Demek istediğim bu tradutor Espanhol
3,052 parallel translation
Demek istediğim bu değildi.
No era a eso a lo que me refería.
demek istediğim bu değildi.
Eso no es lo que quise decir.
Demek istediğim bu Harvey içindi.
Quiero decir... fue por Harvey.
Demek istediğim bu. Belli ki ben Beta değilim.
Es lo que digo exactamente, porque obviamente no soy un Beta.
Bak, demek istediğim bu değildi, tamam mı?
Mira, eso no es lo que quería decir.
Demek istediğim bu kadar.
Eso es todo lo que quería decir.
Yani demek istediğim bu yalnızca benim gibi dahinin çözebileceği bir şey.
Por lo tanto, lo que estoy diciendo es... es algo que sólo un genio como yo puede reconocer.
Hayır, demek istediğim bu benim ilk seferim.
No, quiero decir que es mi primera vez.
Yani demek istediğim bu senin düşüncen ve buna saygı duyarım tabii.
¡ Bueno, eso es absurdo! Es decir, eso es simplemente... Esa es... tu opinión, y yo la respeto.
Demek istediğim bu grip gibi birşey değil.
No es una enfermedad. No es como la gripe.
Bence bu Zoe için doğru ve demek istediğim bunun bizi nasıl hissettirdiği.
Sólo creo que es justo que Zoy y yo podamos decir lo que pensamos sobre que es mejor para nosotros.
Demek istediğim bu insanlar buraya yardım etmek için geldiklerimiz. Ne var ki bize yardım etmek umurlarında bile değil gibi.
Es decir, se supone que esta es la gente a la que vinimos a ayudar pero parece que a ellos les tiene sin cuidado ayudarnos.
Demek istediğim bu değil.
No me refiero a eso.
Demek istediğim bu değildi.
No quise decir eso.
Demek istediğim ne saçma bir şey bu?
Es de locos, ¿ verdad?
Demek istediğim, bu..
Quiero decir...
Demek istediğim, bu yeri nasıl seçtin?
Quiero decir ¿ cómo elegiste este lugar?
Demek istediğim... bir kere bu eşiği geçtikten sonra, neden paranın hepsini kendin almayasın.
Es decir... una vez que has cruzado ese umbral, ¿ por qué no tenerlo todo para ti mismo?
Demek istediğim, bu sadece müzik eşliğindeki güzellik yarışması.
Quiero decir que es solo un bonito desfile con ritmo.
Ama yine de nasıl o durumda olduğunu açıklamıyor bu. Demek istediğim... Terkedilmiş bir evin yerinde.
Eso aún no explica, cómo terminaste en esa situación, quiero decir, en el suelo de alguna casa abandonada.
Demek istediğim, bu onun hayali.
Quiero decir, éste es su sueño.
Demek istediğim, bu adam bundan daha kötüsünü hakediyor.
Digo, el tipo se merece mucho más de lo que obtuvo.
Demek istediğim, bu adamlar 50 dolarla bir fahişeye herşeyi yapabileceğini düşünüyor.
Les das 50 dólares, y estos chicos piensan que pueden hacer cualquier cosa con una prostituta.
Hayır, demek istediğim bu değ...
- Esto no era lo que yo...
Demek istediğim, rüzgarlar bu şeyi bir rokete çevirip birine saplayacak kadar güçlüydü.
Me refiero a que los vientos eran lo suficientemente fuertes como para lanzar esto como un proyectil, que tuve que extraerle a alguien.
Demek istediğim, bu adam ya Başkan, ya da Hun'ların Atilla'sı.
Es como si el tipo fuer a ser el presidente o Atila el huno.
Demek istediğim, bu çocuklar başka ne yemişler?
Lo que quiero decir es que, ¿ qué más comieron esos niños?
Demek istediğim, bu ne zaman oldu?
Es decir, ¿ cuándo sucedió esto?
Demek istediğim, bu adam ne kadar meslek ahlakına aykırı davranıyor.
Quiero decir ¿ cómo de poco profesional es este tipo?
Demek istediğim de bu zaten.
Eso es lo que quiero decir, ¿ de acuerdo?
