Hayalet tradutor Espanhol
9,351 parallel translation
Onun bir çeşit hayalet olduğunu biliyordum ama umurumda değildi.
Sabía que era un fantasma o algo así, pero... no me importaba.
Bu hayaletler, cidden hayalet diyeceksek tabii saldırıları hızlandırıyor.
Mucho. Estos fantasmas, si eso es en serio lo que les estamos pidiendo, están intensificando sus ataques.
- O basının taktığı isim. - Çünkü hayalet gibi kayboluyorlar.
Eso es lo que los medios de comunicación los llama, porque desaparecen como fantasmas.
Şeyh Hakam bir hayalet hikayesiymiş.
Sheikh Hakam era un cuento de fantasmas.
Fatah'ın uydurduğu bir hayalet hikayesiymiş. Bunu yaptığı asıl şeyi gizlemek için kullanmış.
Era una historia de terror urdida por Fatah para cubrir lo que estaba haciendo en realidad.
Dört bir tarafa, hayalet gibi açık araziye çıkmışlardır.
Por todos lados, como fantasmas, por los campos...
Sen kime pembe derili diyorsun, seni hayalet suratlı pislik... Adını söyle!
¿ A quién llamas piel rosada pieza, Edgar Winter de sht... _
Artık İngilizlerin tahliyesinden sonra bir avuç neşesiz insanla hayalet şehre benzedi.
Ahora, luego de la evacuación inglesa, era como un pueblo fantasma con solo un puñado de abatidas personas.
Ama yas tutan insanlar genelde sevdiklerinin hayalini görür ve hayalet gördüklerine inanırlar.
Pero la gente en duelo ven a menudo a sus seres queridos en sueños y creen que han visto un fantasma.
Size, hayalet adresi vermedikleri sürece site'ye ulaşmanın hiç bir yolu yok.
No hay manera posible de acceder a la página web. A no ser que te den una direccion fantasma, la dirección se conecta a una base de datos flotante.
Kampüs hayalet şehir gibi.
El campus es como una ciudad fantasma.
Çelimsiz hayalet!
¡ Fantasma insignificante!
Hayalet görmüş gibisin.
¿ Viste un fantasma?
Hayalet kasaba mı?
¿ Este pueblo fantasma?
( Santa Anna ) bir hayalet çalışma
Esta no es la obra de un fantasma.
İblis için adam öldüren hayalet bir sürücü.
Un jinete fantasma que mata en nombre del mismísimo Satán.
'Hayalet görmek gibiydi.
- Fue como ver un fantasma.
'Genelde etrafımda dolanmakla uğraşmayan bir hayalet.'
Un fantasma al que no le importaba perseguirte la mayor parte del tiempo.
Şu an hayalet bir kasabada 68 yaşındaki kalp rahatsızlığı olan babam ile birlikte saklanıyorlar.
Ahora ellos están en un pueblo fantasma... con mi padre... 68 años de edad... Con problemas en el corazón.
- Hayalet?
- ¿ Un fantasma?
Seni bir hayalet dansçı olarak hatırlamıyorum.
No sabía que fueses Bailarín Fantasma.
Bu da bizi hayalet oşoklarına götürüyor.
Lo que nos lleva a... Las luces fantasmas.
Batı dünyasında hayalet ışıklar bütün tiyatrolarda vardır.
Las luces fantasmas están en todos los teatros en el mundo occidental.
Açıkcası bu bodrum katındaki hayalet tutma sistemimiz olabilir.
Bueno, para ser justos, eso podría ser el sistema de contención de fantasmas que tenemos en el sótano.
Noelde bir hediyeyle ortaya çıkan bir hayalet olmak istemiyorum.
No quiero ser un fantasma que sólo aparece en Navidad.
Benekli hayalet gibisin.
Pareces un fantasma a lunares.
Bu arada havalı hayalet tarzına bayıldım.
Por cierto, me encanta ese sexy aspecto fantasmal.
Daha az hayalet gibi görünmek için biraz bronzlaştırıcı sürdüm ama... -... içinde sim varmış ve şimdi...
En un intento de parecer menos un fantasma, me puse algo de bronceador, pero el bronceador tenía purpurina, y ahora...
Ayrıca, Hayalet Avcıları diye bir şey varsa, ilk olarak onlar yasaların uygulanmasını sağlayacaklar.
Además, si alguna vez hay caza fantasmas, Sé que reclutarán primero a los de la policía.
Görünmez miyim? Hayalet mi oldum?
¿ Soy invisible como un fantasma?
Binaya girmek için hayalet gibi davrandı.
Se puede engañar al guardia. Hay pruebas de que penetraron a Yongman-gwan.
Emir aldıkları Rus süper kötü adamın adı Kırmızı Hayalet.
Siguen ordenes de ese otro súper villano ruso... El Fantasma Rojo.
Kırmızı Hayalet ve maymunlarının onu bulmasını...
El Fantasma Rojo, o sus monos, no deben encontrarlo...
Hayalet Blonsky'nin peşine ödül için düşmemiş. Onu gama gücü için kaçırmış.
¡ El Fantasma no robó a Blonsky por la recompensa, lo robó por su energía gama!
Ama Hayalet'in silahlarını ele geçirebilirsek bir şansımız olabilir.
Pero tendríamos una oportunidad, si obtenemos las Armas del Fantasma.
- Buradayım hayalet.
¡ Justo aquí, fantasmita!
Abomination, Kırmızı Hayalet ve süper maymunları.
¡ Abominación, el Fantasma Rojo y sus Súper Simios!
Çığırtkan gulyabani, hayalet ve cinler
* Atraen a espíritus, fantasmas y duendes *
Hayalet diye bir şey yoktur aptal çocuklar!
¡ Los fantasmas no existen, niños estúpidos!
Gayet korkutucu küçük bir hayalet olmuşsun.
Eres un fantasmita aterrador.
Moran hayalet olmuş.
Es un... fantasma.
- Hayalet değiller.
- Son fantasmas. - No son fantasmas.
Uzay gemisine biraz daha göz atmak istiyorum ama o dışarıdaki hayalet olmayan şeyler ne olacak?
Me gustaría darle otro vistazo a esa nave espacial, pero, ¿ qué son esas cosas que no son fantasmas?
- Hayalet değiller!
- ¡ No son fantasmas!
Hayalet diyenlerle dalga geçmiştin.
De hecho descartaste la teoría de los fantasmas.
Hayalet nedir?
¿ Qué es un fantasma?
Az önce hayalet konusuna tabağına dondurma çok gelmiş çocuk gibi sevindim.
Acabas de celebrar a los fantasmas como un niño que comió mucho azúcar.
Hayalet olmuş.
Es un fantasma.
Borda bize bir takım asker ya da hayalet avcısı gönderebilir ya da artık neyse.
Pueden enviar un equipo de marines o caza-fantasmas desde la superficie - o lo que sea.
Bir hayalet yakalayacağız.
Vamos a atrapar un fantasma.
- Hayalet ışıklar kimin fikriydi?
Pero... ¿ De quién fue la idea de las lámparas fantasma? Eso fue... - ¡ Flynn!