Çıkartın tradutor Espanhol
4,821 parallel translation
Lütfen beni buradan çıkartın.
Por favor, déjame irme
Siz sadece kızı oradan çıkartın.
Usted saque a la niña de ahí. Ahora.
Çıkartın kıyafetleri hanımlar.
Quítensela, señoritas.
Soyunun, çıkartın kıyafetleri.
Desvístanse. Quítensela.
Paketi % 20 ye çıkartın ben de gideyim. Bunu yapamam.
Incrementa un veinte por ciento la compensación y me iré.
Hemen bir arama bülteni çıkartın, evini araştırmak için de izin alın.
Poner un BOLO ; obtener una orden para registrar su casa.
Çıkartın onu oradan.
Bueno, sácalo de ahí.
- Şüpheli biri, dışarı çıkartın.
Ella es una persona sospechosa. Sáquenla de aquí. - Vamos.
Affedersiniz. Lütfen bizi buradan çıkartın.
¿ Puede por favor sacarnos afuera?
Kafatasını açın ve beynini çıkartın.
Abra su cráneo y extráigale el cerebro.
Daha sonra, karnını yarın ve bağırsaklarını dışarı çıkartın. Aksi takdirde, ciddi sorunlarla karşılaşırsınız.
Entonces, abra el estómago y remuévale las entrañas, o habrá problemas serios.
- Çabuk dışarı çıkartın!
- Arrástrele hacia fuera!
Lütfen maskeyi çıkartın.
Quítate esa máscara.
Bu yüzden o maskeyi çıkartın, lütfen. Hazır değilseniz şapka falan takın.
Así que quítate la máscara y usa un sombrero si quieres.
Derhal tutuklama emri çıkartın.
Consigamos una orden de arresto.
Yalvarırım benim ölümsüz ruhumdan, bu utanç lekesini kazıyıp, çıkartın.
CLIFFORD : Elimine la mancha de la vergüenza de mi alma inmortal.
Bayanlar ve baylar, Lütfen kalkın ve şapkalarınızı çıkartın.. ... Amerika'yı onurlandırmak adına, milli marşımızı söyleyeceğiz.
Damas y caballeros, pónganse de pie y quítense el sombrero para honrar a nuestro país cantando el himno nacional.
Başı çıkartın derler.
Dicen que te quites la máscara.
- Çıkartın. Bitirin.
- Córtalo, quítalo.
Hey, bu arada, sultan Pollock'ının tadını çıkartıyor mu?
A propósito... ¿ el sultán está disfrutando de su Pollock?
Jarvis, Hulk'un morartısının üç boyutlu görüntüsünü çıkart.
- Jarvis, el ojo morado de Hulk en 3d.
Ya oradan çıkarsın ya da ben zorla çıkartırım!
Te irás de este lugar ¡ o yo te haré ir!
Eski karının evine gireriz sevgili köpeğini oradan çıkartırız.
- ¿ Cómo? Vamos a entrar a la casa de tu ex y agarrar a tu amado perro.
- Daha havalı bir şey görmemiştim. - Durduk yere cebinden çıkartıyor. Asıl havalı olan yıllarca süren eğitimin nihayet karşılığını vermesi ve bir kara kuşak karşısında sayı almak.
No, son años de entrenamiento dando sus frutos, y un punto de cinturón negeo sin réplica es lo más machote...
Bazı kanalların televizyonumuzdan çıkartılmasını istiyoruz.
Queremos cadenas específicas fuera de nuestro cable.
Nişanlılığımızın tadını çıkartıyoruz!
Queremos disfrutar del compromiso.
Çok çıkartırsın!
- Sí, claro.
Teçhizatını çıkart Erwin!
¡ Quítate el equipo, Erwin!
Sanırım manzaranın keyfini çıkartıyorduk.
Supongo que nos hemos distraído con el paisaje.
Ya biri kıvılcım olur da yangın çıkartırsa...
Cualquiera de estas cosas puede ser la chispa que empieza el fuego.
