Nedeni tradutor Francês
12,601 parallel translation
Birlikte bu kadar iyi çalışmamızın nedeni, birbirimize güveniyor olmamız.
La raison pour laquelle on travaille si bien ensemble c'est parce qu'on se fait confiance.
Kellog'un orayı istemesinin önemli bir nedeni olmalı.
Kellogg devait le vouloir pour une bonne raison.
Bunun için 100,000 nedeni varmış.
Il avait environ 100 000 raisons de ne pas le faire.
Peki ya ölüm nedeni neymiş?
D'accord, et la cause de la mort?
Ölüm nedeni keskin olmayan bir cisimle kafasının arkasına aldığı darbe.
La cause semble être un traumatisme violent porté à l'arrière de la tête.
Susie'nin yaşamını incele ve kimin onu incitmek için nedeni olabileceğini öğren.
Fouille dans la vie de Susie et trouve qui voudrait s'en prendre à elle.
Kaza geçirmesi için bir nedeni yok.
Il n'y a pas de raison qu'il ait un accident.
15 yıldır aynı yerde... yaşamanın nedeni bu durumun mu?
Votre maladie est la raison pour laquelle vous vivez au même endroit depuis 15 ans?
Şimdi, ölüm nedeni kafasının arkasına aldığı darbe.
La cause de la mort est le trauma à l'arrière de la tête..
Silah taşımak onu öldürmemiştir, ama silah taşıma nedeni onu öldürmüş olabilir.
Porter une arme ne l'a pas tué, mais peut-être que la raison qu'il avait de la porter l'a fait.
Ruhsatsız silah taşımasının nedeni bu muydu?
C'est pour ça qu'il portait une arme non enregistrée?
Ölüm nedeni asfiksi gibi görünüyor.
La cause de la mort semble être l'asphyxie.
Dünyamıza gelmesinin bir nedeni olmalı,
En entrant dans notre monde,
John Dee içindeki büyünün yayılmasını önlemek için kitabı büyü ile bağladı, bunun nedeni de kitap bütün olmadığı sürece kimse bir parçasına dahi ulaşamasın diye.
John Dee a jeté un sort au livre afin que personne ne puisse y accèder si il n'est pas entier, pour être sûr que sa magie ne se répande pas sans contrôle.
- Yani ölüm nedeni kan kaybı.
La cause du décès est l'exsanguination.
- Peki bana sorarsan asla kilitlenmemeliydiler normalde bu bir savaş nedeni bile olabilirdi toparlanmak ve temizlenmek için biraz zaman gerek, bir saat sonra gelir misin?
Si c'était moi, ils n'auraient jamais du être enfermés pour commencer. Je suppose que c'est une bataille pour un autre jour. J'aurais besoin de temps pour me laver et prendre mes affaires.
Belki bir nedeni vardı.
Il avait peut-être une raison.
Bu kötü ruh halinizin nedeni olmasına imkan yok.
Ce n'est pas la raison de votre mauvaise humeur.
Betty, kapı çalmanın icat edilmesinin bir nedeni var!
On frappe avant d'entrer!
Belki zıtlaşmak için iyi bir nedeni vardır.
Peut-être qu'elle avait une bonne raison.
Bunu yapmasının tek nedeni olabilir.
Il n'y a qu'une seule raison pour qu'elle ait fait ça.
Bu krallıkta sıkışıp kalmamın nedeni o.
C'est de sa faute si je suis bloquée dans ce royaume.
İşte hikayeni yeniden yazmak için beni kullanmanın nedeni bu.
C'est pour quoi vous avez utilisé ma magie pour réécrire votre histoire.
Bunun nedeni kötülerin yaptıkları...
Car c'est ce que les méchants font...
Seyahatimize izin vermesinin tek nedeni ona saygı duymamız. Yağmurlar başlayana dek et ya da balık yememeliyiz. ve hayvanların sahiplerinden izin istemeliyiz.
Elle nous permettra de voyager si nous ne mangeons ni viande ni poisson jusqu'au retour de la pluie, avec l'autorisation du Seigneur des animaux.
Bu mektubu acil bir durum nedeni ile Londra'daki bir hukuk firmasından Gabriel Utterson adına yazıyorum.
Je vous écris du cabinet d'avocats... Gabriel Utterson à Londres pour une affaire urgente. "
Teğmen ile o zaman paylaşamamamın nedeni de buydu.
Je ne pouvais pas en parler avec le Lieutenant sur le coup.
Buna Kabil'in Mührü denmesinin bir nedeni var!
C'est la marque de Caïn pour une raison!
Onu almasının nedeni.
Tout s'explique.
Ne kadar uzak olduğu düşünülürse gitmelerinin tek bir nedeni olabilir.
Vu que l'endroit est assez isolé il n'y a qu'une seule raison pour qu'ils soient venu ici.
