English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir adamın

Bir adamın tradutor Francês

28,395 parallel translation
Bir adamın arabasına bineceksin ve bir çanta teslim edeceksin.
Monte dans la voiture d'un type et livre une mallette.
Ben senin malın değilim baba, Başka bir adamın malı da değilim.
Je ne vous appartiens pas, ni à vous, père, ni à personne d'autre.
Basit bir adamın senden veya benden üstün olması doğru değil!
Ce n'est pas juste qu'un homme d'origine si modeste puisse prévaloir sur toi, ou sur moi!
Coonor gibi bir adamın yakınına bir rozetle bile yaklaşamazsın.
Vous ne pourrez pas approcher un homme comme Connor, Même avec un badge.
Ve eğer bir adamın hazzına varmak istiyorsan zihinsel bir iddiası olmamasına rağmen... Alexa.
Et si vous voulez être avec un homme, même s'il n'est pas intellectuellement...
Bir adamın hapishanesi... İLK MİLYONUM... diğer herkesin sarayıdır.
La prison des uns... fait le palace des autres.
Daha önce hiç görmediği bir adamın eline verirler.
Donnez-la à un homme qu'elle n'a jamais vu.
Nazik ve cömert bir adamın dul eşinin yapabileceği bir teklif.
Digne de la veuve d'un homme bon et... généreux.
Sen ayrıca çok sevdiğin bir adamın yasını tutan bir dulsun.
Vous êtes aussi une veuve faisant le deuil de l'homme que vous avez vraiment aimé.
Evi, arabası, hatta temiz bir takımı olan bir adam bile değilim.
Je n'ai ni maison, ni voiture, ni même de costume propre.
Hef gibi zaman içinde gelişmiş bir adam bile senin hangi kutuya sığacağını bulmakta zorlanıyor.
Même un homme évolué comme Hef peinera à vous cerner.
Sonra başka bir melek daha ona göründü ve Meryem'in başka bir adamı sevmediğini taşıdığı çocuğun Tanrı'nın Oğlu olduğunu ve onu karısı olarak tutmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.
Puis, un autre ange est apparu et lui a dit que Marie n'avait pas aimé un autre homme, que l'enfant qu'elle portait était le fils de Dieu, et qu'il devait la garder comme épouse.
Bir adam sadece korktuğu şey ile tehdit edilebilir. Ve ben ölmekten korkmuyorum.
Un homme ne peut être menacé que par ce dont il a peur, et je n'ai pas peur de mourir.
Kadın yeni ölmüşken, aniden büyük bir duygusal jest yapıp, önemseyen adam mı olsaydım?
Soudainement, maintenant que cette femme est morte, je fais un geste sentimental pour montrer quel homme attentionné je suis?
- Hayır, biliyor musun... Çünkü bir kadın, bir adamla tanışır adamın bir fare avcısı olduğunu öğrenir olayın büyüsüne kapılırlar falan işte.
Car certaines femmes, quand elles rencontrent un type, qu'elles découvrent qu'il chasse les rats, elles sont ébahies par tant de glamour.
- Hadi ama! O takımlarda tam 6 adamımı kaybettim ve bunu kanıtlamak için elimde bir şey yok.
J'ai perdu six hommes, là-dedans, et je n'ai rien à montrer pour l'expliquer.
Bana sahip olamazsın baba, hiç bir adam bana sahip olamaz.
Vous ne me possédez pas, père, je n'appartiens à personne.
Kattegat'tan bir çocuk olarak ayrıldığını, bir adam olarak dödüğünü söylüyorlar.
Ils disent qu'il a quitté Kattegat enfant et qu'il est revenu en homme.
Oğlum... Yani dindar bir adam olarak güç bela yürüttüğümüz inancımızın merkezindeki bir hacca itiraz ediyorsun. Aziz Peter'ın varisiyle bizzat tanışmayı söylemiyorum bile.
Mon fils, un homme pieux tel que toi ne peut refuser d'entreprendre ce pèlerinage au plus profond de notre foi, ni même refuser de rencontrer le descendant de St Pierre.
Sen tam bir kanun adamısın.
Tu es un sacré policier.
Tanrıyı dinleyen bir adamı vuramazsın değil mi?
On peut pas tirer sur un homme parce qu'il a écouté Dieu, non?
Bir sürü adamı parmaklıkların ardına tıkmıştın ama Carson kurtulmuştu.
T'as arrêté une douzaine de ses gars mais Carson s'est échappé.
O bir bitki değil yaralı bir adam.
Il n'est pas une plante. C'est un homme blessé.
Ancak binlerce insanı öldürmüş bir adam Judy Moncada'nın o içerideyken işlerini yürüten kocası Kiko ve ortağı Fernando Galeano'ya yaptıklarını unutacağını düşünebilir.
Seul un type ayant tué des milliers de gens pouvait penser que Judy Moncada oublierait ce qu'il avait fait à son mari Kiko et à Fernando Galeano, les hommes chargés de gérer ses affaires.
Tek yapmamız gereken adamı kullanıp Zoom'ın hızını çalmanın bir yolunu bulmak sonrasında kızını kurtarabileceğiz.