Tamam ama kundakçı yirmi dört saatte bir yangın çıkartıyor bu da canavarı yakalamak için büyük bir şans.
Bueno, aún así, el patrón del pirómano inicia los incendios cada 24 horas, lo que significa que esta es la mejor oportunidad de capturar otra bestia.
Ehliyetinin ve otele girerken kullandığı kredi kartının sahte olduğu ortaya çıktı.
El carnet de conducir era falso junto con la tarjeta de crédito que usó para registrarse en el hotel.
Çocuk o kadar tehlikeliyse, bu hastaneden çıkartılmasını istiyorum.
Si ese niño es tan peligroso, quiero que se vaya del hospital.
Üstündeki ıslak kıyafetleri çıkartıp yavaşça vücudunu ısıtın.
Quítenle esas ropas húmedas y calienten su cuerpo lentamente.
- Çıkartın!
- ¡ Subidlo!
İnsanların en kötü yanlarını açığa çıkartıyor.
Saca a relucir lo peor de la gente.
O zaman tadını çıkart.
Relájate y disfrútala.
Patterson'ın karısı bana gelecek ay gemi yolculuğuna çıkacaklarını söyledi ama kadının kredi kartına göre tek bir bilet alınmış gözüküyor.
La mujer de Patterson me dijo que se iban a ir de crucero juntos el próximo mes, pero su tarjeta de crédito solo muestra reserva de un billete.
Şimdi, hepinizin bildiği gibi, bir ortak bütün ortakların çoğunluk oyunu alamadan ortaklıktan çıkartılamaz.
Ahora, como todos saben, un socio no puede ser removido sin la mayoría de los votos del total de los socios.
Hakkında herhangi bir gümrük kaydının olmaması da çıkartıldığı ülkeden kaçırıldığı anlamına geliyor.
No pasó por aduana. Debió venir directo del país de dónde se extrajo.
Hangi mimar şehir akvaryumunun sıcaklığını 190 dereceye çıkartıp binlerce nadir bulunan balığın ölümüne sebep olacak olağanüstü bir tasarım hatası yapmıştır?
¿ Qué arquitecto no ha hecho un gran falla en el diseño que subió la temperatura del acuario a 190 grados y mató a miles de peces muy raros?
Bir şeyi yeme iyi niyetim sonunda acısını çıkartıyor!
¡ Mi inclinación a comer cualquier cosa por fin sirve de algo!
Ayakkabılarını çıkart.
Quítale los clavos.
Mike, çöp dalgıcımız bulduğu kurbanın çalınmış kredi kartıyla çocukları için bir tren seti satın almaya çalışıyormuş.
Mike, el hombre que rebuscaba en el contenedor estaba intentando comprarles a sus hijos un tren de juguete con la tarjeta de crédito robada de la víctima que encontró.
Gözetlemede diyorsun yani tüm güvenlik sisteminin haritasını çıkart.
- Y por vigilar quieres decir... Un mapa de todo el sistema de seguridad.
Manzaranın tadını çıkart.
Disfruta de las vistas.
Bay Hauser'ın silahı katilden önce çıkartılmış.
No. arma del Sr. Hauser estaba fuera antes entró el asesino.
Kocasını görmesine izin vermeden önce susturma emri çıkartırım.
Emitiré una orden de restricción antes de dejarla ver a su esposo.
Peki, Kriz Merkezine gittiğinde, ayakkabılarını çıkartırsın, bütün gün ortalıkta yalınayak, ya da çorapla dolaşırsın.
Bueno, cuando vas al Centro de Crisis, les quitan sus zapatos, y todo el día te pasean en los calcetines o los pies descalzos o con lo que sea.
Kafasında 2 tane altın parça olan 20 korsan, Tabi kafası olmayanmnı çıkartırsak. Bir bakalım.
20 piratas en dos monedas oro por cabeza menos aquellos sin cabeza.
Richard, yeşil kart randevuna gidip samuray kılıcını kendine saplamışsın.
Richard, ¿ por qué no vas a tu cita sacas tu espada samurái y te destripas solo?
çıkar 159
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136