English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir iki

Bir iki tradutor Francês

43,109 parallel translation
Bir iki saate dönerim. - Anlaşmamız vardı.
On avait un accord.
Sana paintballda bir iki bir şey göstereyim.
Je vais te montrer des astuces pour le paintball.
İnan bana, vahşi hayvanları kontrol etmekle ilgili bir iki şey bilirim.
Je peux t'aider. Crois moi, je connais un ou deux trucs pour contrôler les bêtes sauvages.
İki hafta sonra bir dağ aslanına yem oldu.
Deux semaines après, il s'est fait bouffer par un puma.
Bir-iki gün içinde ofiste bir hayli rahatsız edici şeyler duyacaksın.
Dans un jour ou deux, tu vas avoir des nouvelles perturbantes au travail.
Üç, iki, bir...
Deux, Trois, Quatre...
- Brick iki günde bir banyo yapsa yeter sanıyor.
Brick croit qu'il peut s'en sortir en se douchant tous les jours.
Peng'i ele geçirme görevi iki yönlü bir saldırı olacak.
La mission pour capturer Peng est un double assaut.
Koyverdiğim yok. İki haftaya bir uzmana görüneceğim.
Je me laisse pas aller, j'ai rendez-vous chez un spécialiste dans 15 jours.
# Yoksa arar bir ya da iki avukatı #
♪ Ou elle appellera un avocat ou deux ♪
Ankit Malhotra ve Raunak Anand, namı diğer Dumpy, iki kişiyle beraber müvekkilimi bir araca bindirerek tecavüz
Ankit Malhotra et Raunak Anand alias Dumpy, et deux de leurs amis ont retenu ma cliente dans une voiture et l'ont violée..
Peki bu ciddi bir suçtu ve siz de çok hızlı sürerek geldiniz ancak tutanağı sadece iki cümlede tamamlayıverdiniz.
Donc en raison de la gravité du crime..... vous avez battu tous les records de vitesse mais vous résumez l'incident en 2 lignes.
Ve böylesine ciddi bir suç için öylesine iki cümle.
Et à peine deux lignes pour un crime aussi "sérieux".
Kusura bakma, bir an iki gün dedin sandım.
Je suis désolé, je pensais que vous aviez dit "deux jours."
- Gerekli değil. Kız kardeşim ona çiçek gönderen bir plastik cerrah ile çıkmıştı iki hafta sonra ise adam öldü.
Un chirurgien a envoyé des fleurs à ma sœur et il est mort 15 jours après.
İki bira, bir kurbağa ve bir de ağlayan kedi.
Deux bières, une grenouille et un chat qui pleure. Harry?
İşten iki saat ayrılmak zorunda kaldım o şerefsiz ücretimden kesti ve kızım bir barda uyuya kaldı, o yüzden...
J'ai raté deux heures de travail qui sont retenues sur ma paye, et ma fille a dû dormir dans un bar, donc...
Bir tane kapıda, bir tane veznede, iki tane de ana odada.
Une à la porte. Une au guichet, et deux dans la salle principale.
Bir tane orada var, iki tane de orada, park yerinde var.
Il y en a une, deux, juste ici, sur le parking.
İki yıl önce izci bir görevde altı ay topluluk hizmetinde bulundu.
Il a fait 6 mois de travaux d'intérêt général pour des accusations de harcèlement il y a 2 ans.
"Asla bir konuşmanın iki kopyası olmadan bir etkinliğe gitme."
"Ne jamais allait à un événement sans 2 copies d'un discours."
Üniversiteye gitmesi gereken bir değil, iki çocuğum var.
Je n'ai pas un, mais 2 enfants qui vont aller jusqu'à l'université.
Veya iki adamı cinayet işlemek için bir şekilde kullanıyordu.
Ou il utilise en quelque sorte ses hommes pour commettre les meurtres.
En az Mach 4 hızında ve sizi Bulgaristan'a iki saate götürecek bir uçağı nereden bulacaksınız?
Comment allez-vous trouver un avion qui peut aller aussi vite qu'un Mach 4 et vous emmener jusqu'en Bulgarie en deux heures?
