Küçükken tradutor Espanhol
4,718 parallel translation
Bir de babamın ben küçükken yaptığı bu eski salıncak var...
un ridículo columpio. que mi papá me hizo cuando yo era pequeña.
Küçükken motel odalarında kalmaya bayılırdım.
Solía gustarme estar en moteles cuando era niño.
Buraya çok küçükken geldim.
Vine aquí cuando era muy joven.
Küçükken pek çok şeyi bilmiyorduk.
Cuando éramos niños no sabíamos muchas cosas.
Küçükken babalarımız bize "benden bir şeyler yaşatın" derdi.
Cuando éramos niños, nuestro padre decía : "Dejen que algo de mí sobreviva."
Onu çok küçükken yanıma aldım.
¿ Lo acogí cuando tenía que...?
Kızılderililer, küçükken dilini kesmiş.
Los indios le cortaron la lengua cuando era pequeña.
- Küçükken sınıfın komiği sen miydin?
¿ Eras el payaso de la clase cuando eras niño?
Köpeğim Digby ben küçükken ölmüştü, ve hala bu konuda berbat hissediyorum.
Mi perro murió Digby cuando yo era un niño, y yo todavía estoy jodido al respecto.
Küçükken hep onun gibi olmak isterdim.
Cuando era niño, ese era mi trabajo ideal.
Daha küçükken çocuğunla vakit geçirmek çok önemlidir.
- Ves, ahí lo tienes. Pasar tiempo con ellos es importante cuando son pequeños.
- Ailem beni buraya küçükken getirirdi.
Mis padres solían traerme aquí cuando era pequeña.
Küçükken bir tekerlememiz vardı.
Bueno, de niños cantabamos una canción.
Savoy Fransa'nın çenesindeki sivilceden daha küçükken benim dengimmiş gibi gösteriş yapıyor.
Siempre ha presumido de ser igual a mí... cuando Saboya es poco más que un grano en el mentón de Francia.
Wall Street küçükken benim en sevdiğim filmdi. 1 yıllığına işletme okudum.
Wall Street era mi película favorita cuando niño, y fui a la escuela de negocios por una año, de hecho.
Ben küçükken ailem buraya taşındı. Babam kağıt fabrikasında doktor olarak çalışmaya başlamıştı.
Mis padres se mudaron aquí, cuando era un niño cuando mi padre comenzó a trabajar como doctor en la fábrica de papel.
Bunu küçükken çok daha sık yapmam gerekirdi, biliyorum.
Debería haberte abofeteado más cuando eras niño.
Ben küçükken öyle bir kalıp yoktu, çekemeyenlere karşılık bulamazdık.
Cuando era pequeño no existía eso, no había una palabra así.
Küçükken okulda dalga geçtiler mi seninle?
Esto... ¿ Alguna vez se rieron de ti... cuando estabas en el colegio?
Küçükken odanda kilitli kapılar ardında süpürgeye şarkı söylerken var olmasını istediğin şey olmuşsun.
Y te convertís en eso que deseabas... cuando eras un niño en tu habitación... y cantabas con una escoba con la puerta cerrada.
Bazen yatakta eskiden yaptıkları gibi kollarıma tırmandıklarını hayal ediyordum. Küçükken uyuyamadıklarında yaptıkları gibi.
A veces cuando estaba acostada imaginaba... que ellos trepaban por mis brazos como solían hacerlo... cuando eran pequeños y no podían dormir.
Küçükken birlikte Son Boynuzlu At'ı okumuştuk.
Leímos "El Último Unicornio" juntas cuando era niña.
Küçükken senin onu sık sık yüzmeye götürdüğünü söylerdi.
Dijo que cuando era pequeño tu lo llevabas a nadar todo el tiempo.
Küçükken benim ihtiyar bütün plaklarını dinlemişti.
Mi padre escuchaba todos esas canciones cuando era pequeño.
Epey yakışıklısın ve muhtemelen küçükken de yakışıklıydın.
Eres increíblemente guapo y eras probablemente muy guapo cuando eras un niño, también.
Garip. Küçükken Doset'e giderdim.
Es curioso, yo solía ir a Dorset cuando era más chica.
Küçükken bunu istediğim zaman, istediğim sıklıkta yiyebilirdim. Muhtelif porsiyonlarda.
