English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir kez bile

Bir kez bile tradutor Francês

916 parallel translation
Hayatında bir kez bile bana çiçek göndermedin.
Tu m'as jamais envoyé une fleur! Je dois me les offrir moi-même!
Ben bir kez bile olsun pes etmemişimdir!
Jamais je n'ai relâché mes efforts.
Hayatında bir kez bile bir fikri olmadı.
Il n'a jamais eu une idée de sa vie.
Hiç poz vermedim, bir kez bile.
Je n'ai jamais posé.
Onu ayda bir kez bile çıkartsa bile şehirdeki en iyi otelde akşam yemeğini tercih ederdi.
Elle préférerait dîner dans un lieu chic. Même si ce n'est qu'une fois par mois.
Bazı insanları unutamazsın, sadece bir kez bile görsen.
Il y a des gens qu'on n'oublie pas.
Elime bir kez bile bakmadın.
Vous n'avez pas regardé ma main.
Sana tek bir kez bile bakmış olsaydım seni dansa kaldırırdım.
Dès que je vous aurais vue, je vous aurais invitée à danser.
Siebert gece gündüz gözünü ayırmadı. Çiçero bir kez bile görünmedi.
Siebert a gardé un oeil jour et nuit Cicéron n'est pas apparu une seule fois.
Bir kez bile değil.
Pas un seul instant.
Bazıları on ay dan fazla uğraştılar ama bir kez bile göremediler.
On peut les traquer un an, sans en voir un seul!
Hiç bir kez bile olsun ne hissettiğimi, ne düşündüğümü ya da ne istediğimi sordun mu?
T'es-tu jamais, dans ta vie, demandé ce que je ressentais, ou pensais, ou désirais?
Bir kez bile kavga çıkardığını görmedim.
Tu sais, j'en ai déjà vu lui chercher des crosses.
Pazartesi döndüğümde... bay Johnson bana bir kez daha tuhaf tuhaf bakarsa... Bir kez bile- - Ona ne yapacağımı biliyor musun, Marty?
Quand je rentrerai lundi, si M.Johnson me regarde bizarrement ne serait-ce qu'une fois!
Ama bir kez bile giyme fırsatım olmadı.
Je n'ai pas eu l'occasion de la porter, pas même une fois.
Bir kez bile.
Pas une seule fois.
Bir kez bile.
Jamais.
- Ben bir kez bile evlenmedim.
Moi, je n'ai même pas été mariée.
Bir kez bile bu kamptan önemli bir şey unutmuşum hissi olmadan ayrılamadım mesela kafa derim.
Mais je n'ai jamais quitté son camp sans avoir le sentiment que j'avais laissé quelque chose d'important derrière moi, comme mon scalp, par exemple.
Tüm bu zaman boyunca, bir kez bile "nasılsın?" diye sormadın.
Je n'ai pas eu droit à un seul "ça va?" en tout ce temps!
Babam, bir kez bile olsun saçımın tek teline bile dokunmamıştır.
Mon père n'a jamais touché à un cheveu de ma tête.
- Bütün gece bir kez bile dans etmediğimizin farkında mısın?
Tu sais que nous n'avons pas dansé une seule fois?
- Bir kez bile kazanmadı mı?
Il n'a même pas gagné une fois?
Hiçbir yüz, bir kez bile gülümsemeden 30 yıl geçiremez.
Tous les visages sourient de temps en temps.
Hayır, ömründe bir kez bile hasta olmamıştır.
Elle n'a jamais été malade de sa vie.
Benim de gelmemişti. Bir kez bile.
Pas une seule fois.
Ya kapsülü bana verirsiniz ya da adamlarıma ilerleyip kapsülü almalarını ve adamlarınızdan birisi bir kez bile ateş ederse ateş açmalarını emrederim.
Remettez-moi la capsule ou j'ordonne à mes hommes de s'en emparer et d'ouvrir le feu si l'un de vos hommes décidait de tirer.
Bıraktığımızdan beri bir kez bile aklına gelmediler.
Tu n'as pas pensé à eux depuis notre départ.
- Onları bir kez bile düşündün mü?
- As-tu pensé à eux une seule fois?
Hayatın boyunca bir kez bile söylemedi.
Elle n'a jamais menti de sa vie. Peut-être le protège-t-elle.