Tamam, yerini almasına iki, bir...
Ok, on devrait être en position dans deux, un...
Üç, iki... bir.
Trois, deux... un.
İki silindirli bir çim biçme makinesi sürüyorum ve gazı köklememe rağmen hala sinemaya varmamıza bir kaç dakika var.
Je conduis une tondeuse 2 cylindres, et j'ai le pied au plancher, et on est toujours à plusieurs minutes du cinéma.
- Ama iki kişilik bir aile olmalı.
Mais ça devra être une famille de deux.
Korkarım iki hastada da çirkin bir yara izi kalacak.
Les deux patients auront / i une vilaine cicatrice.
- İki parçadan oluşan bir tılsım.
Une amulette en deux pièces.
İki saniye bir şey konuşmamız lazım.
J'ai besoin de te parler de quelque chose de très rapide.
Önerim şu iki gruba ayrılacağız. Bir eş seçebilirsiniz...
Je propose qu'on se sépare en deux groupes, vous choisissez votre partenaire...
Benimkiyle aynı yüze sahip bir adamdan iki kere canınız yanmış.
Vous avez été dupés deux fois... Par un homme avec le même visage que moi.
Cehennemdeki 5 seneden sonra evime tek bir amaç için geldim. Şehrimi kurtarmak. Bugün bu savaşta iki cephede birden savaşıyorum.
Après 5 années passées en enfer, je suis rentré chez moi avec un seul but, sauver ma ville.
Blues buraya gelmeden önce hala bir ya da iki dakikamız var.
Il nous reste encore une ou deux minutes avant que la police n'arrive.
Bir ya da iki saat sürer.
Ça devrait prendre une heure, peut-être deux.
Bir adım ileri, iki adım geri gidiyormuşuz gibi.
C'est un pas en avant, deux pas en arrière.
Şey, siz iki aşk kuşunun yaptıklarını bölmek istemedim 12 00 : 00 : 50,903 - - 00 : 00 : 53,137 Tam o bildiğiniz işin ortasındayken, ve anlaşılan tam da O işin ortasında gelmişim... Ne bir kavunla mı?
Je ne veux pas prendre le risque d'interrompre ces deux tourtereaux en plein milieu de vous savez quoi, et on dirait que je vous ai interrompus au milieu de vous savez... quoi et avec un melon.
Bir, iki, üç.
Comme on a dit. 1, 2, 3 allez!
Bir hafta? İki?
Une semaine?
Bir, iki...
[HOMME] Un, Deux...
Üç çocuğum, bir karım, bir kocam halihazırda iki kez gördüğüm, koca bir babafingosu olan bir kayınpederim var.
J'ai trois enfants, une femme, un mari, et un beau-père avec une bite géante. que j'ai déjà vu deux fois.
Steve, bizim pilot Philly'den ayrıldıktan yaklaşık iki saat sonra Pittsburgh'dan başka bir özel uçak havalanmış.
J'ai trouvé un autre avion privé qui a quitté Pittsburgh 2 heures après que notre pilote ait quitté Philly.
Son iki yıldır bir türkü tutturmuşsun gidiyor.
Tu ne parles que de ça depuis ces deux dernières années.
İki yıldan fazla bir süredir, ABD ordusu için taktiksel bir üniforma prototipi tasarlıyoruz.
Pendant les deux dernières années, on inventait le prototype d'une combinaison tactique pour l'armée américaine.
Kurbanın ve Kuzey Sahili'ndeki iki evin ortak bir yönü varmış anlaşılan.
Il est apparu que la maison de notre victime et les deux maison au nord ont quelque chose en commun.
Bir-iki adam yakalamak için galeriden izin almış ya?
Prendre un congé à la galerie pour vous aider à attraper des gens?
Bir, iki üç.
Un, deux... Trois.
Bir, iki... üç, koşun!
Un, deux... trois, allez!
Bir, iki, üç- - ve uyku vakti!
un, deux, trois... fais dodo!
Ee, şey, bir, iki...
Euh...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]