Ama bazen tradutor Português
3,552 parallel translation
Beni bağışla ama bazen onun anısına duyduğun bu tutkuyu o yaşarken ona göstermediğini düşünüyorum.
Estou preocupado com o efeito que terá sobre si. Quando perguntei sobre o bebé, sobre se podia ser seu, falou em deslize.
Biliyorum. Ama bazen saçmalıkları takip etmek gerekir.
Mas às vezes temos que verificar.
Ama bazen bana yeterince saygı duymadıklarını düşünüyorum.
Mas, às vezes, acho que não me respeitam.
Ama bazen aklım başımdan gidiyor.
Mas às vezes esqueço-me das coisas.
Bu azmimin bana ve hastalarıma çok yararı dokundu ama bazen de, şimdiki gibi bir çıkmaza girdiğimizde bunu görmemi engelledi.
A estratégia tem resultado com os pacientes, mas por vezes, impede-me de ver quando chegámos a este impasse.
Ama bazen bulunuyorlar.
Não existem. - Às vezes, existem.
Ama bazen suç ortağı, suçun kendisinden daha fazla şaşırtıcıdır.
Às vezes o parceiro é mais chocante de que o crime.
Bu iyi bir tercih. Ama bazen bazı şeyleri eski usul yapmanın daha iyi olduğunu öğrendim.
É uma boa escolha, mas aprendi que às vezes é melhor fazer as coisas da maneira convencional.
Ama bazen konuklar, mesela patronum kucağına oturup ona ellerinle ambrosya salatası yedirmeni. yanlış yorumlayabilir.
Tens tudo a teu favor. Mas às vezes os convidados, como o meu chefe, interpretam mal se te sentas no colo deles e lhes dás salada à boca com os dedos.
Motosikletlerden çok korkuyorum ama bazen erkekliğinizi göstermek için bir şey yapmanız gerekiyor.
Tenho pavor de motas... mas, às vezes, temos de fazer coisas para mostrarmos que somos homens.
Ama bazen telefon çok iyi çekse de ses gitmiyor.
Mas, às vezes, temos rede suficiente para dados mas não para chamadas.
Sadece dinlesem iyi olacak. Biz diyoruz ki, arada bir, öyle çok değil, yine de biraz çok, ama bazen- -
Sentimos que tu, de vez em quando, mas nem sempre, contudo, mais do que gostamos, mas por vezes...
Burada oturup beklemek ne kadar zordur bilirim. Ama bazen bir kalp bulunana kadar elimizden başka bir şey gelmez. 77 gün.
Sei que é difícil esperar, mas é tudo o que podemos fazer até um coração ficar disponível.
Ama bazen de kulak verirsiniz.
Mas às vezes ouve.
Bazen babasını hatırlamamasından korkuyorum ama bazen de en iyisi bu belki de diyorum. Tabii.
Tenho medo que já não lembre do pai, mas às vezes acho que seria melhor.
Ama bazen yalniz hissediyorum
Mas às vezes, sinto-me sozinha.
Normalde birlikte takılacağımız tipte birisi değildi ama bazen iyi güldürüyordu.
Não era o tipo de pessoa com quem sair, mas nos divertia.
Ama bazen benim gibi masumlar da sisteme yakalanır.
Às vezes, inocentes, como eu, são apanhados pelo sistema.
Ümitsiz vakaları sevdiğini biliyorum ama bazen bizi eski düşüncelere sevk eden kişilerle tanışabiliriz.
Eu sei que adoras causas desesperadas mas às vezes cruzamo-nos com pessoas que nos fazem pensar 2 vezes.
Ama bazen bana ne yapacağımı söyleyen ikinci bir görüşüm vardır benim.
Mas tenho um segundo sentido, ás vezes, que me diz o que fazer.
İşini hep böyle zorlaştırmak istemiyorum ama bazen buradan çıkmam gerekiyor.
Não pretendo dificultar-vos constantemente a tarefa, mas, por vezes, tenho de sair daqui.
Evlilik için tavsiye verecek son kişi benim belki de ama bazen yanlış bir şey yaptığını görebilmek için o yanlışı yapman gerekir.
Posso não ser o mais aconselhado para dar conselhos matrimoniais, mas às vezes precisas de um mal-feitor para te mostrar o que é que estás a fazer mal.
Ama bazen savaş meydanını ne zaman bırakacağını bilmek biraz zor oluyor.
Mas às vezes é difícil... saber quando sair do campo de batalha, sabe?
İnsanlar hep doğru olan şeyi yapmalısın der ama bazen doğru bir şey yoktur.
As pessoas dizem sempre que se deve tomar a atitude correcta. Por vezes, não há nenhuma atitude correcta.
Kulağa delice gelebilir ama bazen onlardan biri olduğumu, Greenbrier yakınlarındaki Honey Hill'de amacım uğruna savaştığımı hayal ediyorum.
Ás vezes, parece loucura, mas eu imagino que sou um deles... lutando pela causa em Honey Hill perto de Greenbrier.
Anahtarlarımın yerini unuturum bazen alış veriş listemi de hatırlamam ama bir şeyi kaybetmiyorum ve o da, bir şeyin senin canını sıktığı zamanı bilme kabiliyetim.
Esqueci-me onde pus as minhas chaves, e, às vezes, não me lembro da lista das compras, mas uma coisa eu não perdi, foi a minha habilidade em saber quando algo te está a incomodar.
