun hakkında bir şey yapacak gücün bende olduğunu bildiğimde etrafımdaki her şeyin yanıp gitmesine seyirci kalamadım!
¡ Pero cuando vi inocentes siendo lastimados y supe que tenía el poder para hacer algo acerca de eso, no pude quedarme mirando cómo todo ardía a mi alrededor!
- Herhangi ciddi bir şey var mı? - Döndüğümde seni bilgilendireceğim
- Te informaré cuando regrese.
Fazla bir şey değil.
No mucho.
Bana bir şey sormak ister misin, Kate?
¿ Quieres preguntarme algo, Kate? No es asunto mío.
Benim için ya da Masha için yapabileceğin başka bir şey yok.
Te lo ruego, Kate, escapa.
Elizabeth mi? Bir şey mi oldu? - Hayır, hayır.
¿ Entonces qué estás haciendo aquí?
O bir eyalet yargıcı. Ne zaman bir şey olsa, onun sözü benimkini ezip geçiyor.
Si se comprueba su historia, yo misma le ayudaré a encontrar uno.
Buzlukta yer var mı? Hepsi organize edildi ve sizin için hazır. Endişelenecek bir şey yok.
El ayudante de director Harold Cooper acaba de llegar al cuartel general.
Bir şey hatırladın?
¿ Algo?
Aynen, o da bizde olmayan bir şey.
Sí, eso es algo que no tenemos.
Bir şey duyduğunda haber verirsin.
Avísanos cuando sepas algo.
Şey, üniversitede bir kadınla çıkıyordum ama ayrıldık.
Bueno, estaba saliendo con una mujer de la universidad, pero terminamos.
Bu minik bir sorun haricinde oldukça hoş bir fikir aslında... - Sürmesini bildiğim tek şey süpürge.
Buena idea salvo por un pequeño detalle, sólo sé conducir escobas.
Şu ana kadar yapılan her şey bir provaydı.
Todo lo que condujo a este momento fue sólo un ensayo.
Bir şey onları hiper uzaydan çekip çıkardı.
Algo los sacó del hiperespacio.
Ve onun da sormak istediği bir şey var.
No le conozco.
Düşündüğüm şey sahte ehliyet gösterilmesi bu eyalette 4. sınıf bir suç teşkil eder.
Y tendrá la oportunidad de hacerlo justo después de que registre su vehículo.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105