English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Küçük olan

Küçük olan tradutor Espanhol

2,688 parallel translation
Dalmak için çok küçük olan bu yavru, annesini yukarıdan dikkatle takip ediyor ve onun kendine özgü tıkırtılarını dinliyor.
Esta cría, demasiado joven para descender, rastrea de cerca a su madre desde arriba, escuchando atentamente a sus sonidos habituales.
Çok severim! Küçük çocukları, küçük kızları, Küçük olan herşeyi severim...
Niñitos, niñitas, todos los chiquitos...
Bu küçük olan da, benim çalışma masamın çekmecesinin.
Y esta pequeña es de la gaveta de mi escritorio.
Bence küçük olan Bomont.
Creo que Bomont es un pueblo.
En küçük olanı.
Ah, la menor.
Hayır! Bir sebeple kafamda ilk küçük olan canlandı, hepsi bu.
Por alguna razón, la menor me vino a la mente primera.
- Küçük olan.
- El pequeñito.
Küçük olan demek.
El pequeñito.
Ama belki de en gizemli olay ne büyük ne de küçük olanıdır.
Pero tal vez lo más misterioso... no sea ni lo más pequeño ni lo más grande.
Küçük olan.
Es el más pequeño.
Geniş geniş eğlenebilecekken neden en küçük olan odayı seçtin?
¿ Por qué elegir lo más pequeño pudiendo aprovechar espacio?
- Küçük olan hastalandı...
La pequeña está con diarrea... - ¡ Me han robado, joder!
- Küçük olan mı?
- ¿ El pequeño?
Üzerinde küçük kayakları olan değil mi?
El que tiene unos pequeños esquíes, ¿ no?
Bir gün ormanda kullanılmaktan eskimiş olan küçük muz oturağım ikiye ayrıldı.
Un dia estando internado en el bosque mi perfecta "asiento de banana" se partio en dos.
Bu 10 metre namlusu olan silah küçük bir cismi saatte 30.000 km hızla fırlatabilir.
Esta arma dispara un pequeño proyectil a 18,000 millas por hora.
Bugün Samanyolu'muz bir zamanlar bir çok küçük ve düzensiz yapılarda ortaya çıkmakta olan nesnelerden oluşmaktaydı.
La que hoy es nuestra Vía Láctea, estuvo una vez compuesta de pequeñas estructuras irregularmente dispuestas que comenzaron a fusionarse.
Büyük bir bedeli olan küçük bir teleskop ve çok özel bir görevi var.
Es un telescopio pequeño y muy costoso pero tiene una misión única.
Birbirine bağlı küçük bir topluluk olan Charlestown'da büyüdüm ben.
Haber crecido en Charlestown en una comunidad unida.
Olan tek şey evliliğimden kurtulmam ve David'in kollarına girmemdi. Bu da tıpkı bir çizgi filmdeki sirk göstericisinin yüksek bir platformdan küçük bir su bardağına atlaması gibiydi. Tamamen kayıplara karışmak.
Lo que pasó fue que salté de mi matrimonio a los brazos de Davíd así como un clavadista en un dibujo animado se echa desde una plataforma alta a una taza de agua desapareciendo por completo.
Napolyon bize küçük burjuva anlayışı olan ülke demiştir.
Napoleón nos llamó "Nación de comerciantes".
Dr. Jones la olan o filmi hatırlayın, bütün o haritası odası sopasıyla birlikte ve küçük kırmızı ışın yansıtan mücevher?
¿ Recuerdan esa película con el Dr. Jones, el cuarto de mapas con el palo y la joyita roja y la luz que pasaba a través?
Küçük ve pembe ayakları olan bir kaz.
Un ganso con pequeñas patas rosas.
O zamanlarda, ölmekte olan küçük kasabalarından ayrılan pek çok evsiz, kimsesiz insan vardı.
Aquellos días había muchos hombres sin hogar ni familia que abandonaban sus pueblos moribundos.
Alnında küçük, beyaz bir yıldızı olan siyah midilliyi hatırlarsın.
Recuerdas al negrito con la estrellita blanca en la frente.
Küçük şirin evleri olan... yaşlı rock yıldızları vardı.
"¿ Cómo encaja toda esta gente?". Había un grupo de personas que les solían llamar la pandilla del Thames Valley.
Beni toplum içinde küçük görmüş, nerdeyse seçimlere mâl olan?
¿ Quién me humillo públicamente y casi me hizo perder las elecciones?
Küçük siki olan musibetin tekisin.
Eres un enano con una verga pequeña.
Küçük kızı suda boğmaya çalıştı. Kendi kanından canından olan kızını.
