Olaya bak tradutor Francês
507 parallel translation
Olaya bak, hala yataktaymış!
"Pourquoi ça? Elle est encore au lit!"
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
Nous sommes montés, et sacré nom de Dieu, nous avons trouvé le renard! - Il l'a attrapé!
Olaya bak.
Voyez-vous ça.
22 yıldır Noblart'ın yanında çalışıyorum ve şu olaya bak!
22 ans que je suis au service de Noblart. Regardez ça!
Olaya bak.
Je rêve!
Olaya bak, ne yaptım ki şimdi?
Qu'ai-je fait?
Olaya bak!
Tu t'imagines?
Addis Abeba'daki şu olaya bak.
Cette dépêche d'Addis Abeba...
Şu andaki durumuna göre olaya bakıldığında ve bu sabah ki ifadeye dayanarak sanığın, olanlardan sorumlu olmadığı açıkça görünüyor.
En rapport avec la situation établie... et les dépositions recueillies ce matin... il nous semble très clair que l'accusée... n'était en aucune façon responsable de ses actes.
Şu olaya bak.
Regardez ce gâchis.
Olaya bak.
C'est un monde.
Ama olaya bakış açım seninkinden biraz farklı.
Mais je l'exprime sur un autre mode.
Şimdi olaya bak sen. Bana dedi ki, ona yeni bir kedi almalıymışım.
Elle me répond que je dois lui acheter un nouveau chat.
Olaya bak!
Voyez-moi ça!
Olaya bak. Çok aptalca birşey.
Regarde-moi ça, c'est idiot.
Ben olaya böyle bakıyorum. Pamuk kraldır.
Le coton est roi.
Şaka bir yana. Olaya bir de benim tarafımdan bakın.
Essayez donc un peu de voir les choses de mon point de vue.
Bak askim, bu deli saçmasi isi çözeceksem... olaya öyle ya da böyle karismis herkesle baglantimi korumaliyim.
Mon ange, je dois démêler cette histoire dingue si je veux m'y retrouver!
- Arkadaşlar, bende olaya şöyle bakıyorum.
- Voici comment je vois les choses.
- Ben de olaya böyle bakıyorum.
- C'est comme ça que je le vois.
Olaya şöyle bak Sadece damadı olup, gelini olmayan bir düğünden daha neşelidir.
Et tout le monde est content. Puis, à bien y regarder, c'est plus gai qu'une noce avec un marié tout seul.
Olaya bir de şöyle bakın.
Voyons ça de façon rationnelle.
- Şu anda olaya kim bakıyor.
- Qui est responsable?
O zaman bir de şu yönden bak olaya,
Voyons-le comme ça. Vous avez beaucoup plus de chance de pouvoir voter un jour, maintenant que vous avez appris à vous méfier des gens.
Ama Allah için olaya bir de bizim açımızdan bak.
Mais pour l'amour du ciel, essayez de le voir de notre point de vue.
Bu, bana göre, olaya biraz garip bir bakış tarzı.
A mon avis, c'est une drôle de façon de voir les choses.
- Olaya böyle mi bakıyorsun?
- C'est votre opinion?
- Olaya bu şekilde bakılabilir.
- C'est une manière de voir les choses.
Ben olaya şöyle bakıyorum :
Voilà comment je vois les choses.
- Hey, bak, bu olaya dahil olmak istemiyorum.
- Mais je ne veux pas être mêlé à tout ça.
Olaya farklı bakıyorum ve buradaki pek çok kişi de aynı kanıda.
J'ai mon opinion, que plusieurs personnes partagent.
- Şu olaya bir bak.
Prenez cette affaire.
Baron bu olaya farklı bakıyordu, fakat fikrini kendine saklıyordu.
Le baron avait ses propres vues sur la chose, mais il les gardait pour lui.
Peki doktor, olaya benim açımdan bakın.
Vous devrez avoir la même perspective que moi.
Lina, Bir an olaya bir de diğer yönden bak.
Lina, retourne-toi.
- Olaya şu yönden bak.
- On peut le voir aussi comme ça :
McAnn'le birlikte bakıyoruz olaya.
McAnn et moi faisons des recherches.
Kanıtların sırasına bakılırsa olaya karışan üç kişi var.
Je connais déjà la chronologie des événements. Ils étaient trois.
Olaya olumlu bak.
Essaie de voir le bon côté des choses.
Al, bir de olaya diğer yandan bak.
Al, regarde les choses comme ça.
Olaya bak.
Ca arrive comme cela.
Ben olaya, istediği bir şeyi yapmasına izin vermek, diye bakıyorum.
Je dirais que c'est plutôt une chose qu'il a envie de faire.
Sanırım olaya yanlış açıdan bakıyorum.
Je voyais ça du mauvais côté.
Eğer altı maymun eğer altı maymun... Olaya şu yönden bak.
Prenons six singes
Peki ya bu olaya sivrisineğin bakış açısından bakarsak?
Et si nous étudions la situation du point de vue du moustique?
Olaya şöyle bak, diyelim bunu yapmadın, daha ne kadar karın olarak kalacak ki?
Elle ne verra rien. - Écoute. - Arrête.
Bak. Ben bu olaya farklı bir açıdan bakıyordum.
J'ai tout pensé différemment.
O zaman öyleydi ama şimdi olaya başka türlü bakıyorum.
En effet. Mon opinion est demeurée la même.
Bence çok kişisel bakıyorsun olaya.
Tu prends tout ça trop personnellement.
- Olaya bak sen.
- C'est si drôle.
Olaya bir de öteki tarafından bak.
Il y a le revers de la médaille.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50