Cuando era niño no me cansaba de comerlas, tazón tras tazón.
Joe ben küçükken dizinde beni zıplatırdı ve o zamanlar bile acayip yaşlı ve buruşuktu.
Joe solía hacerme botar en su rollida cuando era pequeña, y era viejo como las colinas y el doble de arrugado, incluso entonces.
Sanırım küçükken köpeğini araba çarpmış bu yüzden orgazm olmaya buraya geliyor.
Bueno, creo que atropellaron a su perro con un coche cuando él era niño, Así que viene aquí a tirárselo.
Marc çok küçükken babasını kaybetmiş bu tabak ondan kalan tek şey.
Ese plato es todo lo que Marc tiene de su padre.
Çünkü sen küçükken evlenmiştin.
Porque te casaste cuando eras un niño.
İlkokul etrafında dolaşmaktan başı belaya girmiş ve küçükken hayvanlara eziyet ettiği için hakkında birkaç tane suçlama varmış.
Se metió en problemas por pasar el rato alrededor de escuelas para pequeños. y cuando era joven cometió un par de faltas por crueldad con los animales.
Aslında Marnie'nin konserine gelmek istemiyordum çünkü kadın folk şarkıcıları küçükken beni araba tutan zamanları hatırlatıyor. Ama yine de belki seni görürüm falan diye düşündüm ve özür dilemek istedim.
No quería ver hoy a Marnie cantando, de hecho, porque las cantantes de folk me recuerdan a cuando me mareaba en el coche de pequeña pero, pensé que quizás te vería a ti y quería decirte que lo siento.
Küçükken ben de zatürreeye yakalanmıştım ve yaklaşık iki hafta TV izlemek zorundaydım.
Tuve neumonía cuando pequeña y tuve que estar mirando la tele unas dos semanas.
Annesi o küçükken ölmüş.
Murió cuando el era niño
Bana küçükken dediğin onca saçmalığa rağmen hâlâ ayakta kalabilmeme şaşırıyor.
Dice que es una puta maravilla que pueda seguir adelante después de toda la mierda que me dijiste de niño.
Bana küçükken dediğin onca saçmalığa rağmen hâlâ ayakta kalabilmeme şaşırıyor.
Es una puta maravilla que pueda seguir adelante después de toda la mierda- -
Senin sayende artık küçükken olduğum sokak çocuğu değilim.
Gracias, ya no soy la rata callejera que adoptaste de niño.
Ben de küçükken çevirmeli defterler çizerdim.
Yo también dibujo. Solía dibujar folioscopios cuando era niño.
Küçükken Sophia diye birini tanıdığımızı hatırlamıyorum.
No recuerdo haber crecido con alguien llamada Sophia.
- Küçükken öğretmişlerdi leydim.
Sí, mi señora, cuando era joven.
Bak, küçükken başımızı birçok kez belaya soktuk.
Mira, cuando éramos pequeños nos metimos en un montón de problemas.
Sen küçükken böyle olsun diye uğraşmıştım.
Cuando eras más joven, lo intenté.
Ben çok küçükken,... hayatın uzun ve mükemmel bir yaz günü gibi olacağını düşünürdüm.
Cuando yo era muy joven, pensaba que la vida sería... Como un largo y perfecto día de verano.
Ben küçükken,... sevgi olarak babama yönelmiştim.
Cuando yo era pequeña, me volví a mi padre buscando amor.
Ben çok küçükken öldü.
Murió cuando yo era muy joven.
Annen baban küçükken seni buraya mı getirirlerdi?
¿ Tus padres te traían cuando eras un niño?
Küçükken kurtardığın insanları ve hakladığın suçluları anlatıyordun hatırlıyor musun?
Recuerdas cuando era un niño y me contabas de las personas que salvabas, y de los matones que encerrabas?
Büyükannem, küçükken beni buraya getirirdi.
Mi abuela solía traerme aquí cuando era un niño.
Hatırla küçükken bıyığımla oynardın.
¿ Recuerdas? Cuando eran pequeñas solían jugar con mi bigote.
Baban sen çok küçükken ölmüştü.
Tu padre murió cuando eras muy pequeña.
küçük 429
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük bey 45
küçük serseri 26
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük bey 45
küçük serseri 26
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41