Ama John'un bu protokolleri koymasının bir nedeni var.
John a créé ces protocoles pour une raison.
Diğerleri değişmezken onun değişmesinin nedeni bu olabilir.
C'est peut-être pour ça qu'elle change et pas les autres.
Emirlerinin bir nedeni olmalı.
Ils ont une raison pour leurs ordres.
Oğlumun seni seçmesinin bir nedeni vardı.
Mon fils t'a choisi pour une raison.
-... bunun bir nedeni vardır.
- Il y a une raison pour ça.
Geçen yaz, kocanın o havuz görevlisi oğlanla oynaşması olayında, seni destekledikten sonra dün akşamki yokluğunun iyi bir nedeni vardır diye düşünmüştüm.
Heather... Après t'avoir soutenue durant le batifolage de ton mari avec ce nettoyeur de piscine l'été dernier, je pensais qu'il y aurait une bonne raison à ton absence hier soir.
Bunu senden istememin tek nedeni mutlu olman.
J'ai seulement demandé car je voulais que tu sois heureuse.
Kasabadakilerin babamı iten ve Tom'u öldüren kişinin bizi sevmemesinin nedeni bu mu?
C'est pour ça que ces personnes en ville ne nous aiment pas? Ceux qui ont poussé mon père, et tué Tom?
- Bir nedeni var mıydı?
Il y a une raison?
Başınıza bela açmak için nedeni olan özel biri yok mu?
Quelqu'un en particulier voulait vous nuire?
Resmi soruşturmaya göreyse nedeni uçak bakımına birkaç kuruş daha az harcamak istemeniz.
D'après l'enquête officielle, vous avez radiné sur la maintenance.
Dağınıklığın nedeni adam kaçırma mı yoksa tembellik mi ona karar veremedim.
Je ne peux pas vous dire si le désordre était du à un kidnapping ou juste un terrible laisser-aller.
Binbaşı'nın altında çalışmanızın nedeni bu ölümü yaşamak isteyişiniz olabilir mi?
Vous travaillez donc pour le major dans le but de mourir?
Görünüşe bakılırsa Caleb'in babasının Thorvin Hampton'ın peşine düşmek için Caleb'den fazla nedeni var.
Le père de Caleb voulait plus s'en prendre à Thorvin que son fils.
sayısal database'i kullanmamamın nedeni, alarmları çaldırmak ve Nighthorse'u uyandırmak istemiyorum.
La raison pour laquelle je n'utilise pas la base de données est que je ne veux pas éveiller l'attention de Cheval Noir.
Bu sosyal aramanın nedeni nedir peki?
Pourquoi cet appel alors?
Şu adamın gemiden yeni inmiş vahşi insanları satın almakta ısrar etmesinin nedeni anlayamıyorum.
Pourquoi cet homme s'évertue à acheter ces sauvages et à peine débarqués, c'est à moi de m'en occuper.
Bu mekânı seçmemin tek nedeni, Paige'nin daha önce bahsetmiş olması.
J'ai choisi cet endroit pour la seule raison que Paige en a parlé.
Gemiden yeni inmiş vahşileri satın almakta ısrar etmesinin nedeni anlayamıyorum.
Vendu! Pourquoi cet homme veut-il absolument acheter ces sauvages tout juste descendu du bateau, c'est quelque chose qui m'échappe.
Bir nedeni olmalıydı. Şimdi her şey ortada.
Maintenant c'est clair, ton père me met à l'épreuve.
- Evet ama onun nedeni Tom'un şu kullanıcının sistemimizi ele geçirmesiydi.
Cet utilisateur qui a piraté notre système
nedenini biliyorum 32
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedenini biliyorsun 61
nedenini söyleyeyim 61
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedenini biliyorsun 61
nedenini söyleyeyim 61
nedeni bu 64
nedenini söyledi mi 16
neden 17190
neden olmasın 2566
neden ben 377
neden bilmiyorum 122
neden sordun 312
nedenmiş 415
neden beni aramadın 26
neden gelmiyorsun 20
nedenini söyledi mi 16
neden 17190
neden olmasın 2566
neden ben 377
neden bilmiyorum 122
neden sordun 312
nedenmiş 415
neden beni aramadın 26
neden gelmiyorsun 20
neden acaba 102
neden olsun 25
neden beni dinlemiyorsun 23
neden beni terk ettin 16
neden korkuyorsun 202
neden geldin 124
neden soruyorsun 117
neden ağlıyorsun 140
neden ama 97
neden benimle gelmiyorsun 29
neden olsun 25
neden beni dinlemiyorsun 23
neden beni terk ettin 16
neden korkuyorsun 202
neden geldin 124
neden soruyorsun 117
neden ağlıyorsun 140
neden ama 97
neden benimle gelmiyorsun 29