Yeterince yakın tradutor Espanhol
394 parallel translation
Yeterince yakın oldu mu?
¿ Pasó cerca?
Birkaç kez dilimin ucuna gelmişti, ama seni yeterince yakın bulamıyordum.
Estuve a punto de hacerlo a veces, pero no te acercabas a mí.
Kollarım birbirine yeterince yakın mı, Bay Ribble?
¿ Tengo las manos lo bastante fuertes?
Burası yeterince yakın.
Está ahí mismo.
- Evet ama yeterince yakın değiliz.
- Sí, pero aún no estamos del todo cerca.
- Yeterince yakın.
- Más o menos.
Duyduğuma göre korsanların bir taktiğiymiş bu. Teknenin içine gizlenip yeterince yakına geldiklerinde aniden saldırıyorlarmış.
Oí decir que era una trampa pirata, se esconden hasta que están listos para abordar.
Görsel bağlantı için yeterince yakın olmalısın.
Debería haber establecido contacto visual.
Bir şeylere yakın mısınız, yoksa yeterince yakın değil misiniz?
- Eso no es suficiente. - Déjeme seguir...
- Yeterince yakın.
- Eso es bastante, Alexander.
Ama yeterince yakın değil, öyle mi?
Pero no suficientemente cerca, ¿ de eso se trata?
Bence burası yeterince yakın.
Creo que estamos bastante cerca.
Yeterince yakın.
- Ya estamos cerca.
Daktiloya yeterince yakından bakmadın.
No miro con atencion la maquina de ecribir
- Yeterince yakın.
- Es bastante cerca.
" Onlar yeterince yakında politik haklarını unutacaklar...
"Se olvidaron rapidamente de los derechos políticos..."
Bu yeterince yakın.
Con eso basta.
Bağlantı kurmak için yeterince yakın oluruz.
Eso debe favorecer el enlace.
Şu an, Atlantik'i geçiyoruz... Kuyruklu yıldızın Dünya'ya yakın olduğu ya da.. ... yeterince yakın olduğu bölgedeki alize rüzgarlarına dikkat edin.
Cruzamos el Atlántico,... alcanzamos este viento alisio... hacia donde la parábola del cometa se acerca a la Tierra...
Yeterince yakın, Hercule.
Bastante correcta, Hércules.
Sanırım, gerçeğe yeterince yakın.
Bastante correcta.
- Yeterince yakın.
- Casi.
Burası yeterince yakın.
Estamos lo bastante cerca.
Bu da yeterince yakın!
Solo falta su nombre!
- Sadece yeterince yakın değiller.
- No están lo suficientemente unidos.
Yeterince yakın!
¡ Casi lo tenemos!
Sana yeterince yakın olamadığımı düşünüyorum.
No me siento cercano a ti.
Benim için ölmüşe yeterince yakın.
Pues, él lo está muy cerca para mí.
Doğru te-te-te teşhis için bunun yeterince yakın olduğundan emin misiniz?
¿ Cree que a esa distancia se puede hacer una identificación precisa?
Bu tür konular için yeterince yakın değildik.
No teníamos esa intimidad.
- Yeterince yakın değil.
- No suficientemente cerca. - ¡ Wolverine!
Dansla alakası yok, atlama zıplamaya yeterince yakın değil.
Demasiado baile, muy pocos saltos.
Data, sence bu demir-plazmik zerk için yeterince yakın mı?
¿ Están lo bastante cerca para una infusión ferroplásmica?
- Yeterince yakın.
- Queda cerca.
Veridian 3 var, ancak yeterince yakın değil.
- Veridiano III no está tan cerca.
- Hükümet işine yeterince yakın mı?
¿ Es suficiente con eso?
Yeterince yakın.
No está mal.
Yeterince kanlı değil, yakınından bile geçmiyor.
Le hace falta más sangre.
İşimiz sürekli yakın temas gerektiriyor, yeterince dikkatli olamıyoruz.
En nuestra profesión ve uno a mucha gente. Toda precaución es poca.
Biz yeterince yakınız.
Estaba muy cerca de ella.
Yeterince nükleer yakıtın var.
Tiene suficiente combustible aquí.
- Yeterince uzun ve yakışıklısın.
- Lo suficientemente alto, y muy buen mozo.
Çözümü bulmak için yeterince düşündüğünü sanmıyorum. Kendini zirvede görüyorsan düşmeye ne kadar yakın olduğunu anlarsın. Ama eğer kendini küçük görürsen seni iterler ve kolayca düşersin.
Hay una solución, no creo que la hallas considerado cuando estás en la cima, comprendes que tan alto es el caer, pero si piensas un poco en ti mismo, entonces podrás contenerte... y caer suavemente
Yeterince denize yakın değil.
Demasiado lejos.
Yeterince yakıtımız yok. Dünyanın uygun konuma gelmesi lazım. Bu da üç hafta sonra olacak.
No tenemos combustible hasta que la Tierra no esté en posición... lo que ocurrirá en 3 semanas.
Umarım yakın kaderinin ehemmiyetini yeterince takdir edersin.
Espero que aprecies tu creciente buena fortuna.
Gerçek yakın temas için yeterince yaklaşacağımı umuyorum.
Espero poder llegar a tener contacto físico,
- Evet. Yeterince yakıt aldığınızdan da emin olun.
- ¿ Sin descansos?
Eee, bence yeterince yakışıklısınız.
Es usted muy atractivo.
Eğer bu toprağın bileşimine mikroskop altında yeterince yakından bakarsan binlerce, on binlerce yıllık evrimi görürsün. - Teşekkürler Bay Wheeler. - Rica ederim Nate.
Si observas esta tierra con un microscopio verás los vestigios de años de evolución.
Hayır ama, abim yakınlardaysa asla yeterince dikkatli olamazsın.
No, pero con mi hermano husmeando, todas las precauciones son pocas.
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135