Para için tradutor Espanhol
617,265 parallel translation
Sonrasında bildiğim tek şey, üstüme çıktığı ve... ona karşı savaşmak için çok kötü dağılmış durumdaydım.
Y lo siguiente que recuerdo es que estaba encima de mí y yo estaba demasiado drogada como para defenderme.
Tanrım, bunları kabul etmem için bana huzur...
Dios, dame la serenidad para aceptar las cosas...
Her neyse, uzun lafın kısası benim için uzaklaştırma emri çıkarttırdı.
En fin, para resumir, ha pedido una orden de alejamiento contra mí.
Kötü Kraliçe'yi durdurmamız için hiçbir yol yok.
No hay nada que podamos hacer para detener a la Reina Malvada.
Emma'ya mutlu sonunu verebilmemiz için gereken şey keşke elimizde olsaydı.
Deseo que tengamos lo necesario para ayudar a Emma para darle una oportunidad de un final feliz.
Endişelenmemeni söylemek için.
Para decirte que no te preocupes.
Ve Saat 6'da, "Ediyorum" demek için orada olacağım.
Y que a las seis de la tarde, estaré allí para decir "Sí, quiero".
Kızımızı kurtarabilmemiz için, bizi Kötü Kraliçe'ye götürmeni istiyoruz.
Necesitamos que nos lleves con la Reina Malvada para que podamos salvar a nuestra hija.
Bu yolculuk için sana ödeyebiliriz.
Estamos preparados para pagarte por este viaje.
Ben ailemi birlikte tutmak için gerekeni yaptım sadece.
Simplemente hice lo necesario para mantener a mi familia unida.
Lanetimi durdurmak için bunu kullanmayı planlıyorlar senin bana verdiğin hani.
Planean usarlo para detener mi maldición... la maldición que me diste.
Demek bu şey laneti dondurmak için yapıldı.
Ahora, esto fue hecho para congelar la maldición.
Henry, seni yetiştirmek için bile cesaretim yoktu.
Henry, no fui lo suficientemente valiente como para quedarme contigo.
Beni buraya mutlu sonları geri döndürmem için getirdin.
Me trajiste aquí para traer los finales felices.
Mutlu son için bir şansı olmasını dilemiştin.
Deseaste que pudiera tener una oportunidad para un final feliz.
Bu yüzden Kuzey Amerika'nın kalanını... korumak için devasa bir bariyer inşa edildi.
Se construyó un enorme muro para proteger al resto de los EE.
Çocuğunuz bizim pilot programımıza... katılmak için seçildi.
Su hijo ha sido seleccionado para participar en nuestro programa piloto.
- Ve beni... durdurmak için yapabileceğiniz bir şey yok.
- Y no hay nada que pueda hacer para detenerme.
Bak, buraya sana yardım etmek için geldim.
Escucha, vine aquí para ayudarte.
Yardım etmek için mi?
¡ ¿ Para ayudar?
Kendini temize çıkarmak için mi?
¿ Para absolverte de esto?
Eğer bu yeni melez... insanlığın kısırlık sorununu çözmede... anahtarsa ve Isaac'i kurtaracaksa, o zaman, Abe... Onlardan birini avlamak için ne gerekiyorsa yaparım.
Si este nuevo híbrido es la clave para resolver el problema de la esterilidad de la humanidad y puedo salvar a Isaac, entonces, Abe, haré lo que sea necesario para cazar uno.
- Bu sadece Abe'in çocuğuna yardım etmek için değil...
- No es solo para ayudar al hijo de Abe...
Onlar benim için.
Son para mí.
Sonrası için.
Para después.
Tüm bildiğim yönetimden bir kadının... bu çocuğu buraya getirmem için bana para ödemesi.
Lo único que sé es que una señorita de administración me pagó para traer a este niño aquí.
IADG uydusu pozisyonda olduğu için... melezin uçuş rotasını takip ettim.
Como ya teníamos el satélite de IADG en posición, lo he usado para rastrear el vuelo del híbrido.
İnsanların düşüncelerini... toplanabilir bir bilince toplamak için yapılmış.
