Bir amerikalı tradutor Francês
2,780 parallel translation
Öyküde manyak ve ayyaş bir Amerikalıyı gayesi olmadan tanıtamam.
Je peux pas introduire un Américain fou et bourré sans but. "Américain fou et bourré".
Uluslararası hukukta uzman bir Amerikalı avukat ile bağlantı kurdum.
J'ai contacté un avocat américain expert en lois internationales.
Bir Amerikalıyla evlendi.
Il s'est mariée à une américaine.
Yakında 2 kez boşanmış bir Amerikalı olacağı için.
C'est parce qu'elle est une femme bientôt deux fois divorcée.
Damarlarımda bir Amerikalı vatanseverin kanı aktığını hiç unutmayacağım.
Je n'oublierai jamais que le sang d'un patriote américain coule dans mes veines.
Evet, Bay Seaver harika bir Amerikalıdır.
M. Seaver est un grand Américain.
Beni durduramazsın çünkü ben bir Amerikalıyım. Haklarım var.
Eh bien, vous ne pouvez pas m'arrêter parce que je suis Américain.
Buna saygı duyuyorum çünkü özgür bir Amerikalı olarak sen bir seçim yaptın.
Je respecte ça, car tu as fait ton choix en tant qu'Américaine libre.
Bunların hepsini aynı anda tüketeceğim çünkü özgür bir Amerikalıyım.
Je vais consommer tout ça en même temps. Je suis un Américain libre.
Tam bir Amerikalı kalçası var sende.
Tu as un beau petit cul américain.
Beyaz bir Amerikalı ağına düşmek üzere.
Elle est partie pour l'échanger avec un Américain Blanc.
Hayır, hayır, hayır! İsa'nın siyahi bir Amerikalı olduğuna dair bir çok arkeolojik bulgu var.
De nombreuses recherches archéologiques prouvent que Jésus était Afro-Américain.
Ve sana gelince, sen klasik bir Amerikalı yöneticisin.
Quant à vous, vous êtes le cadre américain type.
Neden her gün bir Amerikalıyla uğraşmakla geçiyor? - Farklı bir tane getireyim.
Ces Américains nous compliquent toujours la vie.
Amerikalı turistlerin dikkat çekmeyeceği bir yere git.
Il faut un endroit qui n'attire pas les touristes américains.
- Evet, Amerikalı bir kamyon şoförüyüm.
Oui. Je suis chauffeur de camions. Je suis américain.
Kurtulur kurtulmaz, Amerikalılar sığınma verene kadar kalacak bir yerim var.
Une fois libre, j'ai un endroit ou rester jusqu'à ce que les américains m'offrent le droit d'asile
Sen açık vermekten endişe duyan, kibirli bir adamsın. Tabii Amerikalılar da dinliyor.
Vous êtes un homme superficiel, ne pensant qu'aux apparences, et les américains écoutent.
Yeni bir müşteri geldi, akademisyen. Glen, Amerikalı. Thomas Hardy hakkında yazıyor.
On a un nouveau pensionnaire, Glen, un Américain, qui écrit sur Thomas Hardy.
Amerikalılar bizden bir açıklama bekliyor.
Ils veulent des réponses.
Bir türlü anlayamıyorum. Amerikalılar, Baxter'i tutmakta haklı olabilir.
Que les Américains retiennent Baxter, d'accord.
Günün birinde Amerikalılar beni kaçırdı ve hayatımın 18 ayını bir hücrede zincirli vaziyette geçirdim.
La-bas, après avoir été kidnappé, j'ai passé 18 mois enchaîné à un radiateur.
Ama Amerikalı bir kız öğrenci sabah 10'dan önce iki kadeh alıyorsa bahse girerim daha fazlası için plan yapıyordur.
Mais quand une lycéenne américaine boit deux verres avant 10 h, on peut parier qu'elle va continuer.
Amerikalı olduğu için değil, o önemsiz bir neden.
Ce n'est pas parce qu'elle est américaine. C'est le cadet de nos soucis.
Amerikalı gençlerde ciddi bir Twilight hastalığı baş gösterdi.
Les adolescents sont sous l'emprise de la fièvre Twilight.
Amerikalıların,... İngilizlerin ve Kızılderililerin içinde olduğu bir savaşa.
entre les Américains, entre les Anglais, et entre les Indiens.
Kuzey Amerikalılar onu bir daha öldürmeye kalksın diye mi?
Pour que vous autres Américains tentiez de le tuer encore une fois?
Bir çok amerikalı tanıdım, akıllı.
J'en ai vu plein des comme vous. Vous êtes avisé. Vous couvrez vos arrières.
Bir suçlu için çalışan Amerikalı.
Qui bossait pour un criminel.
Amerikalılar, gençlerini eğitmekte dünyaya öncülük yapıyorlardı çünkü özgür denebilecek bir eğitim sistemimiz vardı. 40 - 50 yıl önce de iyi sayılabilecek bir durumdaydı.
Les Américains étaient les champions de l'éducation grâce à notre système gratuit plus ou moins convenable il y a 40 ou 50 ans.
Bir Afrikalı-Amerikalı genç sanatçı için şaşırtıcı oldu. Gerçek bir rock yıldızı durumu.
Pour un jeune artiste afro-américain, c'était incroyable.
Ve ben, John Hancock, * kalemimin tek bir hamlesiyle tüm Amerikalıları özgür bıraktım.