Y Mattie terminó matando a Lance para protegerla, y desde entonces,
Sonuçta, bugün terörist olan gelenekleri reddedip Melanezyalı ve Kanaklıların isteklerine uyan FLNKS adında küçük bir grup var.
Hay un pequeño grupo que rechaza la cultura y costumbre melanesia y canaca, que se llama FLNKS y que hoy es un grupo terrorista.
Bu küçük masum kızı yenmeye çalışacak cesareti olan biri var mı?
Bien. ¿ Alguien de por aquí tiene lo que se necesita... para, uh, vencer a esta inocente chica?
Ciddi sorunları olan zavallı, küçük, zengin bir kız.
Una pobre niña rica con serios problemas emocionales.
Ve bir dev oradan bize bakardı. Bütün yıldızlar da aslında içeri biraz ışık girsin diye olan küçük deliklerdi. - Sen iyi misin?
En la punta del cono sería la luna... y un enorme gigante \ nNOS se ve allá arriba... y todas las estrellas, \ Nseriam pequeño... pequeños agujeros que... dejan pasar la luz.
Kendi başına büyütmen gereken iki küçük çocuğu olan bir dulsun artık. Aşağılık piç kurusu.
Una'Viuda de Verano'con dos niños pequeños a los que críar tú sola. ¡ Cerdo asqueroso.
⠙ ª Bense çiçeklenen küçük şeylerin içindeyim ⠙ ª Ve bana hiçbir haber veremezsin ⠙ ª İhtiyacın olan küçük şeyler dışında ⠙ ª Dinlediğin zaman senin etrafında olacak ⠙ ª Ve bu kendine has olacak ⠙ ª Bu uzun çiğnenmiş dünyada olduğumuz için
♪ Estoy en las cosas pequeñas con la flor ♪ Y usted no me puede dar alguna noticia ♪ Salvo las pequeñas cosas que usted necesita / ​ ​ i
Sıradan bir üniversite öğrencisi olan Kurono Kei ve küçük kardeşi için canla başla çalışan Katou Masaru.
Un estudiante universitario ordinario, Kurono Kei y Katou Masaru, quien está trabajando para mantener a su hermano menor.
Bu ayakkabı küçük ayakları olan kadınlar içinmiş.
Este zapato era para mujeres con pies apretados y diminutos.
Küçük yerleşim yeri olan Green Oaks'da 4 cinayet işlendi
Hay una serie de crímenes antes no reportados.
Birazdan, iki küçük kızın, bir babanın ve doğru zamanda doğru yerde olan adamın hikayesini izleyeceğiz.
A continuación la historia de dos niñas, su papá y el hombre que estuvo ahí en el momento oportuno.
Küçük olanı mı?
¿ La pequeña?
Bende ayaklarla olan türden yakın bir bağ kurduğunuzda fark ettiğiniz en küçük düzensizlik bu bağı tehlikeye atıyor.
Bueno, cuando tienes ese tipo de conexión íntima que yo tengo con los pies, te das cuenta de cualquier irregularidad que puede comprometerlos.
Şiddet geçmişi olan küçük çaplı bir dolandırıcı.
Es un estafador de segunda con un historial de violencia.
Hareketsiz olan kırmızı noktalardan biri Küçük İblis.
Uno de los puntos rojos que no se mueve es Little Devil.
Bazen, seninle birlikte olan küçük bir arkada? ş sahip olmaya benzer.
Esto es casi igual que un compañero cuando uno cabalga.
Ayda 89 dolar. Keyfime bakacağım çok küçük bir yatağı olan tek odalı bir ev.
89 dólares al mes y una casucha con una cama demasiado pequeña para mi gusto.
Üzgünüm Tray, ama artık tek ihtiyacım olan şey yürekten gelen bir barışma. Bu yüzden küçük bir realite TV sihri kullanacağız.
Lo siento Tracy, pero ahora necesitamos una decisión sincera.
- Bilirsin işte, bir beşik, küçük kıyafetler, küçük bir masa, üstünde minyatür bir kalem seti olan.
- Tú sabes, una cuna, ropita, un escritorio diminuto con un juego de plumas diminuto.
Küçük faturaları olan birisi var mı?
Bueno, ¿ alguien tiene billetes mas pequeños?
Ama bu küçük yalan sayesinde yasak olan bazı harika bölgelere girebildik.
- Pero esa pequeña mentira nos metió en algunos restringidos pero espectaculares lugares.
Ve bu defaki, küçük çocuğu olan bir çift. Kadın sinema. Adam doktor.
Y este, una pareja con un hijo una directora de cine y un médico, alguien entra en la casa.
Kesin olan bir şey söyleyeyim sana, küçük hanım.
Te diré algo, muchachita, esa no será una promesa de campaña.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]