Ölüm nedeni tradutor Francês
684 parallel translation
Yapılan otopside ölüm nedeni vahşice sarsılmasından dolayı olduğu ortaya çıktı.
Dans chaque cas, l'autopsie a révélé que la mort... avait été causée par une commotion cérébrale.
Ölüm nedeni kaza. Karbonmonoksit zehirlenmesi.
Un accident dû au gaz carbonique.
Fransız polisi ölüm nedeni olarak neyi tahmin ediyor?
De quoi est-il mort?
Ölüm nedeni evet...
Ah oui! ... Cause du décès...
Evet, vardı. Ama ölüm nedeni bu değildi.
Oui, mais ce n'est pas la cause de son deces.
Ölüm nedeni araştırmacısı da olabilir.
Il ferait un bon juge d'instruction.
Ölüm nedeni intihar.
Mort par suicide.
Kız kardeşinizin ölüm nedeni, geçirdiği büyük bir şok yüzünden kalbinin durmasıydı, efendim.
Votre sœur est morte d'une crise cardiaque due à un choc absolu.
Konu, Binbaşı Finney Benjamin'in ölüm nedeni.
Objet : circonstances de la mort du Lt Commandant Finney, Benjamin.
Ölüm nedeni - yaşlılık.
Cause de la mort : vieillesse.
Ölüm nedeni hücre parçalanması gibi görünüyor.
La mort semble avoir été causée par un dérèglement cellulaire.
Ölüm nedeni neymiş?
De quoi est-il mort?
- ( Yüzbaşı ) Ve ölüm nedeni?
- Cause du décès?
Ölüm nedeni konusunda hepsi mutabık.
Ils étaient préoccupés par les causes du décès.
Kesin ölüm nedeni bilinmemekle birlikte,... bir kayaya tırmanmaya çalışırken düştüğü sanılıyor.
Bien qu'on ignore les circonstances exactes de sa mort, elle serait tombée alors qu'elle escaladait le rocher.
Böyle bir kurbanın vücudunu inceleseniz, açık bir ölüm nedeni bulamamanız olası mıdır?
Si on examine le corps d'une telle victime, est-il possible de ne pas trouver la cause de la mort?
Bence, Bu zavallı piçin ölüm nedeni boynundaki bu yaradan dolayı aşırı kan kaybetmesi.
Apparemment, ce policier est mort d'une hémorragie causée par une lacération au niveau de la jugulaire.
Doktor, biliyorsun ki ölüm nedeni olmadan cinayet soruşturması açamıyorum.
Je peux inculper personne si j'ai pas la cause du décès.
Pekala Bay Dobbs, resmi cenaze levazımatçımız ve savcımız olarak ölüm nedeni için ne diyorsunuz?
Eh bien, M. Dobbs, en tant que notre légiste et directeur funéraire, que pensez-vous être la cause de la mort?
Akciğer testine göre ölüm nedeni boğulma.
- Eh bien... d'après l'examen des poumons, il est mort par asphyxie.
İki kurbanın da ölüm nedeni, bağırsakların ve atardamarların kesilmesi sonucu aşırı kan kaybı.
Pour les deux victimes, la mort a été causée par la section des intestins et de grosses artères, provoquant une forte hémorragie.
Ölüm nedeni?
Le larynx a été écrasé.
Ölüm nedeni belli değil, ama bulacağım. Belki senin için birşeyler bulurum.
Ils me l'ont pas encore apporté, mais y aura du nouveau.
Polisler cesedini Kinsey köprüsünün altında buldular Ölüm nedeni belli değil.
Le corps a été découvert... par un bateau de tourisme.
- Ölüm nedeni.
- La cause de la mort.
Ölüm nedeni, oradan geçen birinin deyişiyle, iri bir aşk ısırığına benzeyen bir boyun yarası.
La mort résulte d'une blessure au cou semblable "à un suçon répugnant", d'après un passant.
Ölüm nedeni?
De quoi est-il mort?
Oregon'lu kadın, yaş 21. Ölüm nedeni açıklanamıyor.
Femme de l'Oregon, 21 ans, mort inexpliquée.
Ölüm nedeni ; kan kaybı. "
"Cause du décès - hypovolémie."
Aşırı özgüveni onun ölüm nedeni olacak.
Sa suffisance sera sa mort.
Ama gerçek şu ki, ortada ölü bir zanlı var Ajan Mulder,... ve akla yatan başka bir ölüm nedeni de yok.
Mais le suspect est décédé sans qu'on puisse expliquer pourquoi.
Akla yatan başka bir ölüm nedeni daha var.
J'ai une autre explication.
Ölüm nedeni : Kalp krizi.
Cause du décès : arrêt cardiaque.
- Ölüm nedeni neymiş?
- Cause du décès?
Çünkü ölüm nedeni bu.
C'est ce qui l'a tuée.
- Ölüm nedeni her ne ise, sorumlusu benim!
- Peu importe la cause, je suis responsable!
- Dr. Grissom'ın ölüm nedeni kalp yetmezliği değilmiş.
Il n'est pas mort d'un arrêt cardiaque.
Ölüm nedeni içten patlamalar.
La mort serait due à une rupture d'anévrisme.
Ama işin garip yanı, başka bir ölüm nedeni yok gibi.
Je ne relève rien d'autre qui ait causé sa mort.
Ölüm nedeni.
Bistouri trouvé dans la seconde.
Bununla birlikte otopside Watanabe'nin ölüm nedeni açıkça belirlendi.
L'autopsie a été catégorique.
Babanın ölüm şeklinden duyduğun vicdan azabı bunun nedeni. Susar mısın?
C'est la mort de ton père qui est la cause de tout ceci.
Ölüm nedeni...
Cause de la mort :
Diğer Castle Rock cinayetlerinde olduğu gibi ölüm nedeni yine çok sayıda bıçak darbesi olarak açıklandı.
Le bureau du coroner a confirmé que la mort a fait suite à de multiples coups de poignard.
Memur olayı büyük bir dikkatle araştırdı, fakat tatmin edici bir ölüm nedeni bulamadı.
Et vous nous avez dit que la porte était fermée à clé de l'intérieur, et que les fenêtres avaient des volets que vous avez fermés chaque nuit.
O halde, bu talihsiz bayanın ölüm nedeni hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Je suis convaincue qu'elle est morte de peur.
Yatak odasındaki batı duvarının kan lekeleri ve halıdaki sürünme izlerinin nedeni belirsiz. Bay Leeds'in göğsündeki izlerin nedeni de belirsiz. Tahminen, bunlarda ölüm sonrası oluşmuş.
Le sang sur l'autre mur et sur la moquette du couloir reste inexpliqué, ainsi que les marques de liens sur la poitrine de M. Leeds, également postérieures à sa mort.
" Ölüm nedeni belirsiz.
" Cause de la mort inconnue.
Fakat kalp ilacı onu öldürdü? Ölüm nedeni.
Mais ce remède l'a tué?
Ölüm nedeni ; aşırı kan kaybı.
"Cause du décès - hémorragie artérielle."
Ölüm zamanı ve nedeni bilinmiyor.
La cause et l'heure de la mort sont inconnues.
nedenini biliyorum 32
nedeni 49
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedenini söyleyeyim 61
nedeni 49
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedenini söyleyeyim 61