Küçük şeyler tradutor Espanhol
1,270 parallel translation
Söylediğim... şeyler için de özür dilerim ve sana saygı göstermediğim için ve neden olduğum bütün aptal, küçük şeyler için...
Siento lo que dije, y... y no haberte respetado... y todas las estupideces que yo...
Küçük şeyler.
Cositas.
Herkesin küçük şeyler umurumda değil bkz.
Veo todo el mundo se preocupa por las cosas pequeñas.
Zavallı küçük şeyler.
Pobrecitos.
Tembel kıçlı heriflere yemek pişirmek için aldıkları küçük şeyler!
Es por que hay que cocinar para el hombre vago.
Michael onun basketbol sahasına çıkmasına yardım etti... ve ona bazı küçük şeyler öğretti... kullandığı bazı küçük numaraları.
El tipo de ayuda que Michael necesitaba afuera en la cancha de basketball... y le enseño algunas pequeñas cosas... algunos de sus pequeños trucos que el usaba.
Bunlar küçük şeyler. Ama başkaları için büyük anlamlar ifade edebilir.
Solo con pequeñas cosas, pero pueden tener más clase que mucha gente.
Hey bi saniye. Bu küstah küçük şeyler de ne?
espera un segundo, ¿ quiénes son esas jovenzuelas?
Küçük şeyler : diğerlerine nasıl davranıyor, bir grup içinde sana nasıl davranıyor, arkadaşların sana bunlardan birini verir mi? Ne demek istediğini anlıyorum.
¿ Cómo trata a otros?
Küçük şeyler için şükretmeliyiz.
Gracias al cielo por la buena nueva.
Küçük şeyler sanırım.
Pequeñeces, supongo.
Ve küçük şeyler seni ne zaman üzse.. sanırım seni neşelendirmek konusunda ben gayet iyim.
Y cuando te molestas por tonterías, soy bueno haciéndote sentir mejor.
Küçük şeyler var.
Hay algunos detalles.
Küçük şeyler yapabilirsin, sıva yapmak, döşemeleri değiştirmek gibi...
Podrías hacer algunas cositas : Cambiar el piso...
Ne kadar da çevik küçük şeyler, değil mi?
Son bastante ágiles esas pequeñas, verdad?
Küçük şeyler ister, olmayınca... Niye gülüp duruyorsun?
Hay algo en la adrenalina que- - ¿ De qué te ríes?
Küçük şeyler.
Son los detalles.
Küçük şeyler önemlidir.
Los detalles.
Küçük şeyler. Ama bir yerlerden başlamak gerek.
Pequeñas, pero tienes que empezar en algún lugar
Küçük şeyler Özel bir durum yok.
Son varios. Ninguna seña
Küçük şeyler mi?
¿ Cosillas?
Sizinle ve benimle ilgili, siz ve ben, küçük şeyler, hepimizin bildiği, genel bilgiler.
¡ Tú y yo! ¡ Pequeñas cosas! ¡ Pequeñas cosas que todos sabemos!
Küçük şeyler.
¡ Pequeñas cosas que salen de vosotros!
Sizden çıkan küçük şeyler ve onlarla ilgili merakınız, özellikle de hala üzerinizdeyken görünmüyorlarsa.
¡ Y sentís curiosidad por ellas, especialmente cuando son algo que no podéis ver mientras están en vosotros? ¿ Sabéis lo que digo?
Sana özel bir şeyler söyleyeceğim küçük dostum. - Sahi mi?
hay algo que ustedes necesitan saber del negocio, muchachines.
Bir şeyler yapmalıydım. Bu küçük Francesca'nın kadın olması için uygun bir gece değildi.
Tenía que hacer algo, esta noche la jovencita Francesca no perdería su inocencia.
Yolculuk için küçük bir şeyler
Algo pequeño para el viaje.
Küçük bir şeyler alma özgürlüğünü elde ettim.
Me tomé la libertad de traer algo.
Küçük köylerde böyle şeyler olur bazen.
Son cosas que a veces ocurren en los pueblos.
Onlara küçük bir şeyler alalım.
Les compraremos algo por mientras.
Küçük şeyler.
Mírenla bien...
Küçük memeliler. O açıdan acı hissedebilirler. Bazıları evcil hayvanlarına özel şeyler öğretebiliyor - yanlışmıyım?
pero remates de cabeza o voleibol son pequeños mamíferos hasta el punto que, sentirían dolor la gente que le enseña a sus mascotas cosas especiales, ¿ eso está mal?