Fue diseñado para conectar los pensamientos humanos en una conciencia colectiva.
Kendini, dünyayı kurtarmak için kurban etmiş olan adamın, benim babam, Mitch Morgan olduğunu bilmek.
Saber que mi padre era Mitch Morgan, el héroe que se sacrificó para salvar el mundo.
Buraya size bir teklif sunmak için geldim.
Así que estoy aquí para ofrecerles un trato.
Böylece Kuzey Amerika'nın geri kalanını korumak için büyük bir bariyer yapıldı.
Se construyó un enorme muro para proteger al resto de los EE.
Burada seninle konuşmak için bekleyen birisi var.
Hay alguien aquí que ha estado esperando para hablar con usted.
Bazıları onu ele geçirmek için başlarına dert açtı.
Alguien se metió en muchos problemas para conseguirlo.
Artık biliyoruz ki, TX gazı hipotalamusdaki, üreme için gerekli bazı hormonları engelleyek, nöron yapısını değiştirdi.
Ahora entendemos que el gas TX ha cambiado las neuronas en el hipotálamo, prohibiendo la producción de la hormona esencial para la reproducción.
Dylan, onu bulmak için elimizden geleni yaptık.
Hicimos todo lo posible para encontrarla, Dylan.
Bu videoya zaman ayırdığınız için teşekkür ederek başlamama izin verin.
Y permítanme empezar dándoles las gracias por tomarse el tiempo para ver este vídeo.
O bilgiyi senden almak için ne gerekiyorsa yapacaklar.
Y harán lo que sea necesario para sacártelo.
Neler olduğunu bilmiyorum ama buradan çıkmak için iyi bir zamanmış gibi.
No sé qué pasa, pero parece un buen momento para largarse de aquí.
Bunu değiştirmek için gelmedim.
No estoy aquí para cambiarlo.
Aşk hayatımızı dinlemek için baya uzun yol gelmişsin.
Has hecho un viaje muy largo para oír hablar de nuestra vida amorosa.
Çocuğunuz, pilot deneyimiz için katılımcı olarak seçildi.
Su hijo ha sido seleccionado para participar en nuestro programa piloto.
Raj kalmak için ucuz bir yer arıyor. Ben de "Hindistan" yazdım.
Raj está buscando un lugar barato para vivir, y yo le escribí "India".
Bu konuyu biraz konuştuk ve eğer kalacak bir yere ihtiyacın varsa senin için seve seve garajı düzenleriz.
Hemos estado hablando, y si necesitas un lugar para estar, estaríamos felices de arreglar el garaje para ti.
İçinde yaşamak için eşya kutularımdan birini seçmeye çalışıyordum ben de.
Estaba literalmente mirando mis cajas de mudanza, tratando de elegir una para vivir.
İdeal bir yer sayılmaz biliyorum ama eşyaların için bolca alanın olacak. Bir de bütün duvarı kaldırıp indiren şu havalı düğme var tabii.
Sé que no es ideal, pero tendrías mucho espacio para tus muebles, y hay un botón genial que hace que toda una pared suba y baje.
Raj maddi açıdan sıkıntılı bir durumda ve bunu düzeltmek için değişiklikler yapmasından memnunum.
Raj está en una mala situación financiera, y me alegra que haga cambios para mejorarla.
Pekâlâ ama kusura bakmazsan, etki etmesi için duraklamak istiyorum.
Bueno, pero... si no te importa, me gustaría tomar una pausa para mayor efecto.
- O saçın için cidden para ödedin mi?
¿ Realmente pagas por ese corte de cabello?
Sonra rekorumu kırıp kırmadığıma bakmak için tansiyonumu ölçeriz.
Entonces veremos si puedo superar mi puntuación en la máquina para la presión sanguínea.
Buradan ayrılmak için hiçbir sebep yok.
No hay razón para irnos de aquí.
Kalman için daha çok sebep işte.
Más razones para que te quedes.
para için mi 22
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
para yok 73
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
para yok 73
para bende 17
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para istemiyorum 34
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205
para sorun değil 21
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para istemiyorum 34
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205
para sorun değil 21