English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Küçük ayak

Küçük ayak tradutor Francês

111 parallel translation
Bugün kontrol ettiğimde, küçük ayak izleri buldum.
Hier j'ai mis du sable sur le plancher de la ruine comme d'habitude Quand je l'ai examiné aujourd'hui, j'y ai trouvé de petites empreintes de pas.
Küçük kol dirseklerini, küçük ayak bileklerini seviyorum. Küçük göğüslerini, küçük göbeğini.
J'aime tes chevilles, j'aime tes poignets, tes petits seins, ton petit ventre.
Eksik olan tek şey, küçük ayak sesleri. Banes.
II ne manque plus que les cris d'enfant.
O küçük ayakkabılı bebeklere bayılıyorum... ... minik ayak parmaklarına minicik ellerine....
J'adore les bébés, avec leurs petites chaussures de bébés... leurs petits orteils de bébés, leurs menottes.
Kanlı küçük ayak izleri.
Des empreintes pleines de sang.
- Parmağı, küçük ayak parmağı!
- Un orteil. Le petit!
Küçük bir insan var orada : küçük parmaklar, küçük ayak parmakları ve küçücük bir kalp atışı.
Il y a un petit être vivant, des petites mains, des petits pieds, et un petit coeur.
Değersiz, küçük adamın biri bu Lepidus. Ayak işleri görmeye yarar yalnız.
Quel petit personnage sans mérite, bon à faire les courses!
- Ayak izlerin karşılaştırıldı, küçük bulundu! -
On doit comparer ton empreinte à celle retrouvée sur le petit.
Bana, bu gardırobun içinde küçük bir adamın yaşadığını söylemişlerdi. Yaramaz çocukların ayak parmaklarını kemirirmiş.
On m'avait dit qu'un petit homme vivait dedans, qui rongeait les orteils des enfants pas sages.
Bence küçük ama çetin ceviz. Köpeklere ayak uydurabilir.
Petits et robustes, parfaits pour suivre les chiens.
adım, ayak sür, ayak değiştir. Hey Lula sana küçük bir oyuncak yastık aldığım zamanı hatırlıyor musun?
Lula, tu te souviens de la fois où je t'ai acheté un coussin?
Ayak tırnağından saçına kadar, baştan ayağa küçük bir askersin.
Un vrai petit soldat des pieds à la tête.
Bir de küçük bir not defterine yazdığım ufak tefek işlerim ve sorumluluklarım var. Bu defterin üzerinde durmaktan, sorumluluk almaktan, ayak işlerini yapmaktan ve bunları defterden silmekten hoşlanıyorum.
Et puis j'ai aussi une liste de mes corvées et des choses à faire dans un calepin, et j'aime regarder dans le calepin regarder ce que j'ai à faire, m'en occuper, et le rayer de la liste!
Ayak işte, seni küçük aptal.
Ce ne sont que des pieds, petite peste.
Yakasında küçük parıltıları olan pembe elbisemi giymiştim ve ayak tırnaklarıma sürdüğüm ojeyle renkleri uymazsa diye korkuyordum.
Je portais ma robe rose avec des brillants et j'avais peur que ça jure avec mon vernis.
Yanında, ayak pedalıyla çalışan küçük bir bileme aletiyle dolaşırdı.
Il traînait un affiloir de rémouleur à pédale.
İçinde ayak değil, şeker var Bazen ise küçük oyuncaklar
Il n'y a pas de pied, mais des bonbons Parfois c'est rempli de jouets
"Eylemleri, liderlerin ayak işlerini yapmakla sınırlı" "küçük bir çalışan" mı?
"Une petite espionne dont les activités se limitent à servir de coursier pour les chefs"?
Ve işte küçük kız kardeşim Kahire'nin ortasında yalın ayak, üzerinde bir kaftanla geziniyor.
Je trouve ma petite sœur, pieds nus, au Caire. Avec cette fameuse robe sur le dos.
Küçük adamımın ayak seslerini duyuyorum.
C'est mon petit loup que j'entends.
Magnezit toz üzerinde ayak izlerimi gördüğümde, "Bir hologram için küçük, ama insan türü için büyük bir adım" diye düşündüm.
J'ai laissé mes empreintes de pieds sur la poussière de magnésite en pensant : "Un petit pas pour l'hologramme, un pas de géant pour l'humanité."
Ayak hareketlerini küçük tut.
Resserre ton jeu de jambes.
On küçük el parmağı, on da ayak parmağı var. Mükemmel görünüyor.
J'ai compté 10 petits doigts et 10 petits orteils.
- Sanki sadece üç duvar varmış da dördüncüsü yokmuş gibi-Gözlerim hiç de küçük değil! - Ayak parmaklarlarım kıllı değil!
- Des yeux de fouine?
Yumru ayak mı? Küçük çiş mi? Fare elli mi?
Pied bot, mini-zizi, pattes de hamster?
Bir de logo tasarladım. " Şut'un Ş'si küçük bir ayak biçiminde.
