English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Küçük bey

Küçük bey tradutor Francês

212 parallel translation
Buyurun küçük bey?
Oui, monsieur Harvey?
Kahvaltınız yemek odasında hazır olacak küçük bey.
Votre petit-déjeuner sera servi en bas.
- Oh, çocuklar. Bu küçük bey ile Liverpool'da tanıştım bizi ziyaret ediyor.
Les enfants, j'ai rencontré ce jeune homme à Liverpool, et il a accepté de me suivre ici.
Küçük bey, yorucu bir gece geçirdin.
Quelle nuit, mes amis.
Bir tanesi bile geçmiyorsa yani ne olmuş küçük bey?
Est-ce passager ou non?
Küçük Bey'i almaya gitmek istemiyormuşsunuz!
Vous ne voulez pas aller chercher Maître Joey?
Küçük Bey eve dönüyor. Onun yeri burası, sevildiği ev.
Maître Joey rentre à la maison... et c'est là qu'il devrait être, chez lui, là où il est aimé.
Küçük Bey, nasıl da büyümüşsün!
Maître Joey, vous avez bien grandi.
- Ondan nefret ettim. - Bu çok sert bir söz, Küçük Bey.
- C'est très méchant à dire Maître Joey.
Küçük Bey kasıtlı olarak böyle bir şey söylemez.
Maître Joey ne dirait pas une chose comme ça exprès.
Amma büyümüşsün sen, Küçük Bey!
Quel grand garçon vous êtes Maître Joey.
- Var mı, Küçük Bey?
En effet.
Ne güzel, hanımefendi, Küçük Bey her çeşit düğüm atabiliyormuş.
Maître Joey peut faire presque tous les nœuds qui existent.
Yemek hazır Küçük Bey.
Le dîner est prêt Maître Joey.
Evine hoşgeldin Küçük Bey.
Heureux de te revoir Maître Joey.
İştahını kaçırdı, değil mi Küçük Bey?
Ça a gâché son appétit. Hein Maître Joey? - Nanny comprend.
Peki Küçük Bey.
Très bien Maître Joey.
Küçük Bey beni yine kendisini zehirlemeye çalışmakla suçladı.
Maître Joey m'a encore accusée d'essayer de l'empoisonner.
Küçük Bey, bu yaptığın hem tehlikeli, hem de aptalca.
Maître Joey, c'est dangereux et stupide de faire une chose comme ça.
Küçük Bey, burada olmadığın süre içinde aramızın düzeleceğini umuyordum.
Maître Joey, j'avais osé espérer que les choses s'amélioreraient entre nous... durant votre absence.
Sana bir şans daha vereceğim Küçük Bey.
Je vais vous donner encore une chance Maître Joey.
Hanımefendi, Küçük Bey ecza dolabımın altını üstüne getiriyor.
Madame, Maître Joey a fouiné... dans ma pharmacie.
Kaygılanmak mı? Küçük Bey'le benim aramdaki bir konu, Bayan Pen.
C'est une histoire entre Maître Joey et moi Mlle Pen.
Eğlencenizi bozduğum için üzgünüm, ama Küçük Bey'in banyo zamanı geldi.
Désolé d'interrompre mais c'est l'heure du bain de Maître Joey.
İçeri girmeyeceğim Küçük Bey.
Je n'entrerai pas Maître Joey.
Hayır Küçük Bey.
Oh non Maître Joey.
Temizlik kutsaldır Küçük Bey. Unutma bunu.
La propreté du corps s'apparente à celle de l'âme Maître Joey.
Küçük Bey, nerelerdeydin?
Maître Joey, où vous étiez?
Küçük Bey'e bir yastık daha götürüyorum.
J'allais porter un oreiller supplémentaire à Maître Joey.
Küçük Bey bebek değil, Bayan Pen.
Maître Joey n'est pas un bébé Mlle Pen.
Zavallı Küçük Bey.
Pauvre Maître Joey.
Küçük Bey yaşlı dadısından kurtulmak istiyor. Bunu biliyor muydunuz?
Maître Joey veut se débarrasser de sa vieille Nanny.
Küçük Bey'e şans tanıdım, ama şansını kullanmadı.
J'ai donné une chance à Maître Joey mais il n'a pas voulu la prendre.
Küçük Bey'in Susy hakkında gerçekten yalan söylediğini düşünmüştüm önce.
Je croyais vraiment que Maître Joey mentait au début. Au sujet de Mlle Susy.
Küçük Bey'in ihtiyar dadısını gammazlamasına izin veremem, değil mi?
Je ne peux pas permettre à Maître Joey de divulguer le secret de Nanny, non?
Dadının işini güçleştirme Küçük Bey.
Vous ne devez compliquer la tâche de Nanny Maître Joey.
Küçük Bey yaptığın çok aptalca!
Maître Joey. Quel geste idiot!
Küçük Bey.
Maître Joey!
Küçük bey!
Quel môme!
İyi günler, küçük bey!
Bon jour, jeune monsieur!
Neymiş yapacağım, küçük bey?
Quel est ce travail, jeune monsieur?
Ne kadar sürecek bu, küçük bey?
Tu vas faire ça longtemps jeune homme?
Bunları ne yapacağız, küçük bey?
On fait quoi avec ça, jeune homme?
Biz buna asla cesaret edemedik küçük bey gibi korkusuzca.
Nous n'osons pas chasser... par peur... des petits hommes.
Memur Bey, o küçük hanıma öyle davranmaya hakkınız yoktu.
Vous n'auriez pas dû lui parler ainsi.
Günaydın Küçük Bey.
Bonjour Maître Joey.
Bir şeyler mi karıştırdın Küçük Bey?
Qu'est-ce que vous avez mijoté Maître Joey?
İş Küçük Bey'e gelince!
Pas Maître Joey.
Noter Bey, onun adını küçük harflerle yaz.
Mr Notaire, entrez à son nom avec des lettres minuscules.
Herşey yolunda memur bey O küçük yaramazı affettim bile
Tout est arrangé, monsieur l'agent. Je pardonne ce petit vaurien.
Şey, tek bildiğim... masanın başında ayakta duruyordum, şarap dağıtıyordum... o sırada aksanlı küçük toparlak bey, tuzu öne doğru itti, ve ah, bu bey de biberi dışarı itti, ve çok geçmeden onlar masadaki her şeyi itiyorlardı,
Pendant que je leur versais du vin, le gros monsieur avec un accent a avancé la salière, puis ce monsieur a avancé la poivrière. Ils se sont mis à tout déplacer, je ne savais pas ce qu'ils faisaient.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]