Bir arada kalın tradutor Francês
111 parallel translation
Bir arada kalın, yoksa kolunuzun altından bile geçebilir.
Restez collés ou il passera à travers.
Dikkatli olun ve bir arada kalın. Bu kalabalığa dikkat et.
Dans une pareille foule!
Dağılmayın, bir arada kalın.
Restez groupés. Venez.
Bir arada kalın!
Restez groupés.
Hatırlıyorum : Bir arada kalın ve dikkatli olun.
Nous devons rester chez nous et nous méfier?
- Bir arada kalın. Devam edin.
- Restez côte à côte.
Bir arada kalın.
Restez côte à côte. C'est ça.
Yavaş, bir arada kalın.
Restez côte à côte.
Bir arada kalın.
Côte à côte. Du calme.
Bir arada kalın.
Restez côte à côte.
Tamam gençler, bir arada kalın.
Très bien, les gars. On reste groupés.
Haydi çocuklar, bir arada kalın.
Allez, les gars.
Mümkün olduğu kadar bir arada kalın.
Restez groupes aussi longtemps que possible.
Tekrar ediyorum : Bir arada kalın!
Je repete : restez groupes!
Bir arada kalın. - Bir saniye.
Ne vous séparez pas.
Bir arada kalın!
Restez ensemble!
Bir arada kalın.
Et restons groupés.
Bir arada kalın, tamam mı?
Ne nous séparons pas.
Bir arada kalın.
Qu'est-ce qui lui prend?
Erkek ve kızlar bir arada kalın.
Allez, les enfants.
Haydi! Bir arada kalın.
Restez groupés.
Tamam mı? Bir arada kalın.
Restez groupés.
Bir arada kalın. - Ben gidelim derim.
- Restez bien groupés.
Beth, Norman, siz bir arada kalın. Haydi.
Beth et Norman, restez ensemble.
Bir arada kalın.
Restez groupés.
Işıklar yandığı sürece bir arada kalın.
On se regroupe jusqu'à ce que les lampes s'éteignent.
- Bir arada kalın!
Restez groupés!
Bir arada kalın. Ayrılmayacağız.
On ne se sépare pas.
Güverteye çıktığımızda bir arada kalın.
Une fois à bord, restez groupés.
Adımlarınıza dikkat edin ve bir arada kalın.
Attention à vos pas et restez... groupés.
Bir arada kalın, uyanık olun ve beni takip edin.
Restez ensemble, ouvrez l'œil et suivez-moi.
- Bir arada kalın. Gözünü ayırma.
- Surveillez-les.
- Fazla ayrılmayın, milet. Bir arada kalın.
- Restez groupés!
Hep bir arada kalın, tamam mı?
Vous allez rester ensemble, n'est-ce pas?
Pekala, ben bir kaç gün içinde eve gidiyorum nasılsa böylece sen de bu arada, dairede kalırsın.
Je rentre chez moi dans quelques jours, de toute façon... en attendant, restez ici dans l'appartement.
Bir arada kalın!
Restez groupés!
Hepiniz bir arada kalın!
Restez groupés!
Adamlarını soğuk suda iki mil götürüp kasabaya arkadan, tabi oraya kadar gidebilirlerse, girip arada kalacak, yakalanacak, ve yok edilecek bir durumda kal.
Mettre vos hommes dans l'eau glacée sur trois kilomètres, en supposant qu'ils arrivent là-bas, ils se feront capturer, écraser. - Très bien.
Lütfen bir arada kalın.
Restez rapprochés.
Bir arada kalırsak bize saldırmazlar.
Ils n'attaqueront pas la formation.
Ama arada bir beni çok zorlardı. Ben de karşı çıkmak zorunda kalıp ona çizgiyi aştığını söylerdim.
Mais de temps en temps, il allait trop loin et je l'affrontais et lui disais qu'il dépassait les limites.
Isının. Bir arada kalın.
Tenez-vous chaud.
Bunları bir arada tutan tek şeyi almayı hatırlayamadıktan sonra bunca yiyeceği almanın ne anlamı kalıyor?
Pourquoi acheter tout ça si tu oublies le plus important?
Hücre blokları bu arada çok kısa bir süreyle tam denetim dışı kalır.
Il y a un petit intervalle de temps pendant lequel le block des cellules n'est pas complètement gardé.
Arada bir çevrenize kulak verdiğinizde öğrendiğiniz şeylere şaşar kalırsınız. Gerçekten mi?
Vous pouvez pas savoir tout ce qu'on apprend quand on se tait.
Bir arada kalın. 21 YAŞINDA ÖLDÜRÜLDÜ
Restez groupés.
Bir arada kalın!
Ils approchent!
Bu arada, bu gibi kurumların kalıntıları... senin gibi, elitizmin hala önemli olduğu ülkelerden gelen... zengin göçmenlere bağlı olarak sürekli büyüyor. Ve bunun geldiği nokta... benim gibi insanların üzerine, senin gibilere... nazik davranmak için, pek de hoş olmayan bir baskı uygulanıyor.
Pendant ce temps, chaque année, cette vieille institution dépend de plus en plus des immigrants riches comme vous, qui viennent de pays où l'élitisme est encore très prisé, à tel point qu'il n'y a pas de pression subtile sur les gens comme moi
Kumiko'nun ailesini bir arada tutan bağlar kalın borular gibiydi. Her akraba ilişkisi, onlar için mutluluğa giden caddelerdi. Kumiko'nun mutlu ailesi.
La famille de Kumiko était comme un grand cœur, et les liens qui l'unissaient étaient des artères irriguant le bonheur.
Bu arada, baskı geldiğinde kalın bir derin olması bu çeşit bir işi yapmamı kolaylaştırıyor değil mi?
D'ailleurs, être indifférent à cette pression est une bonne chose dans cette branche, non?
Kalıyorlar ama sen onları bir arada tutacak ve oyalayacaksın.
Ils restent, Tu les gardes dans une pièce Tu les occupes.
kalın 63
kalın kafalı 19
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
kalın kafalı 19
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir ay içinde 20
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir ay içinde 20
bir anlamda 46
bir ailem var 30