English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir daha yap

Bir daha yap tradutor Francês

2,360 parallel translation
Sonuncuyu bir daha yap.
Refaites-le, s'il vous plaît.
Bir daha yap.
- Refais-le.
Geçirdiğim kazadan sonra bunu bir daha yapıp yapamayacağımı bile bilmiyorduk.
Après mon accident, on savait même pas si je pourrais en être capable.
Bir daha yap!
Recommence!
- Bir daha yap.
Refais-la.
Sadece bir daha yapıp yapamayacağımı görmem gerek.
Je veux voir si je peux le refaire.
Ayrıca bu kız Thad'in kardeşi ki bu da onu herhangi bir striptizciden çok daha seksi yapıyor.
En plus, c'est la soeur de Thad. ça la rend encore plus bonne qu'une strip-teaseuse.
Daha önce yapışkan not diye bir şey duymadın mı?
N'avez-vous jamais entendu parler des post-it?
Şu anda çok daha önemli bir şey yapıyorum ve çok daha güzel.
Je fais quelque chose de plus important. Et de plus joli.
"Bir kez daha yap o şeyi bana"
Refais-le encore une fois
Bir dahakine daha yapıcı olmaya çalış.
Sois constructive la prochaine fois. OK.
Bir sonraki daha da halka açık olacak. Analistimiz kontrol etmeniz gereken halka açık olayların listesini yapıyor. Evet.
La prochaine fois, ce sera dans un lieu encore plus peuplé.
Eğer ihtiyacın varsa, değişiklik yap. Yolunda devam et. Bir tane daha ister misin?
Tu dois changer, passer à autre chose.
Bir dahaki programınızı "Yüz aptal adamdan yüz aptal öneri." olarak yapın emin olun çok daha fazla talep görür.
Appelez votre prochain projet "100 idées bêtes de 100 hommes stupides"! A juger par la tendance il aurait un succès énorme.
- Bir şey daha söyleyeyim. Bu kadını seviyor gibi yapıyorsa mutlaka bir çıkarı vardır.
- Mais je peux vous dire une chose, s'il prétend aimer cette femme, c'est qu'il se sert d'elle.
İşe bu şekilde dönmek hata yapıp bir insanın hayatını kaybetmesine neden olan doktor olmaktan çok daha kolay. Birinin annesini öldüren.
C'est plus facile de revenir comme ça que de revenir en tant que docteur qui a tué un patient
Fakat onları doğru yorumlamak emek ve sabır isteyen bir bilimdir ve yaşımla birlikte artık daha az hata yapıyorum.
Mais lire correctement est une science ardue. Et seulement à mon âge, je commence à me tromper.
Bir şey daha yap ben de gitmesine izin vereyim.
Tu vas m'aider. Ensuite, je la relâcherai.
- Öyle olsun. Bu başka zaman yapılması gereken daha uzun bir konuşma.
Bien, c'est une longue conversation, pour plus tard.
Ama sen beni daha iyi bir insan yapıyorsun.
Mais... vous me transformez.
Sana bir iyilik daha yapıp kendim götreceğim.
On va faire mieux. Je te dépose.
Temelinde Jaws, adamlar tekneyle Jaws'ın peşine düşüyorlar... bakıyorlar ve daha büyük bir Jaws görüyorlar, böylece adamlar onu yakalamak için Jaws ile işbirliği yapıyor.
{ \ pos ( 192,210 ) } sauf que quand les gars du bâteau cherchent le requin, { \ pos ( 192,210 ) } ils trouvent un requin encore plus gros, { \ pos ( 192,210 ) } donc ils doivent faire équipe avec le petit pour combattre le gros.
Yemeğim beni bir garip yapıyor ve daha yemeye başlamadım bile. - Birşey söyle
Mon déjeuner me déprime, et je n'ai pas commencé à le manger.
Dalga mı geçiyorsun? Daha önce bana hiç eğitim literatürü teklifi yapılmamıştı. Tahrik edici bir şey.
On m'a jamais fait d'avances avec un manuel, ça m'excite!
Booth, katilin Ember adında bir cadı olduğunu düşünüyor fakat katil daha kaslı ve yapılı bir kadındı.
Booth croit qu'une sorcière nommée Ember est l'assassin... mais la victime était une grosse femme, très musclée.
Farz et ki şehirdeki bir otelde öğlen kaçamağı yapıyoruz. Her gün biraz daha fazla Vietnam haberleriyle doluyor.
Fais comme si on s'était fait la malle un après-midi pour nous retrouver dans un petit hôtel en ville.
Bayan Patmore, yapılacak bir sürü şey var ve sen daha yeni ayaklandın.
Il y a fort à faire, et vous êtes convalescente.
Bu konuda pazarlık yapılmayacak ve benden daha fazla bir şey duymayacaksınız.
