Böyle bir zamanda tradutor Espanhol
695 parallel translation
Eh, bana söz düşer mi bilmiyorum ama böyle bir zamanda bir kadının doğru adam olduğundan şüpheliyim.
Bueno, yo no tengo ni voz ni voto, pero no sé yo si en un momento así una mujer es el hombre adecuado.
- Ama bu çok kötü, böyle bir zamanda...
- Pero es terrible, en un momento así...
Şuna eminim ki Bayan Colet... kocanız sağ olsaydı... böyle bir zamanda ilk yapacağı şey...
Bueno, estoy seguro, Madame Colet, si su marido estuviera vivo, la primera cosa que haría en estos tiempos sería recortar salarios.
Böyle bir zamanda bir çanta için servet harcayan her kadına...
Cualquier mujer que gaste una fortuna hoy en día en un bolso...
Böyle bir zamanda, ne olacağı hiç belli değilken... her dikkatli kişi servetinin önemli bir kısmını... elinin altında tutmalı.
En estos tiempos, cuando todo es incierto, toda persona conservadora debería mantener... una parte sustancial de su fortuna... al alcance de la mano.
Clyde Wynant böyle bir zamanda şehre dönmemekle delilik ediyor.
Clyde Wynant está loco al desaparecer en un momento así.
Böyle bir zamanda ortalıkta olmaması hiç iyi görünmüyor.
No está bien que esté lejos en unos momentos así.
Concha, böyle bir zamanda nasıl şaka yapabiliyorsun?
Concha, ¿ cómo puedes bromear en un momento así?
Böyle bir zamanda kimseyi görmeyi beklemiyordu.
No esperaba que viniese nadie a estas horas.
Böyle bir zamanda yalan söyler miyim, düğünümüzden hemen önce? Mantıklı ol.
¿ Te mentiría en este momento, justo antes de casarnos?
Böyle bir zamanda karısının yanında olmayan bir koca... işe yaramaz biridir.
Pues dígale de mi parte que un marido que deja sola a su mujer en un momento como este, no puede ser bueno para nada.
Böyle bir zamanda bağırılmaz.
Gritar ahora no sirve de nada.
Bizim de kellemiz işte böyle bir zamanda gidecek.
En momentos como éste, parecemos perder la cabeza.
- Böyle bir zamanda nasıl uyuyabiliyorsun? - Uyumuyordum.
¿ Cómo puedes dormir en un momento así?
Böyle bir zamanda iyiye işaret.
Es una buena señal en estos tiempos.
Bize her kim iyi niyetli amatörler diyorsa şimdi ayağa kalkmalarını ve böyle bir zamanda iyi niyetli amatörlerin iyi niyetli profesyonellerden neden daha az güvenilir olduklarını açıklamalarını istiyorum.
Quisiera que alguno de los que nos tildan de inexpertos bienintencionados se pusiera de pie y me dijera por qué un inexperto bienintencionado es menos fiable que un profesional bienintencionado en un tiempo como éste.
Böyle bir zamanda bu çok yanlış olur.
Actualmente me parece poco oportuno.
Kralik, bu kadar fevri olma, hele böyle bir zamanda.
Kralik, no sea impulsivo, menos en una época como ésta.
Sanırım çok kavga ettik, ama böyle bir zamanda işi kaybetmek... -... istenmedik bir şey.
Peleamos mucho, pero perder el trabajo en esta época es algo que no le deseo ni...
Böyle bir zamanda bile onu mu düşünüyorsun?
¿ Puedes ser considerado con él ahora?
Böyle bir zamanda onunla kafa bulma.
Bueno, no juegues en un momento así.
Böyle bir zamanda elinde kağıtlarla koşturup duruyorsun.
Corriendo en busca de firmas en momentos como estos.
Böyle bir zamanda benimle pazarlık yapıyorsunuz.
Regateando en semejantes circunstancias.
