Bir tane var tradutor Francês
5,030 parallel translation
Oyundan önce ayinimi çoktandır sergilemediysem benim de bir tane var.
Comme moi, si je n'avais pas déjà effectuer mon rituel d'avant match.
Bir tane var.
Seulement celles-là.
Ailemin kulübesinin birkaç yüz metre ilerisinde bir tane var.
- Il y en a une chez mes parents.
Liam'da bir tane var.
Liam en avait un.
Her istasyonda bir tane var.
Toute les casernes en ont une.
Bahaneler mendil gibidir ; herkeste bir tane var.
Les excuses, c'est comme les mouchoirs, tout le monde en a un.
Bende de senin için bir tane var.
J'en ai une pour vous.
Biliyorum çünkü cüce biblomda bir tane var.
Je le sais parce que mon nain de jardin en a un.
Bir tane var zaten.
On en a déjà une.
Sadece bir tane var. istasyonda.
C'est la seule dans la station.
Bende de bir tane var.
J'en ai un aussi.
Şu ana kadar bilinen bir tane var gibi.
Ça avait l'air d'un premier coup, jusqu'à maintenant.
Tüm Sibirya'da sadece 300 tane kaplan var ve ve bir tanesiyle karşılaşıyorsun.
Dans toute la Siberie, il y a seulement 300 tigres, et...
Ama bir tane daha var.
Mais il y en a un autre.
- Bir tane Richard Bulvari'nda var.
Le boulevard Richard.
Güzel, çünkü bir tane daha gizli saldırım var.
Tant mieux, j'ai encore une attaque secrète.
Üst koridorda iki tane ve bir tane de çıkışta var.
Il y en a 2 dans le couloir supérieur et 1 à la sortie.
Çünkü burada. Böyle devam ederseniz bir tane daha var.
C'est parce qu'en fait ici, si vous continuez comme ça, il y en aura un autre.
Sol ileri tarafta bir tane 10 metrelik var!
Devant, sur la gauche, un titan de 10 mètres!
Orta Atlantik civarında sadece bir tane üretici var.
Ils n'ont qu'un distributeur dans les États proches de l'Atlantique :
Bir tane daha kanı emilmiş cesedimiz var.
Nous avons un deuxième corps vidé.
Evet, sadece bir tane boş var, o da benimkinin yanında hemen.
Super, il n'en reste plus qu'une, et c'est juste à coté de la mienne.
Bak, bir tane insanları ele geçirebilen sorunlu bir adam var.
Tu vois, il y a, euh... Ce perturbé qui peut posséder les gens. Vraiment?
Bir tane daha var.
Attends. J'en ai une autre.
Korkarım başka bir tane daha var.
J'en ai un de mon côté.
Bir tane bildiğimiz var.
Tu sais, celui... Il est mort maintenant. Euh, euh..
En üst katta en az bir tane kazazede var.
On a au moins une victime au dernier étage.
Çantamda bir tane maske var.
J'ai un masque dans mon sac.
Evet, onlardan bir tane var.
J'en ai un.
Senin bir kod adın var ve ben de bir tane istiyorum.
Vous avez un nom de code. J'en veux un aussi.
Bak şurada bir tane daha var!
Il y a autre chose.
Çocuklar, hadi ama. Bir tane kodamana ihtiyacımız var.
Allez, les gars, on a juste besoin d'un gros poisson.
Sonunda Jake'ten kurtulmuştuk ve şimdi elimizde başka bir tane daha var.
On se débarrasse enfin de Jake. Et on en a une autre qui nous tombe sur les bras.
Gerçi, sadece bir tane yatak odası var.
Même si... Il y a qu'une seule chambre.
Şu öylesine konuştuğumuz kişinin 9500 ya da 3 tane çekebilmesi durumuna karşı yedek bir planın var mı peki?
D'accord, vous auriez un plan de secours dans le cas où cette hypothétique personne ne puisse en faire que 9 500, ou 3?
Neden? Sadece 1 tane manyetik düğmesi, ve kısa devre önleyicisi var. Ve birazda askeri patlatma düzeneği ve bir kaç boru.
C'est juste un déclencheur magnétique, un circuit à retardement, amorces militaires, et quelques tuyaux.
- Hepimiz için birer dansçı var ayrıca ortada dans eden bir tane daha var.
Donc j'ai eu des danseuses pour chacun d'entre nous, plus une en flottement pour jouer dans la zone.
Bende bu ikisi var. Sende de onlardan bir tane fazlası var.
J'en ai encore deux, et tu n'en as encore qu'un seul.
Senin zaten bir tane silahın var, sana bir tane daha vermeyeceğim.
Vous avez déjà une arme, je ne vais pas vous en donner une autre.
- Bir tane daha yumurta var.
Il reste un oeuf.
- Bana da var mı bir tane?
- Je peux en avoir un?
- Bir iki tane olasılık var.
On a quelques pistes.
Bir tane daha var.
On en a un autre.
Bir tane daha var.
Il y en a un autre, ici.
Burada, neredeyse bir milyon tane ayna var.
Il y a, genre, un million de miroirs devant moi.
Kuzey Baltimore'da bir tane depoları var.
Ils en possèdent un dans le nord de Baltimore. Il y a une tour de téléphonie cellulaire là-bas où le signal rebondit. Et vous voulez le savoir?
Başka öyküler çıkabilir ama bir tane Jack Porter var.
Il y aura d'autres histoires, mais il n'y a qu'un seul Jack Porter.
Aşağıda bir tane daha var.
- En haut, par là.
Elimde bir tane var.
Parce que j'en ai une qui est prête à éclater.
- En azından bir tane için vaktimiz var. - Unh-unh.
On a le temps pour une petite dernière.
Hepimiz için bir tane mi var?
Y en a un pour tout le monde?
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane daha ver 30
bir tane bile yok 21
bir tane kaldı 23
bir tane daha lütfen 16
bir tane al 19
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane daha ver 30
bir tane bile yok 21
bir tane kaldı 23
bir tane daha lütfen 16
bir tane al 19
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane buldum 40
bir tane alayım 24
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
bir tane alayım 24
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23