Sanırsam tradutor Francês
516 parallel translation
"Sanırsam Kameraya film koymayı unuttum".
J'ai dû oublier de mettre de la pellicule!
Rahatsız ettiğim için özür dilerim Majesteleri. Sanırsam grand dük askerlerinden birini burada düşürmüş.
Excusez-moi, Majesté, mais le grand-duc a perdu l'un de ses soldats.
Şu Bayan De Penable, sanırsam hoş bir bayan eğer ki satın aldığın elbiseden komisyon alması seni rahatsız etmiyorsa.
Cette madame de Penable, je suppose qu'elle peut aller... si ça ne te gêne pas qu'elle touche un pourcentage des robes que tu achètes.
Sanırsam sizin için bir şeyler ayarlamamı istiyor.
Je vais organiser quelque chose pour vous.
- Şu da sanırsam eşinin resmi.
Votre femme je suppose?
Değişikliğin dozunu biraz kaçırdım sanırsam.
J'y suis allée un peu fort.
O kadarı da fazla olurdu sanırsam.
Ce serait trop espérer. Merci.
Evet, insan doğası sanırsam.
Oui, je suppose que c'est naturel.
Bunlar sanırsam Albert hakkında genel bir fikir verecektir.
Jamais je n'oublierai le jour de mon 15e anniversaire.
Sanırım evin kızı ile anne babası arasında konuşacak şeyler vardır ve onları baş başa bırakmak da en iyisi olacak sanırsam.
Je vous laisse donc entre vous.
Bu yağmurda istasyondan buraya çamurlu bir yolculuk olmuştur sanırsam.
Le voyage n'a pas dû être agréable... En effet.
Bana çay yapabilir misin? Aşağıda su ısıtıcınız vardı sanırsam.
Pourriez-vous me faire un thé?
Burada herkesi tanıyorsunuz sanırsam, Dr. Edwardes.
Je pense que vous connaissez tout le monde, Dr Edwardes.
Yargıç Turnerin bir önerisi var sanırsam.
La juge Turner a une suggestion.
Evet, sanırsam öyle.
Je... Je crois.
Sanırsam bunu da kiralatmak istiyorsun.
Vous voulez sans doute que je loue ça.
Sanırsam alt dudağı biraz daha belirgindi.
La lèvre inférieure était plus charnue.
Sanırsam sana ne dersem yapacaksın.
Vous m'obéirez.
Büyük gardolaplı bir evde oturur... Dior'da sanırsam. Vendeuse'tur kendisi.
Elle travaille chez Dior, je crois.
Akşam yemeğine randevusu var. Sağolun bayım. Sanırsam, siz buraya geldikten sonraki gün kendisine harikulade çiçekler getiren... beyefendiyle çıkacak.
Elle est allée dîner avec ce monsieur qui lui a apporté des fleurs le lendemain de votre visite.
Bu söylememem gereken birşey sanırsam.
Je ne puis le dire.
Ama sanırsam Bracco başkası tarafından bıçaklanmıştı, tahta bacakta ona şantaj yapıyordu.
Mais il a été tué par l'homme qu'ils faisaient chanter.
Sanırsam bu sabah için yeteri kadar şarkı söyledim.
J'ai assez chanté pour vous ce matin.
Sanırsam idealist kız arkadaşın benimle aynı fikirde değil.
Votre jeune compagne n'a pas l'air d'être d'accord avec moi.
Sanırsam daha sonra ikimiz de aynı gemide olacağız.
Je serai peut-être dans votre canot.
Sanırsam ne kadar kötü ruhlu bir çocuk olduğumdan bahsediyorsunuz.
Vous lui racontez toutes mes méchancetés?
Edo'ya gelmeden evveldi. Sanırsam geçen senenin Nisan'ıydı Tosa'dan ayrılmış Kyoto'ya taşınmıştım.
C'était en avril de l'année dernière, à Kyoto, avant que je vienne à Edo.
Bayan Stephens, sanırsam az önce giden kocanızdı.
Je n'en ai que pour une minute.
Hayır, sanırsam bundan fazlası var.
Non, je... pense qu'il y a autre chose.
Sizleri taşa, anıta veya obeliske dönüşmekten korumak için Sanırsam, daha ziyade büyük bir'ustalıkla', Medusa'yı bir aynada görmenizi sağladım.
Pour vous éviter, chers amis, d'être changés... en monuments, obélisques et ainsi de suite... j'ai trouvé un moyen ingénieux, je crois... de voir la Méduse... seulement à travers un miroir.
- Sanırsam tekrar geliyor.
- Le revoilà.
Sanırsam, bombacılarımız dümdüz devam ederse Ruslar teslim olacaktır.
Si nos bombardiers arrivent, les Russes se rendront.
Sanırsam artık yapabiliriz.
On est tirés d'affaire.
Sanırsam bu sonuncu kapı kapanışıydı.
Pour moi, le dernier était celui d'une porte qu'on ferme.
- Evet, bitti. Sanırsam test etmedin.
J'ai travaillé quinze, parfois seize heures par jour sur cette expérience...
Sanırsam yüreği yaralı.
Je crois qu'il n'a pas le moral.
Eskici dükkanını gördüğümü söyle. Pahalı ama sanırsam inecek.
Je pense qu'on peut l'avoir à moins cher.
- Brandeston'lu sanırsam.
Brandeston j'imagine.
Hayır, ikinizi de görmeye geliyorlar sanırsam.
Ils viennent vous voir tous les deux.
Evet. WILCOX : İş için, sanırsam.
Venus pour affaires?
Sanırsam, kendini koruma.
Pour se protéger.
- Sanırsam bir kazananımız var.
- On tient une perle.
Üç hafta sanırsam.
Trois semaines?
Duydum, efendim, sanırsam kuleden geldi.
- Ça vient d'en haut.
Sanırım tüfeğe alışırsam biraz daha iyisini yapabilirim.
Ça ira mieux quand je me serai fait au fusil.
Sanırım araştırsam iyi olacak.
Je ferais mieux d'enquêter.
Sanırım onunla karşı karşıya kalırsam seni de karşımda bulurum.
Je suppose que si je me frotte à lui je devrai m'en prendre aussi à vous.
Sanırım avukatımı çağırsam daha iyi olacak.
Je pense que je devrais appeler mon avocat.
Sanırım kötü haberleri Simon'a ulaştırsam iyi olacak.
Simon doit apprendre la triste nouvelle.
- Sanırım bir şeyler atıştırsam iyi olacak.
- Je vais me chercher un truc à bouffer.
Philip, bu haplardan alırsam sanırım daha iyi hissederim. Hiç kalmamış.
Je me sentirai mieux avec un de ces cachets.
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım buldum 30
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım buldum 30