Demek istediğim bu.
Hagamos un sistema si va tetas arriba.
Demek istediğim, onun dönüş sebebi. Onun hayatı yeniden, başladı. herşey iyiyken, tekrar bu adam fırladı.
Quiero decir, eso es por lo que volvió, y está empezando su vida aquí otra vez, ya sabes, parece que todo empieza a ir bien, y luego este tío aparece otra vez, y... y no sé que decir.
Demek istediğim bazı annelerin ne çektiğini bilemezsin,'çünkü her çocuk mükemmel bir prenses değil, bu arada kostümün harika.
El punto es que no sabes que están pasando otras mamás, porque no todos los niños son princesas perfectas, con un disfraz encantador.
Demek istediğim, aşk bu.
Digo, eso es amor.
Demek istediğim onların bu dünyaya gelmesine izin veriyorsun. Ve hayat sahnesinde tek başınalar.
O sea, los traes a este mundo, y entonces están en un escenario solos.
Demek istediğim, firmanızdaki avukatlardan başka bu strateji toplantılarına dahil olan var mı?
Quiero decir, además de los abogados de su bufete, ¿ alguien más ha estado involucrado en la estrategia?
Demek istediğim, bu şarkı müzik listelerine en altlardan falan girebilen bir şarkıydı, ama Apple reklamlarına çıkmaya başladığının daha ilk haftasında
quiero decir, esta canción... logro colarse hasta el fondo en la lista de Billboard Pero empezó a aparecer en los comerciales de Apple y casi a la siguiente semana, estaba en el número 20.
Uh, Kafamda gerçekten çözmek için bir matematik problemi yok ama demek istediğim, bu hoşuna gidiyor değil mi?
La verdad es que no tengo ningún problema de matemáticas para resolver en mi cabeza, pero entonces ¿ te está gustando?
Demek istediğim şey onun bu işe karıştığına katılıyorum, Ama nasıl olduğunu bilmiyoruz.
Lo que estoy diciendo es que estoy de acuerdo en que está involucrada... pero, no sabemos cómo.
Demek istediğim, bu zamanı israf etme ve...
Me refiero, parece una lastima gastar el- - Y- -
Demek istediğim, kıçıma bakmayı kes. Bu konuda çok hassasımdır.
Es decir, deja de mirar a mi trasero... Soy sensible al respecto
Demek istediğim, bunu ben icat ettim... Bu dijital video hareket-algılayıcı teknolojiyi.
Inventé esta... esta tecnología de vídeo digital para capturar el movimiento.
Demek istediğim, bu döşeme bu şeyler hiçte ucuz değiller.
Quiero decir, ese piso, eso no es barato.
Demek istediğim neden bu kadar fazla para harcıyorsun?
¿ Por qué necesitas tanto dinero para eso?
- Çocuklar benim demek istediğim de bu.
Tíos, esto es a lo que me refiero.
Bu fazlasıyla büyük bir mesele! Benim abim de domuzun tekiydi, yani demek istediğim...
¡ Eso, eso sí que es un gran problema!
Bu güz işler benim için biraz hız kazanacak gibi ve bu da evde fazla bulunamayacağım demek oluyor ve sen ve Annette de birbirinizden nefret ettiğinizden dolayı günde 14 saat çalışıp da karşılaşmak istediğim manzara bu değil.
Parece que comenzaré a tener más trabajo en otoño lo cual significa que no estaré mucho en casa y como Annette y tú se detestan no quiero llegar a un ambiente así tras una jornada de 14 horas.
- demek istediğim... bu sana ait değil mi? Washington.
Washington.
Demek istediğim, nasıl bir mucize bu farkında mısınız?
Te estoy diciendo que tú en primer lugar. Oh, silencio los dos.
Demek istediğim, nasıl bu kadar yakın yaşadık ve hiç merhabalaşmadık.
Vivimos tan cerca y nunca nos saludamos.
Bak, demek istediğim, bu şehir soyulmaya hazırdır, her zaman öyleydi.
Esta ciudad siempre está a la venta.
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim şu ki 19
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim şu ki 19
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim de bu 21
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148