Yet tradutor Espanhol
95 parallel translation
# # And yet
Aun así
whatchamacallit here yet?
¿ ha llegado ya ese maldito cacharro?
Not yet.
No, aún no.
# Saçının tek telini bile görmedim daha
And I haven't seen hide nor hair of you yet
Susan, Theresa henüz gelmedi mi?
Susan, is Theresa here yet?
Yoksa yerini mutlakıyet mi aldı?
¿ Se ha sustituido por el absolutismo?
Would you see if Michael's up yet?
¿ Verías si Michael está despierto ya?
And yet you tell me that you cannot attack in the morning?
¿ Y aún así Ud. me dice que no puede atacar en la mañana?
¶ Or have you picked your target yet?
¶ O aún no elegiste tu objetivo?
"En günahkar göz yaşının tuzu musun sen..."
" Ere yet the salt of most unrighteous tears
Mutlakıyet kayboluyor
Las certezas desaparecen
- "Afıyet olsun!"
Dios mío, necesito practicar el francés. ¡ Bon appétit! Bon appétit.
Yet... yetişkin meselesi.
¡ Una cuestión de adultos!
henüz çok sessizce
yet so silently
- Arjun daha gelmedi? - O bizimle gelmiyor.
- Arjun hasn't come as yet.
Arabasızlık.
Autos, Yet.
Yani arabasızlık.
Así que autos, Yet.
Nit-Nitro... "Nit-Nitrojen y-yet - yeter- -"
Nitro- - el Nitrógeno d--el def- - el defic- - "
Hediyeleri açmanın zamanı değil.
No es el momento regalos n'anoixoun yet.
Evet. "The Best Is Yet to Come" ı.
Sí. "The Best is Yet to Come". Qué original.
Henüz bilmiyoruz.
We don't know yet.
Though I'm sure you're working your usual insightful magic on what will prove to be yet another eye-opening exposé.
Aunque estoy seguro que estás usando tu perspicacia de siempre en lo que será otra revelación majestuosa.
# Or what is yet to be ( Ya da henüz olmamışların ) #
# # O lo que va a pasar " # #
( Ne kadar sürer yalnızlık? ) # # Hank Williams hasn't answered yet ( Hank Williams yanıtlamadı henüz ) #
# # Hank Williams aún no me responde # #
"Şikayet etmek" denir ona. Şi-ka-yet.
Es gimotear. ¡ Gimoteando!
"O say, does that star-spangled banner yet wave" "O'er the land of the free-e-e-e-eee"
"O say, does that star-spangled banner yet wave"
Yere yet.
Agáchate.
Kralıyet.Kampı. Akka Kutsal Topraklar, 1191
Campamento del Rey... Akka.
And yet, it did.
Y hasí lo hizo.
Fazla heyecanlanma, koca adam, you haven't closed the deal yet.
No te excites chico grande. Ni siquiera he cerrado el trato.
There is peace and calm around, yet this heart is fervor bound!
Aquí se encuentra mucha paz. Pero este corazón se ha vuelto loco.
# You promise me heaven, yet put me through hell. #
Me prometiste el cielo y me llevaste al infierno.
Oh, benim ne bulduğunu bilemez... yet.
No sabe lo que hallé... aún.
"La-fa-yet-te" diye heceleniyor.
Como se escribe Lafayette L - A-F-A-Y-E-T-T-E.
"I have one part in my heart That's sorry yet for thee."
"tengo parte de mi corazón. Y por eso me siento apenado."
Sam daha bir şey duymadıklarını söyledi.
Sam said there's no word yet.
Tony "The Best is Yet to Come" ı söyledi.
GIMNASIO "HARDBODIES"
Yet... Yeterli?
¿ Es suficiente?
Ancak... zayıflığından dolayı... her şeyi... tehlikeye attın.
Yet, tú... arriésgalo... todo debido a tu debilidad.
Bu anlaşmayı bozar Benim için, ve bir noktada Evcilik oynamak yet-yeterli olmayacak.
Por otra parte, tarde o temprano... vivir juntos no será suficiente.
Niha-lanet olası-yet, adamım!
¡ Joder, ya era hora!
Aileni arayacağım onları birinci sınıfta jetle buraya getirteceğim bir otele yerleştireceğim, sonra da onlarla seni yemeğe çıkaracağım.
Llamaré a tu familia, haré que vuelen en primera clase en un yet, los hospedo en un hotel, y los llevo a cenar.
- Bu çocuklar başının etini yet.
- Esos muchachos le molestan.
* There are no clues as yet as to the exact nature...
Aún no hay pistas sobre la naturaleza exacta...
I'll check with Dana to see if Cole's called in yet.
Le preguntaré a Dana si Cole ya se comunicó.
Göremeyeceğini bildiği yarının aydınlık olmasını dileyerek
Hoping for a bright new day that cannot be seen yet
Muvaffakıyet, başarı, akademik olsun ya da olmasın, kazanılsın ya da kazanılmasın bunu iyi ve mutlu olmakla kıyasla. - Evet ama...
Las conquistas, el éxito, académico o no, merecidos o no, no son nada... comparados con estar bien y ser feliz.
Look, Ian, I get that you came out in the ninth grade, but I'm just not there yet.
Mira, Ian, entiendo que lo hayas asumido en noveno grado pero yo todavía no puedo.
Benim faalıyet alanım kısıtlı.
Mi campo de acción es limitado.
* Swim against the tide, yet you drowned... * Tamam.
Está bien.
"Yet."
- Es francés, se pronuncia "tit".
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yeter ama 52
yetersiz 30
yeter mi 66
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yeter ama 52
yetersiz 30
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeteri kadar 30
yeterince dinledim 30
yeterince iyi değil 40
yeterli değil mi 23
yeterli değil 114
yeter dedim 49
yetişemiyorum 29
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeteri kadar 30
yeterince dinledim 30
yeterince iyi değil 40
yeterli değil mi 23
yeterli değil 114
yeter dedim 49
yetişemiyorum 29