Böyle bir zamanda, tavuklardan bahset.
En una situación así, hablar de los pollos.
Böyle bir zamanda!
¡ En un momento así!
Böyle bir zamanda karides yediğinizi bir düşünün.
No puedes comer langostinos en este momento.
Bilirsin, böyle bir zamanda erkek çocuğun pek yararı olmaz.
Los chicos no sirven de mucho en esos casos.
Bayan Collins... Böyle bir zamanda size soru sormak istemem ama bunun için bir neden var mıydı?
Señorita Collins siento tener que preguntarle en un momento como éste, pero ¿ tenía alguna razón que usted sepa?
Böyle bir zamanda görkeminden o kadar emin değilim.
No estoy tan seguro de su gloria.
Böyle bir zamanda nasıl heyecan duyabiliyorsun?
Como puedes excitarte con un tiempo como este?
Özellikle böyle bir zamanda.
Especialmente ahora.
Beni böyle bir zamanda bırakamazsın!
... no puedes dejarme sola, no puedo...
- Böyle bir zamanda nasıl olabilirsin?
- ¿ Cómo va a ser neutral en estos tiempos?
# Böyle bir zamanda, gerçekten iki kat... #... acı çekmen gerek.
En tales tiempos, la cosecha ha de ser doble con un doble pesar
Böyle bir zamanda hiç de doğru değil ufak işleri ince eleyip sık dokumak.
En un tiempo como éste, las nimiedades... deberían ignorarse.
Böyle bir zamanda Tanrı'ya karşı kaba davranmak bence tehlikeli.
Con los tiempos que corren, me parece un poco arriesgado ofender a Dios.
Böyle bir zamanda sır saklayamayız!
No podemos tener secretos en un momento como este.
Bunu böyle bir zamanda dile getirmekten hiç hoşlanmıyoruz.
No quisiéramos preguntar en un momento como éste.
Hep böyle bir zamanda oluyor.
Piense, es lo que está sucediendo.
- Böyle bir zamanda karılar.
- Chicas, en un momento así.
Böyle kritik bir zamanda beni sıkıntıya maruz bırakman çok düşüncesizce.
Someterme al fastidio en un momento como éste es poco considerado.
Böyle bir şey var Anna ve korunmalı. Bu zamanda bile.
Eso existe y debe preservarse incluso en este momento.
Böyle uygunsuz bir zamanda ölmek tam ona göre bir iş.
Sería típico de él morir en un momento así.
Böyle bir zamanda bunu yapmak zorunda mıydın?
Ayúdame a llevarla a la cama.
Bundan sonra bu okulda ne okuma saatinde ne de başka bir zamanda böyle saçmalık olmayacaktır.
No habrá mas fantasías en esta escuela durante la lectura o en cualquier otro momento.
Böyle önemli bir zamanda herkesten faydalanmalıyız.
En una situación así debemos recurrir a todo el que pueda ayudarnos.
Böyle bir zamanda kapıyı açamam...
Abra la puerta.
Böyle bir zamanda onu nasıl bıraktın?
¿ Cómo puedes irte en un momento así?
Tam da böyle bir zamanda.
Pasajeros, en un momento como este.
İmparatorluğa böyle bir hasar vermekten tatmin olmamış gibi aynı zamanda hırslarına hizmet etmek amacıyla kalıcı bir ordunun kurulmasını talep ediyorsun.
No satisfecho con causarle semejante dafio al Imperio, también demandas establecer un ejército permanente que sólo serviría el propósito de satisfacer tu ambición.
Böyle zor bir zamanda çiçek mi toplanır?
¿ Qué haces cogiendo flores en una crisis así?
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle şeyler 30
böyle işte 52
böyle değil 53
böyle gel 42
böyle mi düşünüyorsun 72
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle şeyler 30
böyle işte 52
böyle değil 53
böyle gel 42
böyle mi düşünüyorsun 72