Et j'ai déjà dessiné le logo.
Ne şirin, küçük bir ayak!
De si jolis petits pieds.
Küçük gümüş ayakkabılarınla ayak ucuna basarak yürü... - Dördüncü ders tamamlandı. Bebeklerim uyurken...
Tiptoe by where my babies lies...
Savcı ayak bileğinde daha küçük ısırık izleri buldu.
Le légiste a trouvé de petites marques de morsure à la cheville.
Sonra ne yapacağım biliyor musun? Bütün vücudunu Hindistan cevizi kremiyle yağlayıp ayak parmaklarından başlayarak vücudunun her yerini yalayıp ta ki senin o küçük... Kulağa çok hoş geliyor.
Et ensuite, ce que je vais faire, c'est couvrir ton corps de crème de noix de coco, chaque jour, en commençant par les pieds, et te lécher lentement, de bas en haut, jusqu'à ton petit...
Oh evet, bu adamla yıllarım geçti onun yemek alışkanlıklarını biliyorum, küçük alışkanlıklarını. Onun mendillerini katlayıp cebine koyarım, yaşam tarzına ayak uydurdum.
Bien sûr, voila un homme avec qui j'ai passé des années m'occupant de ses goûts, ses besoins lavé ses mouchoirs, je me suis adaptée à sa façon de vivre...
Merdivenler üzerindeki çıplak ayak izi daha küçük görünüyor.
Les traces sur les marches sont plus petites.
Ama... bunlar ayak tabanındaki küçük delik yaraları.
Mais ici... ces petites perforations sur la plante des pieds...
Bunlar ayak tabanındaki küçük yaraları açıklıyor.
D'où les perforations.
Hayır, küçük bir ayak mantarı dışında iyiyim.
- Hormis un petit pied d'athlète, rien.
Yani, o sadece tüm ayak işlerini yapan küçük bir pislik.
J'veux dire, il est juste le petit dernier qui faisait tout le sale boulot.
Ayak küçük parmağımdaki tırnağı kaybettim ve asla yerine çıkmadı.
J'ai perdu mon ongle du petit orteil, il n'est jamais repoussé.
Artık tek ihtiyacımız içine girecek küçük bir ayak, değil mi?
Il ne manque qu'un pied à mettre dedans.
Ayak parmaklarının küçük birer insanmış gibi gördüğün olur mu?
Ça t'arrive de penser que tes orteils sont des petits bonhommes?
Küçük bir gaz vermeyle, onun ayak bileklerini kulağının arkasına vardırabilirsin. Stewie, kapa çeneni.
Avec un peu de support, tu pourrais lui faire mettre sa graisse des chevilles derrière les oreilles.
O küçük hırsız piç borçlu olduğu 50'liği geri verene kadar buraya ayak basamayacak!
C'est un petit con. Il ne mettra pas un pied ici tant qu'il ne m'aura pas payé les 50 livres qu'il me doit!
ayak parmakları kumun içinde... tekila..., küçük bir bikini.
Les orteils dans le sable, de la tequila, un tout petit bikini.
Belki de, yerde küçük bir yaratığın ayak izlerini buluruz.
Et... peut-être même le trottinement de petites pattounes.
- Hayır, Shrek. Mesela, bu ayak izleri küçük bir deve ait olsaydı?
Et si, supposition... c'étaient des pattounes d'ogrillons?
Hâli hazırda sahip olduğumuz teknolojilerin varlığı ya da küçük bir zaman zarfında hızlıca geliştirebileceğimiz şeylerle yapmakta olduğumuza nazaran çok büyük bir değişim olarak insanın Dünya'da bıraktığı ayak izini % 90 oranında azaltabiliriz.
Bâtiment Bank of America Eco-construction en cours Avec les technologies existantes et disponibles ou celles que nous pourrons développer, nous pourrions réduire l'empreinte humaine sur la planète de 90 %. Ce serait un énorme progrès.
Eğer çubuğu biraz oynatırsak... oğlunuzun küçük, ayak parmaklarını sayabilirsiniz.
Et si on se déplace un peu, vous pouvez compter les orteils de votre petit garçon.
Neden bana benzediğini düşündüklerini anlayabiliyorum, çünkü ikimizin de gözleri mavi ve küçük düğme burunluyuz, ama sen ; herhalde uzun ayak parmaklarınızdandır.
Je pense savoir pourquoi ils pensent qu'il me ressemble. Parce qu'on a les yeux bleus et un joli petit nez. Mais toi, c'est probablement les orteils.
- Küçük bir ayak kanseri olmuş.
- Du pied.
Ve buradan bir yetişkin dinozor ve yanında koşturan daha küçük bir tanesi geride fosil olacak ayak izlerini bırakarak geçtiler.
Et de l'autre côté il est venu un dinosaure adulte avec un plus petit, plus jeune trottant à côté, laissant leurs empreintes derrière être fossilisé.
Ayak yeri ne kadar küçük, tahmin edemezsin.
C'est désagréable. Je vais avoir des escarres à force.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]