English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yalnızım

Yalnızım tradutor Espanhol

17,903 parallel translation
Burada çok yalnızım.
Es muy solo aquí.
Çünkü tamamen yalnızım.
Porque estoy solo.
Fakat yalnızım dedin ki bu doğru değil.
Libertad de expresión. Pero dijiste que estabas solo, y eso no es verdad.
Ben de yalnızım.
Yo también estoy solo.
Yalnız olduğun anlamına mı geliyor bu?
¿ Eso significa, que estás sola?
Umarım kendi iyiliğin için yalnız gelmişsindir.
Espero, por tu bien, que hayas venido solo.
Yalnız hissetmeye başlamıştım, dostum.
Me estaba empezando a sentir un poco solo, hombre.
Ve seni unutmadım, hepimiz senin desteklemek için buradayız. Yani yalnız değilsin.
Y no olvides que estamos aquí para apoyarte, que no estás solo.
- Yalnızca gönüllüler. Ve içeri aldığımız insanlar.
Solo los voluntarios y los indigentes que invitamos a entrar.
Köstebek istilasına uğramış bir çiftliği, sadece birkaçımız, yalnızca bir hortum ve iki parça kurşun boruyla tamamen temizledik.
Ahora, afectado por una plaga de erizos, Varios de nosotros limpiamos la granja utilizando sólo una manguera Y dos líneas de tuberías de plomo.
- Yalnız mı gittin?
- ¿ Fuiste sola? - No.
Yalnız mısın? Kimse yok mu hayatında?
Vives sola ¿ no tienes a nadie?
Noel'i yalnız mı geçireceksin?
No es divertido. ¿ Pasarás solo la navidad?
Hayır, haklısın, ayak takımı faktörünü dışarda bırakmamız lazım. Ve yalnızca gerçek müzik severlerin girmeye hak kazandığından emin olmalıyız.
No, tienes razón, debemos de excluir el elemento atosigador... y asegurarnos de que sólo los verdaderos amantes... de la música puedan ingresar.
Tek hevesim saç süpürmek bulaşık yıkamak ve yalnız bırakılmayı istemek olamaz mı?
¿ Y si mi ambición fuera barrer pelos, lavar platos, y que me dejaran en paz?
Bizi yalnız bırakır mısın Joel?
¿ Puedes dejarnos solos, Joel?
Annem mahallede asla yalnız dolaşmamamızı tembihlemişti ama hava sıcaktı ve susamıştım.
Mi madre nos había dicho que nunca camináramos solas por el vecindario, pero hacía mucho calor, y yo estaba sedienta.
Yalnız mı geldin?
¿ Vienes sola?
- Yalnız mısınız?
¿ Vienes sola? - Sí.
- Yalnız mıydın?
¿ Estabas solo? Sí.
- Yalnız mıydın?
¿ Estabas solo?
Yalnız, O geldiğinde..... seni gerçek bir suçla itham etmeden önce o sopayı indirmen için..... üçe kadar sayacağım.
Pero mientras tanto, te daré... a la cuenta de tres para bajar esa vara... antes de hacerte algunos cargos en serio... para que se los des cuando llegue aquí.
Umarım yalnız gelmezsin.
Espero que no estés solo.
Ben yalnız çalışırım.
Trabajo solo.
Seni yalnız bırakayım. Hayır.
- Bien, le daré su privacidad.
Farkındayım ki bazılarınız için bu yalnızca bir halk hikâyesi.
Ahora, me doy cuenta de que para algunos de ustedes, esto es simplemente... Folclore.
İkinizi yalnız bırakayım.
Los dejaré solos.
Burada yalnız mı yaşıyorsun?
Así que ¿ vives aquí sola?
İlk kez yalnız başıma çıktım.
Fue mi primera vez yendo sola.
İyi ki de kalmışım yoksa Hudson burada yalnız kalırdı.
Gracias a Dios. De lo contrario, Hudson se habría quedado aquí solo.
Yalnız mı?
¿ Sola?
Yalnız bırakır mısınız lütfen?
Un poco de intimidad, ¿ por favor?
- Biz de. Angela müşterilerimizi yalnız bırakıp işleri halletmek için bize yardım etsen nasıl olur?
Ángela, ¿ y si dejas a los clientes en paz... y vienes a ayudarnos a terminar el trabajo?
Fakat yaşadığım onca şeyden sonra fark ettim ki yalnız değilim.
Pero después de lo que he pasado, me he dado cuenta... que no estoy sola.
Ve başınızdan her ne geçerse geçsin ben size yalnız olmadığınızı söylemek için buradayım.
Y sea lo que sea por lo que estén pasando... estoy aquí para decirles que no están solos.
Tanrım, sistem onu yalnız bıraktı.
Dios, el sistema le falló a ella.
- Konsey'in güvenini kazanmam için en iyi şansım bu. - Seni yalnız bırakmayacağım.
No te dejaré.
Onu bırakıp kaçtığımızı ve yine yalnız kaldığını sanıyor.
Ella creerá que nos fuimos sin ella y que se quedó sola otra vez.
Bana Tanrı varken asla yalnız olmayacağımı öğrettiğin gibi.
Como me enseñaste que con Dios nunca estoy sola.
Ben ayrıldığımıza çok memnunum ama yalnız yaşamak istemiyorum, anlıyor musun?
Me alegro de haberme separado. Es solo que no quiero vivir sola.
Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Necesitaba estar sola.
Yalnız mı seyahat ediyorsunuz?
¿ Viaja usted sola?
Seni burada yalnız mı bıraktılar?
¿ Te dejaron sola?
Annemle ilgili söyleyebileceğim tek şey babam öldükten sonra yalnız olmadığımızı bilmek istemesiydi.
Lo único que puedo decir sobre mi madre es que... Quería asegurarse de que no estuviéramos solas después de la muerte de mi padre.
Hiç yalnız olmayacağım.
Yo jamás estaré sola.
Bir daha hiç yalnız olmayacağım.
Jamás volveré a estar sola.
Hep yalnız olmadığımı hatırlattı bana.
Continuó recordándome que no estaba sola.
Yalnız başıma olmayacağım ki.
No planeo ir por mi cuenta.
Ben, sizi yalnız bırakayım.
Y voy a daros un poco de espacio.
Ama insanlar şüphelenmeye başladı, kadınla her yalnız kaldığımda koşarak araya dalma, anlaştık mı?
Pero la gente está sospechando, así que no puedes correr cada vez que esté en la misma pieza que ella, ¿ bien?
Ben en iyisi arkamı dönüp sizi yalnız bırakayım.
Sabes, ¿ por qué no les doy privacidad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]