Küçük bir çocuk tradutor Espanhol
1,626 parallel translation
- Horotio, içerde küçük bir çocuk var.
¡ Alexx! - Horatio, hay un niño adentro.
Küçük bir çocuk çok pahalıya patlayabilir.
Un niñito puede ser muy caro.
Küçük bir çocuk gibisin Charlie!
Eres un gran estudiante de la escena humana, Charlie.
- O küçük bir çocuk.
- Sólo es un niño pequeño.
- Annesini arayan küçük bir çocuk.
Sólo es un niño pequeño que busca a su mamá.
Bir daha bana bağırırsan seni küçük bir çocuk gibi döverim. Evet, efendim.
Grítame otra vez y te haré picadillo.
- Evet, sanki dışlanmış küçük bir çocuk gibi.
- Si, es como... el niño con la nariz apretada contra la ventana.
Baba artık küçük bir çocuk değilim farkında mısın?
- Jesse. Papá, ya no soy un niño, ¿ lo sabías?
Joey, o küçük bir çocuk.
Joey, es un niño chico.
Küçük bir çocuk olduğum zamandan beri, ben... bir aktör olmak istediğimi biliyordum.
Unhuh Desde la época en que era un nene chiquito Siempre supe que quería ser actor
Sadece küçük bir çocuk.
Es sólo que ese niño pequeño - -
- Aslında evet. Küçük bir çocuk vardı.
En realidad, sí, había un niño...
Yanında küçük bir çocuk var mı? Bekle.
¿ Hay un niño con él?
Evet parmağı sizden önce küçük bir çocuk buldu.
Sí, un niño encontró el dedo antes que Uds. llegaran.
Büyük ihtimalle biliyor, ve küçük bir çocuk, hem de korkmuş.
Probablemente lo lo sabe, y es un niño, y está aterrorizado.
Küçük bir çocuk ve harem ağasıyla başa çıkabilirim.
Creo que puedo manejar a un niñito y a un eunuco.
- 100.000 adamı olan küçük bir çocuk.
Un niñito con 100.000 hombres.
Dedektiflerle birlikte arayın, küçük bir çocuk kayıp.
Habla con los detectives. Hay un niñito desaparecido.
Kaybolmuş küçük bir çocuk gibi beni arıyordu.
Y él me buscaba por toda la tienda como un niño perdido.
Tatlı, küçük bir çocuk aslında.
Es un niño muy dulce.
Sizi rahatsız ettiğimiz için üzgünüm bayan, ama buralarda yaşayan küçük bir çocuk var mı?
Lamentamos interrumpirla, señora,... ¿ pero por casualidad no vive aquí un niño pequeño?
O... o daha küçük bir çocuk.
es sólo un niño.
En azından benim içimde küçük bir çocuk var.
- ¿ Sacaste eso de una tarjeta de regalo? Bueno, al menos yo aún tengo algo de niño dentro de mí.
"O zamanlar küçük bir çocuk olmama rağmen Nazilerin nasıl insanlar olduklarını anlamıştım."
Aunque era un niño en aquel momento, comprendí lo que eran los nazis.
Benim haritalarım ve günlüklerimle, totemi küçük bir çocuk bile bulur.
Un niño de 6 años podría encontrar el santuario con mis mapas y diarios.
Küçük bir çocuk da vardı.
Había un niñito contigo.
Küçük bir çocuk vardı.
Había un niñito. El...
Billy'nin içinde küçük bir çocuk var, hepimiz gibi.
Billy lleva un niño dentro, igual que todos nosotros.
O küçük bir çocuk.
¡ Está asustado!
Çok şeker, küçük bir çocuk. Ufaklığa bak.
Lindo nene.
"Küçük bir çocuk en fazla ne kadar öpülebilir ki?"
"¿ Cuántos besos puede recibir un chico?"
Üzerinde yeşil ceket olan, küçük bir çocuk gördünüz mü?
Han visto a un niño? Con chamarra verde?
Kafasında rakamlar gören küçük bir çocuk.
Un crío con la cabeza llena de números.
Sanki küçük bir çocuk gibisin.
Eres como un niño.
Yetimhanede Pramod adında küçük bir çocuk var.
Hay un niño pequeño en el orfanato llamado Pramod.
Küçük bir çocuk... oynamaya çıktı.
Un niño pequeño salió a jugar.
Annesi Çocuk Hizmetleri Şubesine gitmiş. Küçük kız arkadan kaçmış. Avukat açık bir pencere bulmuş.
Su mamá fue a Asistencia Social y ella escapó por una ventana.
Küçük bir çocuk var burada.
¿ Quién es?
Pekala o terkedilmiş binada ne işin vardı? Küçük bir çocuk beni götürdü.
Un chiquillo me llevó
Küçük bir çocuk mu?
¡ Un chiquillo?
Jani'de üç küçük çocuk annesi bir hastam vardı.
Tuve una paciente una vez en Jani. Era una madre, tenía... tres niños pequeños.
onu attım, onu attım ve yolda onu attım küçük bir çocuk onu topladı ve sepetine koydu bir demet, bir buket bir yeşil ve sarı sepet
La solté, la solté. Y en el camino la solté. Un muchachito la levantó.
Bu küçük bir erkek çocuk yazısı değil.
Esta no es la letra de un niño pequeño.
Çocuk küçük bir dağ kasabası olan Colorado'dan efendim.
El chicos es de un pequeño pueblo de las montañas de Colorado, señor
İnanılmaz bir gelişme var burda Tom. 2 küçük çocuk korkusuzca binaya girdiler.
Increible acontecimiento, Tom. Dos niños han entrado valientemente en la Cruz Roja.
Küçük çocuk bir kahraman mı olmak istiyor?
Oh, el chico trata de ser un héroe, eh?
Sonra çocuk küçük bir yolculuğa çıkmış.
Empezaba con cosas pequeñas.
Köşkteki küçük kaba çocuk... ve küçük kız - oh, bir de zavallı yetim çocuk.
Son el nino grosero del quiosco... y la nina... y el pobre huerfano.
- Küçük tatlı bir çocuk.
- Una monada de crío.
"Oo, bu sadece normal, küçük bir abazan çocuk."
"Oh, es sólo un chico caliente, normal".
Metruk bir köy evi. Bir grup küçük çocuk.
Una granja abandonada... un grupo de jóvenes.
küçük bir çocukken 37
küçük bir kız 38
küçük bir hediye 18
küçük bir şey 30
küçük bir 20
küçük bir kızken 23
küçük bir sorunumuz var 19
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
çocuklar 5285
küçük bir kız 38
küçük bir hediye 18
küçük bir şey 30
küçük bir 20
küçük bir kızken 23
küçük bir sorunumuz var 19
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukken 158
çocukları severim 21
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukken 158
çocukları severim 21