Il n'y aura pas de négociations, et pas d'autres communiqués de ma part.
Bir daha yap!
Refais-le!
Biliyor musun, bir şey daha farkettim aslında biz bu tıkırdayan operasyonu bir arada tutan yapışkan oluyoruz.
Tu sais ce que j'ai compris aussi... c'est que nous somme la colle qui soude toute cette opération.
Lloyd'un onu gömmek için daha sonra kazılıp üstüne bina yapılmayacak bir yer bulması gerekiyordu.
Lloyd l'a enterré à un endroit qui ne serait jamais bétonné.
"Apollo 13"'ün özel yapımını aldığını hatırladım,... ve ardından Andy'e eğer baban yaşasaydı onu ne kadar çok seveceğini anlattığını duydum,... ve sonra düşündüm ki,... belki de baban astronot olma fikrini seviyordu çünkü daha maceralı bir hayat yaşamak istiyordu.
- Un petit cadeau. Tu avais acheté l'édition collector d'Apollo 13. Et tu as dit à Andy combien ton père l'aurait apprécié.
Biliyor musun, senden biraz daha küçük bir kız vardı biraz da sağlam yapılıydı.
Il y avait une fille, un peu plus jeune que toi, elle était costaude.
Hapishanede yediğimiz turtalar sandığından daha iyiydi ama yine ev yapımı leziz, sıcak, yoğun bir dilim ile kesinlikle kıyaslanamaz.
Celles de la prison sont meilleures qu'on croit, mais ça ne vaut pas une part bien chaude, faite maison.
Çevreleyen yapılarda, çok daha küçük bir oranda hasara yol açıyor. O veni sanki paraşüt indiriyormuş gibi greftlediniz.
C'est pour éviter que la suture ait de la mémoire ou des problèmes après?
Bir daha benim dünyama entrika ve romantizm getirmeyi düşünürsen, bana bir iyilik yap ve getirme.
La prochaine fois, évite de ramener des idylles dans mon univers.
En azından bir gün daha buralarda bekleyeceğini düşünüyorsan komşularına bir iyilik yap ve o lanet çimlerini biç!
Si vous voulez encore attendre, faites une faveur à vos voisins, tondez votre putain de pelouse.
Bir tane daha yapın.
Racontez-nous une autre blague.
Sözüme inan, yapışkan bir kız arkadaştan daha fenası yoktur.
Crois-moi, il n'y a rien de pire qu'une petite-amie collante.
Ama böyle yapınca, daha doğal bir şekilde dağılıyor.
Mais, comme ça, c'est plus naturel.
- Anne Fransadayken, onu bir daha göreceğimi düşünmüyordum, ve o anda yapılabilecek en mantıklı şey gibi gelmişti bana.
Je croyais que je ne le reverrais plus et ça me semblait très rationnel à l'époque.
Hayır bu alıntı, kapsamdan çıkarılmalı, ve düzeltmeyi yapıp bir daha basmalarını tercih ederim.
C'était une citation complètement hors contexte. Je veux qu'une rectification soit diffusée.
Sana bir kere daha sorayım Patricia ne yapılmasını isterdi?
Je vous le redemande. Que voudrait Patricia?
Bunu bir kere daha yap ve ben de geçen geceden ötürü seni affedeyim.
Fais ça encore une fois et je te pardonnerai peut-être pour l'autre soir.
Daha güzel bir uğurlama töreni yapılamazdı, Claire.
Tu n'aurais pas pu demander un plus bel enterrement.
Bu bana, sertifikalı bir müteahhit olduğum halde ne yaptığımı bilmiyormuşum gibi davranmadan daha da kötü bana ister inan ister inanma insanlar bana bir hayli para öderdi senin nasıl yapılacağına dair hiçbir fikrin yok.
Le pire, c'est que vous me traitez comme si j'y connaissais rien, alors que je suis un entrepreneur qui était payé, croyez-le ou pas, beaucoup d'argent pour faire... ce que vous ne savez pas faire.
- Ama o umursamamış mı? - Bu da işin içeriden yapıldığı gibi daha kötü bir sonuç çıkarıyor. - Evet.
- Et il l'a ignoré?
Sizce neden daha sistematik bir araştırma yapılmıyor?
Selon vous, pourquoi on ne lance pas d'enquête plus systématique?
Veya çok daha acayip bir açıklama yapılabilir mi?
Ou y a-t-il une explication encore plus scandaleuse?
Ha, bu arada Ajan Nash bir daha ki sefer tatile gittiğinizde tatil yapın.
Agent Nash, la prochaine fois que vous prenez des vacances, restez en vacances.
"Daha iyi bir hayat için vuruşunu yap." Earl Wyndam yazmış.
- Faire son trou pour une vie meilleure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]