Moi, John Hancock, d'un seul trait de plume, je libère tous les Américains.
Güney'den gelerek sıçan misali, ülkemizi istila ettiler. Eski askerlerin, vatanseverlerin ve gerçek Amerikalıların yani beyazların işlerini zaptettiler. Kendi aileleri tıka basa yemek bulabilirken, bizleri bir parça ekmeğe muhtaç bıraktılar.
En provenance du Sud, ils nous envahissent comme des rats, se repaissant des emplois auparavant réservés aux Blancs, aux vétérans, aux patriotes, aux vrais Américains, expédiés à la soupe populaire, leur famille criant famine, alors que le nègre se goinfre.
3 gün önce Boston'da bir barda gizli görevdeyken Belfastlı 4 IRA adamı Amerikalı para sağlayıcılarının kuşkularını gidermek için barış anlaşması yapmayı düşünüyordu.
Il y a 3 jours, j'étais en mission secrète dans un bar de Boston... quatre hommes de l'IRA originaires de Belfast... étaient là pour parler de l'accord de paix avec leur argent américain... et ils ressentaient le pincement de la guerre contre la terreur.
Mahkumunuz kaçmadan birkaç saat önce, üç Amerikalı kiralık bir jetle San Carlos Havaalanı'na iniş yaptılar.
Trois Américains ont atterri récemment en jet à San Carlos, peu de temps avant l'évasion.
Çünkü gerçek bir Amerikalı anlık arzularını arttırır ve eğer işler kötüye gidiyorsa, bir şekilde düzeleceğine inanır.
Eh bien, tu n'es pas un américain! Quoi?
Daha önce "Namuslu Amerikalılar" diye bir grup duymuş muydunuz?
Vous connaissez "Citoyens pour une Amérique sans corruption"?
Şu namuslu Amerikalılar grubunu biraz araştırdım, kayıtlı bir grup ya da dernek değiller.
J'ai cherché ces "Citoyens", ils ne sont pas référencés.
Evet, aracılardan kurtularak paralı kanal kârımızı iki katına çıkarmaktan bahsediyorum, ama ayrıca Amerikalı iş adamlarının yapmak için doğdukları şeyi yapmasından da bahsediyorum. Bir şeyler yapmak.
Je parle de doubler nos revenus VOD en supprimant tout intermédiaire, mais aussi d'hommes d'affaires qui font ce qu'ils ont à faire : créer.
Amerikalı olmanın bir parçası.
Typiquement américain.
Ama aynı zamanda gün be gün, yıl be yıl, New Orleans, Amerikalıların bir halk olarak yaratmayı umut edebileceği en iyi sanatsal berraklık ve kentsel üstünlük anlarını doğurur.
Mais... jour après jour, année après année, la Nouvelle-Orléans fait naître des moments de clarté artistique et de transcendance urbaine qui sont les meilleurs que le peuple américain puisse espérer.
Kendiliğinden olan bir hareketti. Çünkü sen, şimdiye kadar tanıştığım, obur ve kendini beğenmiş aşırı milliyetçi eski bir süper gücün sınırlarının ötesinde koskoca bir dünya olduğunun....... farkında olan ilk Amerikalısın.
J'ai eu un soudain emportement car t'es la première Américaine au courant de l'existence d'un monde au-delà des frontières de la superpuissance patriote, gloutonne, bouffie et révolue.
Amerikalılar dünyadaki son günlerini yaşarken, bir kişi nasıl yaşadıklarıyla ilgileniyor.
Comme tous les américains vivent leur dernier jour sur Terre, on ne peut qu'imaginer comment ils vont le passer.
Sıradan, gerçek Amerikalılarla tanışmak her zaman bir zevktir.
C'est toujours un plaisir de rencontrer de bons vrais Américains.
Mayne'in kaybolduğu dönemde Afgan bir uyuşturucu patronu Amerikalıların ondan milyonlar çaldığını iddia etmiş.
Quand Mayne a disparu, un baron de la drogue afghan dit s'être fait voler par des Américains.
bir spordur, ayrıca Amerikalılar için eşsiz kültürel geleneklerden biri olarak antropojik bir önemi vardır.
Le baseball est mathématique, c'est la physique de la force et de la vélocité... et sa signification anthropologique... comme tradition culturelle unificatrice des Américains.
Ned, ben Amerikalı bir turistim.
Je suis un touriste américain.
Bir Güney Amerikalıya asla güvenme.
Ne fais pas confiance à un Sud-Américain.
Tüm Filler, mavi tişörtlü, Süpermen sırt çantalı Afro-Amerikalı bir çocuk "Kingmaker" a yaklaşıyor.
À tous les postes, un garçon afro-américain, t-shirt bleu, sac à dos Superman, approche du Faiseur de Rois.
Beraber takıldığı bazı Amerikalılar. Okuldayken parlak, zeki bir çocuktu. Bu kadar mı?
Un Américain avec qui il a bossé là-bas.
Biraz daha Amerikalı bir şeyler...
À l'Americana...
amerikalı 196
amerikalılar 135
amerikalı mısın 27
amerikalı mısınız 19
amerikalıyım 27
amerikalı mı 24
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
amerikalılar 135
amerikalı mısın 27
amerikalı mısınız 19
amerikalıyım 27
amerikalı mı 24
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43