Sorunu ne tradutor Francês
2,178 parallel translation
İkinizin sorunu ne, biliyor musunuz?
Vous savez quel est votre problème?
Sorunu ne?
Qu'est-ce qu'il a?
Sorunu ne?
- Qu'est-ce qu'il a?
- Sorunu ne, babacığım?
- Qu'est-ce qu'il a, papa?
Lanet olsun, sizlerin sorunu ne?
Mais qu'est-ce qui se passe avec vous?
Bu adamın sorunu ne?
- C'est quoi, son problème?
Onların sorunu ne?
Qu'est-ce qu'il a?
Öyleyse sorunu ne?
- Quel est son problème alors?
Bu kırmızılı adamın sorunu ne?
Pourquoi le gars en rouge est énervé?
Blackberry insanlarının sorunu ne?
C'est quoi, ces manières avec les BlackBerry?
Bunların sorunu nedir yahu?
Qu'est ce qui ne va pas chez eux?
William ile sorunu ne?
Qu'est-ce qu'il s'est contre Guillaume de toute façon?
Andy'nin sorunu ne?
Quel est le problème avec Andy?
Bu kızın sorunu ne?
C'est quoi, son problème?
Onun bu konuda bir sorunu olmadığını öğrenmek için.
Pour m'assurer que ça ne la dérange pas.
Bu konuda bir sorunu yok.
Ça ne la dérange pas.
Bu ameliyat bu sorunu çözecek tek yoldu.
On ne peut le faire qu'avec cette opération.
"Pekala, şimdi bu sorunu hallettiğimize göre ufak bir öğleden sonra kaçamağına ne dersin?"
Maintenant que c'est clair, on se fait un après-midi câlins?
Terapiye gidip sorunlarımızı çözebiliriz. Ne sorunu?
{ \ pos ( 192,210 ) } Peut-être acceptera-t-elle de consulter un psy pour couple?
Ben ise sorunu buluyorum ama genelde yapacağım bir şey olmuyor.
Je devine ce qui ne va pas, et le plus souvent, je ne peux rien y faire.
Onun sorunu ne?
Elle aussi.
Spekülasyon yapmanın sorunu sen ve Lation adındaki bir adam hakkında spekülasyon yaparsın ki bu da beni hiç etkilemez.
Le problème des spéculations, c'est que ça ne peut convaincre que vous et vous. - C'est n'importe quoi.
Sonra aptal bir iş buldu. Artık ne zaman bir sorunu olsa bebeği bana bırakıyor.
Elle a un boulot à la con et dès qu'elle a un problème, elle largue le bébé chez moi.
Sorunu çözmenin tek yolu, birinin ayrılması.
Ça ne s'arrête qu'au départ de l'un des deux.
Kayıp bölümü Austin'in alkol ya da uyuşturucu sorunu olup olmadığını sorduğunda... Ne dedi? Komiser.
Lorsqu'on lui a demandé si Austin avait des problèmes de drogue, qu'a-t-il répondu, lieutenant?
ne istiyorsun sorunu kalmadı, bu daha iyi
Faut pas être triste, un type en moins, ça fait une plus grosse part.
Dolabı açmayı deneyene kadar sorunu farketmedin.
Vous ne vous doutiez de rien jusqu'au moment d'ouvrir le casier.
Biz Gaia Matrix'e gerçek anahtarla gelene kadar sorunu farketmedin. Ve kadının ne yaptığı dank etti.
Ce n'est que lorsque nous sommes venus avec une vraie clé que vous avez compris.
Bununla ilgili herhangi bir sorunu olan varmı
Ne quelconque d'entre vous ont un problème de avec ça?
Kim bilir, ne sorunu vardı ki, onu bırakmak zorunda kaldı.
On sait rien sur elle, ni pourquoi elle a laissé sa petite.
Sorunlar mı? Ne sorunu?
Quels problèmes?
Ne sorunu canım.
Pas du tout.
Sinirli olduğundan çok doğal. Bir sorunu var. İlk defa, ağabeyinden yardım isteyemiyor.
Il a un problème et ne peut pas courir voir son grand frère.
O sorunu bilmiyorum.
Je ne sais pas.
Ve bir sorunu var.
Et il ne va pas bien.
Serena'nın bir sorunu var.
Quelque chose ne va pas chez Serena. Et quoi donc?
Yani bu sorunu çözmek için istediğin kadar zaman ayır çünkü bittiğinde bu sefer her şeyin ne kadar farklı olacağını göstermek için burada olacağım.
Alors, fais comme tu veux, car quand tu rentreras, je serai là... Et cette fois, tu verras que les choses seront différentes.
Bree Hodge'ın bir sorunu vardı Karl Mayer'a aşık olmak istemiyordu.
Bree Hodge avait un problème. Elle ne voulait pas tomber amoureuse de Karl Mayer.
Sorunu ne?
Quel est le problème?
Bir sorunu varsa, pudingin yardımı olmaz.
Un gâteau ne va pas l'aider.
Okulu aşağılıyor gibi görünmek istemem fakat küçük bir bağımlılık sorunu nedeniyle buradayım.
Je ne méprise pas cette fac.
Onun sorunu ne?
C'est quoi, son problème?
Judith, Jake'in ne sorunu var bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que Jake a. On a passé un super week-end.
Sağlıklı bir kalp olamaz. Bir sorunu olmalı.
Ça ne peut pas être juste un coeur.
Belinde sorunu varmış. Şüpheli olması çok zor.
Courir avec son barda ne le rend pas suspect.
Ama şimdi dağ keçilerinin bir sorunu var.
Mais cela ne peut pas durer éternellement.
Biliyor musun garson, sonunda sendeki sorunu anladım ben.
Tu sais, la serveuse, j'ai enfin compris ce qui ne va pas chez toi.
- Sorunu ne öyleyse?
Qu'y a-t-il?
Bu nedenle kopuk kişilik sorunu olamaz.
Et ne peut donc pas être une personnalité dissociée.
Rowley'nin sorunu benim kadar yeterli olamaması.
Le problème avec Rowley, c'est qu'il ne me ressemble pas.
Ne tür bir sağlık sorunu?
Quel genre de problème?
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320