Ama maalesef ilk yarıda sizinle bir kez bile saha telefonundan konuşamadığını söyledi.
Mais il se trouve qu'il ne vous a pas eu une seule fois au téléphone pendant la première mi-temps.
Bana 9 : 15'te çay getirdiği zamana kadar bütün evi temizlerdi ve bunu o kadar sessiz yapıyordu ki 14 senede beni bir kez bile uyandırmadı.
A 9 h 15, il m'apportait ma tasse de thé... après avoir fait le ménage... si doucement... qu'il ne m'a jamais réveillée!
Bir kez bile. Yanlış düşünüyorsun.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
Bir kez bile geri çevrilmedim. Asla!
Ils n'en ont jamais refusé.
Bir adam bir kez damgalanmış bile olsa, tekrardan iyi bir vatandaş olma şansı vardır.
Aucun homme, marqué ainsi, n'a de chance de redevenir un bon citoyen.
Isobel bir kez öpüşmenin bile evlenme gerektirdiğini düşünürdü.
Isobel était une ambitieuse... pour qui un baiser vaut demande en mariage.
Birkaç cinayet için olsa bile, sadece bir kez ölünür.
On ne meurt qu'une fois, même pour deux meurtres.
Ben bir vaiz değilim ; ama kutsal kitabımızı defalarca kez okumuş biri olarak, orada dans etmeye karşı tek bir kelime bile görmediğimi belirtmek isterim.
Je ne suis pas prédicateur mais j'ai lu la Bible en long, en large et en travers et je n'y ai rien trouvé contre la danse.
Bu kez o kadar kötü bir cinayet olacaktı ki, cinayet bile sayılmayacaktı.
Sa mort allait arriver tout bêtement.
Bu işe bir kez bulaştığımızda, ölüm döşeğinde bile olsak kimseden yardım isteyemeyeceğimiz hayatımızın geri kalan süresi boyunca bir başımıza olacağımız ve hep öyle kalacağımız aklına geldi mi?
Une fois dans l'engrenage, on ne peut demander d'aide à personne, notre vie durant. On est seuls, et pour toujours.
Özgürlük Anıtı'na ve... Automatique restoranına gittim bile. Ama ilk kez böyle bir Kuzey Amerika evinde bulunuyorum.
Je suis déjà allé à la Statue de la Liberté, et au restaurant Automatique, mais c'est la première fois que je visite un foyer américain typique.
İşin aslı, bu tarihsel bir an, hatta güney için bile... Buraya geldiğimden beri ilk kez mutlu oluyorum. Sanki çağlardır süre gelen kadınların hak sorunlarına göz atmak... ve onunla yüzleşmek ve sorunu çözmek gibi bir şey.
On sait qu'historiquement, dans ces magnifiques provinces de Sud, que j'ai le plaisir de découvrir, il est temps de trancher la question de l'émancipation de la femme.
Arabayı hep Carrie kullanıyor, ben bir kez olsun garajdan çıkaramadım bile.
Carrie se sert tout le temps de la voiture, moi jamais!
Hatta bir kaç kez, senin yanına bile oturmuştum.
J'ai même été assis à côté de vous.
Sana bir kez söylemiştim Ryan, tek bir kişi bile kaçsa, bu bir zaferdir.
Je vous ai dit unjour : si un seul en réchappe, c'est une victoire.
Hemen kaçmasına izin verdin, bir kez olsun ateş bile etmedin ona!
Tu l'as laissé s'enfuir. Tu n'as méme pas tiré!
Ataman Struk ya da Vahşi Marusya bir kez daha gelirse geriye tek bir kişi bile kalmayacak.
Que vienne encore une fois l'ataman Strouk ou Maroussia l'enragée, et il ne restera plus rien de nous.
Elbette komiserim, bu kez bir an bile tereddüt etmeyeceğim.
Si on a besoin, je n'y manquerai pas monsieur le commissaire.
Saray muhafızları bile yaşlı ve kör bir adamı aynı suç için iki kez cezalandırmamalı.
Maison impériale ou pas... on ne doit pas punir deux fois un vieil homme aveugle pour la même faute.
Hayatımda sadece bir kez elime silah aldım ve onda da ateş bile etmedim.
Un jour, j'avais une mitrailleuse. Je n'ai pas pu m'en servir.
Son derece başarılı bir evlilikti, bir kez bile kavga etmedik.
Jamais une dispute.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]