English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Ne yaptın

Ne yaptın tradutor Francês

46,101 parallel translation
Emma ve Regina'ya ne yaptın?
Qu'as-tu fait d'Emma et de Regina?
Bekle, bu kamyonu kiralarken, ne yaptın sen?
Attends, quand as tu loué ce camion, qu'as tu fait?
Jimmy, ne yaptın?
Jimmy, qu'as-tu fait?
Ne yaptın sen?
Qu'est-ce que t'as fait?
Ne yaptın?
C'est quoi?
Ne yaptın?
T'as quoi?
Dinle, Bunu yaptım çünkü benim en iyi arkadaşımsın, ve ne yaptıysam seni hayatta tutmak içindi.
Écoute, je l'ai fait parce que tu es mon meilleur ami et je l'ai fait pour te sauver la peau.
- Ne yaptıklarını anladım.
Oh, Je vois ce quâ € ™ ils ont fait.
Burada ne olduğunu biliyorum. Austin'in ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce qu'il s'est passé ici, ce qu'a fait Austin.
Ama Kyle, şu an yaptığın her şeyi çok daha kötüleştirecek ve bundan sorumlu olmak istemediğini biliyorum.
Mais, Kyle, ce que tu fais là, ça empire encore plus les choses, et je sais que tu ne veux pas être responsable de ça.
Ne yaptığımı duyunca inanamayacaksın.
Tu ne croiras jamais ce que je suis en train de faire.
Yaptığın şeyde dünya değiştirecek bir nitelik görmüyorum ben Silas.
Je ne vois pas en quoi ce que vous faites va altérer le monde, Silas.
Eminim süt annemin hep senin hikâyelerini anlattığını duysan şaşırmazsın. Batıya yaptığın yolculukları anlatırdı bana cesaretini, becerikliliğini ve şöhretini.
Cela ne vous amusera pas, mais ma nourrice m'a souvent raconté vos voyages vers l'ouest, votre bravoure et votre ingéniosité.
Ne yaptıklarını biliyormuşum gibi geçen 10 dakikadan sonra tekrar piste çıktım.
Après dix minutes à faire semblant de savoir ce qu'ils faisaient, J'étais de retour en piste.
Bunu ne kadar sürede yaptın?
- Oui. Combien de temps cela vous a-t-il pris?
Burada çok akıllıca yaptığımız şey uçağın arkasından dolaşmak. Çünkü uçakların arka camları... veya aynaları yoktur, bu sayede yaklaştığımızı göremeyecekler.
Ce que nous faisons actuellement, et c'est très intelligent, nous nous positionnons derrière l'avion, et comme les avions n'ont pas de lunette arrière, ou de rétroviseurs, ils ne vont pas nous voir arriver.
- Baksana, yabancı çocuklarla dolu bir sınıfı şimdi ben nasıl etkileyeceğim, hem de kendi çocuklarım bile, ne iş yaptığımı bilmezlerken?
- Comment je suis sensé inspirer un auditorium plein d'étrangers quand ma propre femme et mes enfants ne comprennent pas ce que je fais?
Bana ilk ne iş yaptığını söylediğinde, tek bir kelimesini bile anlamamıştım.
Quand tu m'as dit ce que tu faisais pour vivre, mec, je n'ai pas compris un mot.
Yaptığım işi anlatmanın zorluğu için, özür dilemeyeceğim.
Je ne m'excuserai pas pour le fait qu'il est difficile de l'expliquer aux gens.
Cesaretiniz yoksa, bizim yaptığımız şeyi yapamazsınız.
[Abu Omar] Si on n'a pas un certain courage, on ne peut pas continuer à faire ce qu'on fait.
Bir kısım, diğerlerinin ne yaptığını asla bilmez.
Personne ne sait jamais ce que font les autres membres.
Belki onlara kayıt cihazının kısa devre yaptığını ya da imha olduğunu söyleyebilirim.
Je peux peut-être leur dire que l'appareil ne marchait plus, ou... ou qu'il a été détruit.
Yani, yaptığın şey çok da mantıklı durmuyor, ne dersin?
Je veux dire, ce que vous faites... c'est un peu la tactique de la terre brûlée, vous ne trouverez pas?
Yaptığım "garipliklerin" değmediğini söyleyemezsin.
Et ne dis pas que mes "bêtises" n'en valaient pas la peine.
Çünkü ne yaptığını bilmemi istiyor.
Parce qu'il veut que je sache ce qu'il va faire.
Yani ne oldu da böyle bir şey yaptın?
Je veux dire... Que vous est-il arrivé pour que vous agissiez ainsi?
Şimdi ne kadar ciddi olduğumu biliyorsun bunu neden yaptığını bana söyleyeceksin.