On doit comprendre comment l'utiliser pour voler la vitesse de Zoom, et ensuite nous ramènerons votre fille.
Üç adamın da geçmişlerine baksın bir.
Demandes-lui de faire des vérifications d'antécédents sur les 3 gars.
Bir grup adamın bazı Amerikalıları kaçırdığını düşünüyoruz.
Nous pensons qu'un groupe d'hommes a pu enlever des américains.
Etrafımda dolaşıp ikinci sahibimmiş gibi davranan bir adamı hiç istemem.
Je n'aurai jamais un homme me menant à la baguette agissant comme un second maître
Diğeri de kendi düşünceleri olan bir kadını takdir edemeyen adam.
L'autre serait un homme qui ne saurait pas apprécier une femme qui sait ce qu'elle veut.
Horozlara senin gibi ilgilenen bir adam hiç görmediğini büyücü olduğunu söyledi.
Il n'a jamais vu un homme comme toi avec les oiseaux.
İçişlerindeki adamım biyoterörizim suçlamalarının hiç bir altyapısı olmadığını söyledi.
Mon contact de la sécurité nationale dit que ces rumeurs de bioterrorisme sont complètement fausses.
Yalnız olacağını düşündüğün bir adamı kandırıyorsun, Susturucuyu kullanıyorsun.
Quand tu descends un type qui a priori est tout seul, tu mets un silencieux.
Gerçekten bir zencinin beni, beyaz bir adamı böyle bir şeyle suçlayabileceğini mi sandın? Defol buradan seni zavallı.
Tu croyais vraiment qu'un nègre pourrait m'accuser, moi un Blanc, de quoi que ce soit?
İçeride bu büyüklükte bir yemek dağıtımını, kontrol edecek kadar adamımız yok.
On n'a pas les hommes ni les ressources à l'intérieur pour une distribution de cette ampleur.
İçeride bu büyüklükte bir yemek dağıtımını, kontrol edecek kadar adamımız yok.
Nous n'avons ni le personnel ni les ressources pour gérer une distribution si importante.
Hayır, ufak bir sıyrık için zavallı adamı meşgul etme sakın.
N'embête pas ce pauvre homme pour une petite coupure comme ça.
Artık Amerikan halkı doğruları bildiğine göre, geçmişe baktığımızda bunun sahtekar bir bilim adamının, eylemleri olduğunu göreceğimize inanıyorum...
Maintenant que les Américains connaissent la vérité, Je pense que nous sommes capables de regarder au délà des actions d'un mauvais scientifique.
Bu adam Darryl'ın peşine düşecek kadar bir şeyler biliyorsa sıradaki sen olabilirsin.
Si ce type en sait assez pour attaquer Darryl, alors vous pourriez être le suivant.
Bir adam restoranın içinde saldırıya uğradı.
Un homme a été agressé dans le restaurant.
Ve böyle bir adam, belki de bir hırsızın oğlu değildir.
Un tel homme n'est peut-être pas le fils d'un voleur.
Adamın kafasının yerde yuvarlanması gibi mi? Yoksa o zaman da mı bir şey söylemiyoruz?
Comme la tête du type qui roule?
Olay yeri adamın Maxim Zolotov olduğunu gösteren bir pasaport buldu.
Le légiste a trouvé un passeport russe au nom de Maxim Zolotov, habitant
Sendika üyelerinin geçim kaynağını tehdit eden adamın öldürüldüğü yerde görülmeniz ne büyük bir tesadüf.
Sacrée coïncidence, que vous vous soyez retrouvé sur le lieu de l'assassinat du type qui menaçait le gagne-pain de ses syndiqués.
Derken günün birinde başka bir adam kızın hayatına girer.
Puis, un beau jour, un autre mec entre dans sa vie.
Hem sen sıradan bir adam değilsin.
Vous n'avez rien en commun.
Peki siyahi adamı bıçaklayan beyaz adamın daha önce militan bir gruba dahil olduğunu söylemiş olsaydım?
Si je te disais que l'homme blanc qui a été accusé d'avoir poignardé et tué l'homme noir avait appartenu à une milice?
Dün sen kazandın, bugün öbür adam kazandı, belki bir dahakine ben kazanırım.
Tu as gagné hier, l'autre a gagné ce soir, peut-être que mon tour viendra.
Sadece adının Gabriel olduğunu ve öylesine bir adam olduğunu.
- Rien. Juste qu'il s'appelle Gabriel et que c'était un gars au hasard.
İyi bir adam olduğumu hiç söylemedim. Ama kötü bir kişiden de iyi bir nasihat alabilirsiniz.
Je n'ai jamais dis être un homme bon, mais il est possible de recevoir de bons conseils d'une mauvaise personne.
Bu davayı alan, nadir eşyalarla ödeme istiyormuş gibi yapan ama aslında arkadaşlarına yapılan haksızlığın kabul edilemez olduğunu düşünen bir adam.
Un homme qui prend l'affaire voulant un paiement en objets rares, mais qui croit vraiment cette injustice envers ces amis est intolérable.
Bu adamın senin üstünde büyük bir etkisi var.
Cet homme a une forte prise sur toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]