Saten çarşaflarda uyudum, kıvrımlı cipslerimi gümüş kâselerde yedim taksilerle tüm şehri dolaştım. Ama paranın satın alamayacağı bir şeyler de var. Russel Square meydanındaki küçük bir kitapçıda bulduğum aşk gibi.
Dormí en sábanas de satén, comí papas fritas de un bowl de plata, me conduje por toda la ciudad en minitaxis, pero hay algo que el dinero no puede comprar, como el amor que encontré en una librería cerca de Russell Square.
Çok küçük de olsa, burada olmanın sebebi aramızda bir şeyler başlama ihtimalinin olduğunu düşünmen olabilir mi?
¿ Hay alguna posibilidad remota de que hayas venido porque crees que algo pueda pasar entre nosotros?
Bilirsin her zamanki şeyler. Seninki nasıldı benim küçük gök yüzü prensesim.Eminim eğlenceli olmuştur.
¿ Qué hay de ti, mi princesita de los cielos?
Cehennem yıkıldığında yanında küçük bir şeyler olduğunu bilmek her zaman güzeldir.
Siempre es agradable tener algo ahorrado cuando todo parece perdido
Bana her gün bir şeyler öğretiyor bir sürü çocuğun olduğu küçük bir sınıfta bunu öğrendiklerinde pek hoşlarına gitmeyecek kişiler arasında.
Todos los dias me enseña algo... en un aula pequeña, con otros chicos... que no me saludaran cuando se enteren de esto.
Bu geceki ilk haberimiz, hiç korkunç şeyler olmayan küçük bir kasabada korkunç şeyler oldu.
Nuestra historia estelar de hoy, algo horrendo sucedio en un pueblito... donde nunca pasan cosas horrendas.
Geçtiğimiz zaman içinde gönderdiğin küçük romantik şeyler.
Esto es todas las cosas románticas que me has mandado a través de los años.
"Mavi. Küçük bir kuş gibi kanatlanmış uçuyor. Gözlerim, kaybettiğim bir şeyler için gözlerini arıyor."
"Azules como pichoncitos elevándose en su vuelo mis ojos buscan en tus ojos aquello que habían perdido".
Bar-mitzvah partisinde Samantha kızların küçük hanımlara uygun olmayacak şeyler konuştuğunu duydu.
En la festichola del Bat Mitzvah Samantha oyó una conversación nada apropiada para señoritas.
Noel'in küçük detaylarına o kadar takıldık ki ; aile, sevgi gibi şeylere... neredeyse ekonomimizi ilerleten şeyin bir şeyler satın almak olduğunu unuttuk.
Nos concentramos en las pequeñas cosas de la Navidad, como amor y familia, que casi olvidamos que comprar es lo que hace a nuestra economía prosperar.
Gelen küçük paketler iyi şeyler söylüyorlar.
Dicen que las cosas buenas vienen en envases pequeños.
Küçük... tüylü turuncu şeyler.
Pequeñas... cositas naranjas.
Küçük bir kız gibi davranmayı kes ve biraz da kötü şeyler yap.
Dejar de ser una niña y hace algo malo por una vez.
Ama sana küçük bir şeyler alabiliriz.
Pero podemos ir a comprarte alguna cosa. Vámonos a Bergdorf's.
Meğerse bütün o küçük solucanlar bizim hakkımızda boktan şeyler söylüyorlarmış.
Así supimos de estos idiotas que hablan mal de nosotros.
Bu küçük şeyler, yatağa uçuşuyor.
¡ Y cuando acabas de cortar, haces un montoncito con ellas!
İnançlı dediğiniz bu muydu! O adam küçük kıza sadist şeyler yapıyor!
¡ Dispensando veneno y haciendo encantaciones satánicas!
Şimdilik iyi gidiyor. Pekala küçük Magog dostlarım. Her güzel şeyin bir sonu vardır ve ne yazık ki kötü şeyler için de aynısı geçerli.
Bien - hasta ahora fue tan bueno. bueno mis pequeños amigos Magog - todas las cosas buenas deben llegar a su fin, y por desgracia para las cosas malas es más o menos el mismo trato.
Askerler kafana küçük bir şeyler koymuş.
Los soldaditos pusieron chucherías en tu cerebro.
şeyler 33
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük sürtük 19
küçük köpek 18
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük sürtük 19
küçük köpek 18