Maintenant que tu sais que je suis sérieuse, tu vas me dire pourquoi tu ferais ca.
"Canavarın içindeki adam" konuşmasını yaptı ya da senin içinde her ne gördüğünü iddia ediyorsa.
Elle t'a donné quelques discours sur "l'homme dans la bête", ou tout ce qu'elle prétend voir en toi.
Onun ne yaptığını söylemekte sakınca yok bence.
Je pense qu'on peut dire que c'est elle qui a fait ça.
Masada ne zaman kimliği belirsiz bir hasta olsa yaptığın ilk şey etraftakilere hastanın künyesini bulmaları için bağırmak oluyor.
A chaque fois qu'il y a un John Doe sur la table, la première chose que vous faites est de crier à quelqu'un de trouver des effets personnels pour l'identifier.
Orada öylece oturuyorum, 80 dolara mal olan saten nevresim takımı sınırsız minibar kullanımı, gösterişli yulaf ezmesi sabunuyla, ve sabahlıkla odada tek yaptığım şey, o odanın ne kadar sessiz bir ortam olduğunu düşünmekten başka bir şey değil.
Je reste assis là, avec mes draps de luxe, mon minibar illimité, mes savons à l'avoine, mes peignoirs, et j'arrive à rien parce que c'est trop... calme. - On la prend.
Dün bütün gün boyunca buz çiğnedim durdum. Ayrıca pizzayı gördüğüm zaman neredeyse kusacaktım. Ve ne yaptıysam bir türlü eczaneye gidip hamilelik testini almaya cesaret edemedim.
J'ai croqué des glaçons toute la journée d'hier, la vue d'une pizza me fait vomir et je n'arrive pas à me décider à aller acheter un test de grossesse.
Mesele ne yaptığın değil, birazdan yapacak oldukların.
Pas de "ce que tu as fait", mais plutôt "ce que tu vas faire".
O kadar büyük beysbol eldiveni yaptıklarını sanmıyorum.
Mm, je ne pense pas qu'il font des gants de Baseball aussi gros.
- En son ne zaman yaptın bunu?
La dernière fois que tu as fais ça?
Dün gece o yolda ne yaptığını öğrenmeliyiz.
Il faut découvrir ce qu'il faisait sur cette route hier soir.
Ne kadar şanslı olduğumuza dair söylentiler duydum ve bu doğru, ama asıl doğru olan bizi tanımlayan şeylerin bir vaka üzerinde çalışmıyorken yaptıklarımız olduğu.
J'entends des gens dire à quel point on est chanceux, et c'est vrai, mais la vérité, c'est que... c'est ce qui arrive... quand on n'est pas sur une affaire qui a vraiment défini qui on est.
Ne demek elinizden geleni yaptınız?
Qu'est-ce que vous voulez dire par "Tout ce que nous avons pu"?
Yaptıklarından sonra, kimse seni sırtını dönersen suçlamayacak.
vu ce qu'il a fait personne ne te reprocherait d'être partie.
Ne yaptığını biliyoruz.
Nous savons ce que vous faites.
- Ne yaptığını sanıyorsun sen?
- Que fais-tu?
Peki Ajan Christopher'la yaptığın şu küçük anlaşma ne olacak?
Et au sujet de ton petit accord avec l'Agent Christopher?
Beraber olduğumuz sürece ne yaptığımızın önemi yok.
Je me fous de ce qu'on fait du moment qu'on est ensemble.
Ne ara bu kadar dövme yaptırdın?
Qu'est-ce que sont tous ces tatouages que tu n'avais pas la dernière fois?
Bana ne sürprizi yaptığına inanamazsın.
Tu croiras jamais quelle surprise il m'a faite.
Bak, yaptım çünkü istediğin halde yapamadığını düşündüm yeminimizdeki gibi "hastalıkta ve sağlıkta" ve tatlım senin küçük bir hastalığın var.
Je l'ai fait parce que je sentais que tu ne pourrais pas, même si tu le voulais. Comme nos vœux disaient, "malade ou en bonne santé", et chérie, t'es un peu malade.
Dediklerimi yaptığınız sürece kimsenin kılına zarar gelmez.
Et personne ne sera blessa tant que vous faites tout ce que je dis.
Oğlunun ne yaptığını da biliyorum.
Je sais aussi ce qu'il a fait.
Bana inanmayacağını biliyorum Emma bu yüzden bunu yaptığım için gerçekten üzgünüm.
Tu ne veux pas y croire. Alors, j'en suis vraiment désolée.
Ne yaptığını biliyorsun sanmıştım.
Je pensais que vous saviez ce que vous faisiez.
Ne yaptığını biliyorum.
Je vous vois venir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]