Çok geç kaldın tradutor Francês
475 parallel translation
- Çok geç kaldın.
- Il est trop tard.
Çok geç kaldın.
Très en retard.
Çok geç kaldınız, Bay Holmes.
L'accusé a été acquitté.
Yemek için çok geç kaldınız beyim.
On ne sert plus à cette heure.
Çok geç kaldın!
Il est si tard!
Çok geç kaldın, farketmedin mi yoksa?
Trop tard, vous le savez bien!
Sevgilim hiç gelmeyeceksin sandım, çok geç kaldın.
J'ai cru que tu n'arriverais jamais.
Ne için geldiğini biliyorum ama çok geç kaldın.
Je sais ce que vous faites ici. C'est trop tard.
Korkarım çok geç kaldın, sensiz başladık.
Vous étiez en retard, nous avons dû commencer sans vous.
Ayrıca sen de çok geç kaldın.
Pour vous aussi, il est trop tard.
çok geç kaldınız, bayım.
C'est trop tard.
Yardıma geleceğinizi söylemişti ama çok geç kaldınız.
Jim MacKay nous a parlé de vous. Il a dit que vous viendriez aider. Mais vous êtes arrivé trop tard.
Çok geç kaldın Eddie.
C'est trop tard, Eddie.
Biliyorum, Otto, ama vergilerin için de çok geç kaldın.
Je sais. Mais tu as aussi pris du retard dans tes taxes.
Evet, olağandan çok geç kaldın değil mi?
Tu es venue plus tard que d'habitude.
Çok geç kaldın.
Trop tard.
Çok geç kaldın Bond.
Trop tard, Bond.
Üzgünüm ahbap, çok geç kaldın.
Désolé, tu as parié.
Corinne, çok geç kaldın!
- Corrine, putain, t'es en retard!
Korkarım çok geç kaldınız. Kocanız gitti.
Vous arrivez trop tard, votre mari est déjà parti.
Yapabilirsin. Benim adımı kötüye çıkarabilirsin, İş arkadaşlarımı dolduruşa getirebilirsin ama artık çok geç kaldın.
Alerte qui tu veux, dénonce-moi, mets-moi à dos tous mes collaborateurs - trop tard!
Bay Biberkopf. Çok geç kaldınız. Sizi daha erken bekliyordum.
Monsieur Biberkopf, je vous attendais bien plus tôt.
Çok geç kaldınız.
Vous arrivez trop tard.
Çok geç kaldın.
C'est trop tard.
- Eğer onlarla ona vurmayı düşünüyorsan çok geç kaldın, gitti o.
- Si tu comptes le taper avec ça, tu arrives trop tard, il est parti.
Tatlım, çok geç kaldın!
Chérie, tu rentres tard!
Çok geç kaldın.
Vous arrivez trop tard.
Bu sefer ben kazandım, gemimi batırmak için çok geç kaldınız.
Cette fois-ci, c'est gagné! Vous n'avez pas coulé mon bateau.
" Geç kaldın, çok geç kaldın.
C'est vrai.
Telgrafını alır almaz geldim. Çok geç kaldım. Evi satmışsın bile.
Je suis venue dès que j'ai reçu ton câble...
Zaten geç kaldım. Aile meseleniz yüzünden pazar yemeğimi daha çok geciktiremem. Çıkın dışarı.
Je ne raterai pas mon repas du dimanche pour une dispute de famille.
- Zaten çok geç kaldın.
- Vous êtes en retard!
İç benliğin, bu piyesi oynamakla bir hata yaptığını sana devamlı söylerken, artık vazgeçmek için çok geç kaldığını... Bu işten sıyrılamayacak kadar bulaştığını bilirsin.
Tu te répètes inconsciemment que tu as fait une erreur mais tu sais qu'il est trop tard pour changer d'avis.
Çok geç kaldınız.
- Vous en avez mis du temps.
Bunları söylemek için çok geç kaldım değil mi?
J'ai attendu trop longtemps pour le dire, n'est-ce pas?
Komite toplantısı için çok geç kaldık. - Biz bağışlayın, Sayın Sekreter.
Nous allons être en retard à notre réunion.
Çok geç kaldınız.
C'est trop tard!
Sonunda şöyle dedim, "Striker, hayatta çok aptalca şeyler yaptın." "Ama son zamanlarda yapmadın ve geciktin." Geç kaldığım için üzgünüm.
Alors je me suis dit, "Striker, les bêtises, ça te connaît, mais ça fait trop longtemps que tu n'en as pas fait."
Evet, bu bana gelmekte çok geç kaldığının ifadesi.
Oui, voilà la raison de notre rencontre tardive.
Yanlış dosyada. Seçim yapın ama çok geç kaldığınızı unutmayın.
Faites votre choix, mais ne traînez pas.
- Çok şom ağızlısın Clank. - Öyle mi? Geç kaldın.
- Et toi, tu es en retard!
Lütfen, çok geç kaldık.
Vous n'avez pas vu le panneau?
Çok yavaş. - Kızlar, neden bu kadar geç kaldınız? - Geç kaldın.
baissez les épaules, tout en souplesse.
Gerçekten çok geç kaldılar değil mi yaşlı büyücü?
Ils ont vraiment beaucoup de retard à présent, n'est-ce pas vieux sorcier?
Sürekli geç kalıyorsun Elizabeth ve işlerin çok gerisinde kaldın.
Vous êtes régulièrement en retard et vous avez du travail à rattraper.
Sonra ona anlatmak için çok geç kaldık.
Ensuite, je n'ai plus pu le lui dire.
Trajediyi önlemek için çok geç kaldık. Adaletin bir an önce yerini bulmasını istiyorum.
Comme nous n'avons pas pu empêcher cette tragédie, je voudrais au moins que justice soit faite.
Carla, bu hafta çok geç kaldım. Fazladan çalışmak zorunda kaldın. Al.
J'ai été en retard toute la semaine, ça t'a donné du travail en plus.
Bağışlayın lütfen geç kaldığım için gerçekten çok üzgünüm.
Excusez-moi, je vous prie. Désolée, d'être en retard... Enfin, vous comprenez...
Çok geç kaldın!
Trop tard!
Çok geç kaldın, orospu çocuğu!
Trop tard, enculé!
çok geç kaldınız 24
çok geç 640
çok geç değil 68
çok geç kalma 19
çok geç kaldım 55
çok geç oldu 179
çok geç artık 28
çok geç olmadan 54
çok geç kaldık 53
çok geç olacak 23
çok geç 640
çok geç değil 68
çok geç kalma 19
çok geç kaldım 55
çok geç oldu 179
çok geç artık 28
çok geç olmadan 54
çok geç kaldık 53
çok geç olacak 23
çok geciktim 21
çok geçmeden 34
geç kaldın 297
geç kaldınız 75
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok geçmeden 34
geç kaldın 297
geç kaldınız 75
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50