Yapmadın tradutor Francês
18,068 parallel translation
Baskin Robbins'de doğum günü yapacağımı söylemek istediğimde sadakatli rolü yapmadın mı?
Où étaient ces dons d'acteur quand tu devais dire chez le glacier que c'était mon anniversaire?
- Evet, selam. - Bill Powell konusunda bana hiç geri dönüş yapmadın
Tu m'as oublié, pour Bill Powell.
Uzun ve çarpıcı kariyerin boyunca feminizm adına bir bok yapmadın.
Durant votre longue et distinguée carrière, vous n'avez absolument rien fait pour le féminisme.
Akademide onu ele verebilirdin. Ama yapmadın.
Tu avais eu l'occasion de le pendre et de le sécher au retour de l'académie et tu ne l'as pas fait.
- Sen yanlış bir şey yapmadın.
C'était.. C'était un accident.
- Tabii ki yapmadın.
Bien sûr que non.
Babamı kullanacağına onu taklit edip servetini namusunla kazanman gerekirdi ama yapmadın.
Au lieu d'utiliser mon père, vous auriez dû l'émuler et construire votre fortune sans franchir la ligne blanche. Vous ne l'avez pas fait.
- Sen hiç hata yapmadın mı?
- T'as jamais merdé?
Sanki sen de aynısını yapmadın gidip o kitabı yazmadın, John.
Comme si tu n'avais pas fait la même chose. Tu n'as pas juste écrit un livre, John.
Hiç yapmadınız mı?
Vous ne l'avez jamais fait?
- Bugün yapmadınız ama. - Neden?
Pourquoi pas?
Herhangi bir şey yapmadım.
Je n'ai rien fait.
Hayır, çift taraflı yapmadım...
Non, je n'ai pas deux...
Hiçbir şey yapmadığınız için tabii.
Pour rien, vraiment.
- Hayır, ben yapmadım. Kes sesini.
- Non, je n'ai pas, ta gueule.
Daha önce hiç yapmadığın bir şey...
Un truc que t'as jamais fait?
Hiç böyle bir şey yapmadım.
Je n'ai jamais fait ça.
Hiçbir şey yapmadım.
Je n'ai jamais rien fait.
Bunu yapmadı.
Il n'a pas accepté.
- Hiçbir şey yapmadım. Sonuçta geldin. Zamanını harcamış oldum, o yüzden...
- Vous vous êtes présenté, je... je vous ai fait perdre votre temps.
Heorot'un bizi korumak için elinden geleni yapmadığını söyleyenler var.
Certains de mes hommes disent qu'Herot n'a pas fait assez pour nous protéger.
- Bir şey yapmadım...
- Je n'allais pas... merde.
Bana yardım etmek istemiyordun. Sadece yapmadığım bir şey yüzünden tutuklamak istiyordun.
Vous ne vouliez pas m'aider, vous vouliez simplement m'arrêter pour quelque chose que je n'ai pas fait.
Yapmadım.
Ce n'est pas vrai.
- Bir şey yapmadım ki.
- Pourquoi? Je n'ai rien fait.
- Yapmadı değil mi?
- Elle n'a pas fait ça.
"Sen zor kısmını yapmadım."
"Vous n'avez pas encore fait le plus dur."
Ne kadar da şaşırtıcı değil mi? Özellikle de daha önce zaman yolculuğu yapmadığınızı düşünürsek.
Etant donné que vous n'avez jamais voyagé dans le temps.
Ona bir şey yapmadığını söylüyor.
Il dit ne pas lui avoir fait de mal.
Ben hiçbir şey yapmadım.
Je n'ai rien fait.
Ve bunu yaptığım için pişman olduğumu itiraf edebilirim Bir şey yapmadım veya söylemedim.
Dans ce sens, j'avoue que je suis vraiment navrée de n'avoir rien fait ou rien dit.
Aylardır bir şey yapmadım.
Je n'ai rien acquis depuis des mois.
Çünkü tercihlerini göz önüne almış olsaydın hiçbir tercihi kendinin yapmadığını idrak edemediğin gerçeğiyle karşı karşıya kalırdın.
Si jamais tu examinais tes choix, tu ferais face à une réalité que tu ne peux pas comprendre : aucun de tes choix ne t'a jamais appartenu.
Unutulmaz olacak çünkü daha önce kimse bunu yapmadı... Ve bu onun için herkesten daha inanılmaz olmak ve idareyi eline almak olacak.
On ne l'oubliera jamais, personne n'avait fait ça avant, et le voir prendre la main avec une telle supériorité sur tous les autres, c'est incroyable.
Sadece yetenek ve parlak koçluğumuzla iş yapmadığımız için büyük bir iş başardık. Bizi bunların önüne koyan karaktere ve kaliteye sahibiz.
On a réussi à prouver qu'on n'était pas juste doué et brillant dans le coaching, mais qu'on avait des qualités qui nous placent au-dessus de la mêlée.
- Çocuklarım üç haftadır banyo yapmadı.
Mes enfants n'ont pas pris leur bain depuis trois semaines.
Her ne yaptığımı düşünüyorsanız ben yapmadım.
Je ne sais pas de quoi vous m'accusez. Mais ce n'est pas moi.
Bu fiyatlara bakınca, neden artık oyunculuk yapmadıklarını anladım.
Avec ces prix-lÃ, pas étonnant qu'elles fassent plus les actrices.
Ben yanlış bir şey yapmadım
Je n'ai rien fait.
Ben yanlış bir şey yapmadım
Tu te trompes! je n'ai rien fait!
Zina yapmadığına memnun musun?
Heureusement ce n'était pas une amante.
Neden atışı o yapmadı?
Pourquoi il n'a pas fait le point?
Bana melek rolü yapmadın. Ben mi?
Moi?
- Eğlenelim diye yapmadım.
- Je n'ai pas fait ça pour rigoler.
- Ben yapmadım diyorum. - Ben de sana inanıyorum.
- Ce n'était pas moi.
Sadece yapmadıklarımı görüyorsun.
Tu ne vois que ce que je n'ai pas fait.
Shea'ya asla takım konusunda baskı yapmadım.
Je n'ai jamais obligé Shea à être fan des Mets.
Bunlar sona erdiğinde, nasıl biterse bitsin çocuklarının gözünün içine bakıp hiçbir şey yapmadığını söyleyen annelerden olmayacağım.
Quand ça sera terminé, peu importe comment, je ne serai pas une de ces mères qui regarde ses enfants en leur disant qu'elle n'a rien fait.
Daha açıklama yapmadık bile.
On n'a même pas encore fait de déclaration.
Bir şey yapmadı ki.
Elle n'a rien fait!
- Başka bir şey yapmadım.
Je n'ai rien fait d'autre.
yapmadın mı 24
yapmayacağım 170
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapmayacağım 170
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28