English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yalnız değilsin

Yalnız değilsin tradutor Espanhol

1,205 parallel translation
Yalnız değilsin!
No estas solo!
Yapayalnızım. Bundan böyle yalnız değilsin.
{ \ cH00FFFF } Estoy solo ya no lo estás
Yalnız değilsin, değil mi?
No estás solo, ¿ verdad?
Artık bu konuda yalnız değilsin. Bununla birlikte başa çıkacağız.
nos enfrentaremos juntos.
Yalnız değilsin.
No tienes que hacerlo sola.
Artık yalnız değilsin.
No estás sola.
Ama bu sefer yalnız değilsin.
Excepto que esta vez, no estás sola.
Yalnız değilsin.
No estás sola.
Artık yalnız değilsin Zhaan.
No estás sola ahora, Zhaan
Demek istediğim yalnız değilsin, tamam mı?
Digo que no estás solo.
Buraya otur. Yalnız değilsin.
Me sentaré aquí para que no estés... solo.
Yalnız değilsin.
No estás solo.
Ben de bu yollardan geçtim. Birkaç kez ve... Şunu söylemek istiyorum yalnız değilsin Ray.
Yo tampoco lo he tenido fácil, sólo quiero decirte que no estás solo.
Hey, evrende yalnız değilsin.
Oye, tú no estás solo en el universo.
Orada yalnız değilsin Phil.
No estás solo, Phil.
yalnız değilsin.
Ummm... No eres el único.
Artık yalnız değilsin.
No están solos. Ahora hay un bebé.
- Yalnız değilsin Kassy.
Me siento tan sola. No estás sola, Cassie. No estás sola.
O alçakların seni üzmesine izin verme. Yalnız değilsin.
NO DEJES QUE ESOS CABRONES TE FASTIDIEN NO ESTÁS SOLA
- Hâlâ yalnız değilsin?
¿ Todavía no estás sola?
- Yalnız değilsin.
- no estas solo.
- Yalnız değilsin
- No estas solo.
- Yalnız değilsin.
- No estas solo.
Önemli değil, yalnız değilsin.
Está bien, no estás sola.
Ama görüyorum ki, yalnız değilsin.
No sabía que tendrías... compañía.
"Artık yalnız değilsin", dedi.
"Bueno, ya no estarás sola," dijo.
Mazeret olamaz. - Yalnız değilsin, Teğmen. Gözümüzün önünde gün gibi duranı hepimiz fark etmeliydik.
Cualquiera de nosotros debe haber visto la mirada obvia en la cara.
- Yalnız değilsin.
No eres el único.
Yalnız değilsin, ben de değersizim.
no estás solo, yo también soy humillado.
Bu işte yalnız değilsin değil mi Kathy?
No estás sola en esto, ¿ verdad, Kathleen?
yalnız değilsin, ailen ve arkadaşların burada, ne yapabilirim?
tus amigos. ¿ Qué podría... yo...?
Yalnız değildim, "yalnız değilsin" bu demek işte.
No estaba ahí sola, y eso es lo que significa el "no sola".
Yalnız değilsin evladım.
No estás sola, hija mía.
Jeffrey, bakıyorum yalnız değilsin.
Jeffrey, tienes compañía.
Ama sen yalnız değilsin!
Pero tu no estas solo.
Lana için tutuşan yalnız sen değilsin.
Hombre, parece que no eres el único en Smallville que tiene interés en Lana.
Geçen yılki gibi ; zavallı, yalnız, çaresiz ve kız kurusu olmanın eşiğinde değilsin.
Ya no eres la mujer patética, sola, soltera, desesperada, que se quedó para vestir santos, del año pasado.
Yalnız olmak zorunda değilsin.
No tienes que estar solo
Yani yalnız değilsin.
¿ No estás sola?
Yani yalnız değilsin.
- Oh, gracias.
Bu olayı yalnız geçirmek zorunda değilsin.
No tienes que estar solo.
- Ve hiç birşeye de devam ediyor falan değilsin. - Bir gün, yalnız olmanın, Yeni Çağ Büyüme deneyimi olmadığını anlayacaksın.
Y un día te vas a dar cuenta que estar sola no es una experiencia de desarrollo de la nueva era.
- Yalnız değilsin yani?
Así no estás tan solo.
Kes şunu, sen bebek değilsin. Elimi tutmana gerek yok. Eğer böyle yaparsan eve yalnız yürümeyi asla öğrenemezsin.
Termínala, no eres un bebé, no tienes que tenerme la mano, de otra manera nunca aprenderás a caminar sola a casa.
Acı çeken yalnız sen değilsin.
No eres el único que ha sufrido.
- Yalnız değilsin.
- tu no estas sola.
Eminim bu küçük bir teselli, ama yalnız sen değilsin kim alındı, Bayan Gunn.
Seguro que no ayuda mucho pero no es la única perjudicada, Señorita Gunn.
Acelesi olan yalnız sen değilsin.
Ud. no es el único que tiene prisa.
benimle evlilik yıldönümünde bile tartışıyorsun bana değiştiği mi söylüyorsun tartışmayı çok sevdiğimi mi sanıyorsun evliliğimizin birinci yıldönümündeyiz, ama sen benim evlendiğim adam değilsin yanlış adamla evlenmişin beni yalnız bırak sadece
Tú estás peleando conmigo en nuestro primer aniversario... y dices que yo he cambiado. ¿ Crees que me gusta pelear en nuestro primer aniversario? ¡ Pero ya no eres el hombre con quien me casé!
Hiç paran yok, hijyen durumun şüpheli, yalnız kıyafetlerin bile seni diskalifiye etmeye yeter, ve hayatta bile değilsin.
- Sí. No tienes dinero. Tu higiene es dudosa.
Yalnız hissetmek zorunda değilsin.
No tienes por qué sentirte sola.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]