Bazen konuşarak halledilebiliyor ama insanları komaya girerek kurtaramazsın.
Por vezes, basta falar, mas não se pode salvar pessoas voltando para um coma.
Audrey hadi ama, bazen bu tımarhaneye bakıp buradan kalkan ilk uçağa binip gideceğim diye düşünmüyor musun?
Audrey, por favor! Às vezes, não olhas para este manicómio e pensas " Vou apanhar o primeiro voo para fora daqui.
Yanlış anlamanı istemiyorum ama... Bazen bunun gibi geçirdiğimiz gecelerde eskiden...
Não quero que me interpretes mal, mas sabes, às vezes, numa noite como esta nós costumávamos...
Ama sizinle aynı eğitimi aldılarsa bazen geriye tek kalan doğruyu söylemektir.
Mas se a pessoa foi treinada, da mesma forma que tu, às vezes, só resta dizer a verdade.
Ama bütün kadınlara karşı öyledir. Gözleriyle yer, bazen de elleriyle taciz eder.
Mas ele fazia isso a todas as mulheres - lançava uma olhadela e tentava apalpar às vezes.
Ama bu karşılaşma bazen çirkinleşebiliyor.
Os encontros podem correr mal.
Biz sadece, bazen birbirinden etkilenen ama arkadaş olmak isteyen iki kişiyiz.
Somos duas pessoas que querem ser amigas, mas às vezes sentem-se atraídas uma pela outra.
Koku biraz can sıkabilir ama ceset yeterince yeniyse bazen bacakları hareket falan ediyor.
Quero dizer, o nariz não se acende, mas se o corpo estiver suficientemente fresco, às vezes podemos fazer com que a perna se mexa.
Direkt olarak Nina Sharp'a bagli degilim. Ama dolayli yoldan bazen rapor veririm.
Não respondo diretamente a Nina Sharp, mas indiretamente, às vezes, faço-o.
Bazen tüm odanın altını üstüne getirirsiniz ama eliniz boş dönersiniz.
Às vezes procuramos num quarto todo... e está vazio.
Yani, bazen. Ama ben, her ihtimale karşı, küçük oyunlar ve bulmacalar taşırdım çantamda. Oyunlar ve bulmacalar taşırmış çantasında.
Às vezes, mas levava sempre pequenos jogos e puzzles na minha carteira, para o caso de ser necessário.
Bazen hissettiğin şeyi açıklayamaz veya savunamazsın ama bu doğru olmadığını göstermez.
Por vezes, não consegues explicar ou defender a razão por que te sentes de uma certa maneira em relação a algo, mas isso não quer dizer que não tens razão.
O olgunlaşmamış, egoist bazen de ben merkezli ahmağın teki ama böyle birisi değil.
Ele é... imaturo, egoísta... idiota, egocêntrico às vezes, mas não é isso.
- Evet, haklısın ama bazen düşünüyorum, hani nasıl olurdu diye.
Está certa.
Bazen yırtılırlar. Ama...
Às vezes furam...
Bazen kahraman olmak ateşe atılmaman gerektiğini bilmektir ama.
Bem, às vezes ser um é saber quando não correr para o fogo.
Çalıştıkça daha fazla iyilik yapacaksın bazen böyle günler de geçireceksin ama devam etmen gerekiyor.
Quanto mais trabalhares, mais bem fizeres... serás capaz de pegar em dias como este, colocá-los em contexto e seguir em frente.
Ve evet, bazen ona vitamin verdiğimde suratıma fırlatıyor ama hiç üstüme alınmıyorum.
Às vezes quando lhe dou as vitaminas, ela atira-mas, mas não levo para o lado pessoal.
Bazen hiç beklemediğiniz bir kişiye vurulursunuz ama bu o işi yanlış kılmaz.
Às vezes, apaixonamo-nos por alguém que nunca esperaríamos, mas não significa que esteja errado.
Biliyorum, annemle babamın olayı berbat ama biz sadece çocuğuz ve onlar da yetişkin. Bazen onların aptal hatasıyla yaşamak zorundayız.
Sei que isto entre o pai e a mãe é horrível, mas nós somos só crianças, eles é que são adultos, e, às vezes, temos de levar com os erros deles.
Bazen duruyor, ama sonra yine başlıyor.
As vezes pára, mas, em seguida, começa de novo.
Yazılar kafa karıştırıcı, bazen çelişkili ama bir konuda tutarlılar.
Estas inscrições são confusas, por vezes contraditórias, mas são consistentes numa coisa.
Bazen abartılı davranabiliyor biliyorum ama bu tamamıyla benim hatam değil.
Sei que ele, às vezes, é um pouco excessivo.
Yazları bazen karavanda uyur ama yılın bu zamanları buradaki açılır kanepede yatar.
No Verão, ele dorme na auto caravana mas nesta época do ano, ele dorme aqui num sofá-cama.
Bruce'la bazen şu ayrılma-barışma oyunlarını oynarız ama bu sadece birbirimize olan sevgiyi güçlendirir.
Eu e o Bruce jogamos estes jogos de "Acabámos / Voltámos", mas só faz os nossos corações aproximarem-se cada vez mais.
bazen 975
bazen de 24
bazen olur 16
bazen merak ediyorum 19
bazen düşünüyorum da 20
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
bazen de 24
bazen olur 16
bazen merak ediyorum 19
bazen düşünüyorum da 20
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19