Ama bu durumda tradutor Português
561 parallel translation
... ama bu durumda benim karar vermem gerektiğine inanmıyor musun?
Mas não te parece que uma decisão tão importante como esta
Ama bu durumda açıkça ortaya çıkan bir tek şey var.
Mas foi levantada uma questão muito clara :
Ama bu durumda, sanırım...
Mas neste caso, penso que...
Ama bu durumda sanırım yapar.
Neste caso acho que saberei.
Belki ama bu durumda değil.
Talvez, mas não é esse o caso.
Evet ama bu durumda kasabanın şerifi ile konuşmamız gerekmez mi?
Só se houver uma falha nos serviços da lei.
- Papirüs - - Ama bu durumda -
. O papiro pode ser...
Ama bu durumda, ki sanırım Temyiz Mahkemesi beni destekleyecektir... ciddi olarak bir işkence odası kurdurmayı düşünüyorum!
Mas neste caso, e acho que o Supremo me apoiará, Estou considerando seriamente instalar uma sala de tortura!
Üzgünüm ama bu durumda yapabileceğim bir şey yok.
Lamento, mas nestas circunstâncias, compreende que não posso fazer nada.
Normalde şiddetten nefret ederim ama bu durumda bir istisna yapacağım.
Normalmente detesto violência, mas no teu caso sou forçado a fazer uma desagradável excepção.
İyi ama bu durumda beyaz giymemen gerekiyor.
Nesse caso, não devia estar vestida de branco.
Ama bu durumda, bir koma.
Mas neste caso, um coma.
Klişe bir alıntı olacak ama bu durumda "kâhya yapmış olabilir."
Citando o cliché, parece que quem fez "foi o mordomo".
Ama bu durumda ben de sizinle gelirim.
Mas isso quer dizer que eu posso ir convosco.
Ama bu durumda biz, parayı ve hayatlarımızı kaybederiz.
Mas, assim perdemos o dinheiro e sobretudo as nossas vidas.
Bu gece geberene kadar düzüşmek istemiştim ama bu durumda bir bok yapamam.
Eu queria na verdade, Relaxar um pouco... Mas estou sem condições de dar uma foda.
Ama bu durumda, Bayan Saskia'ya ne olduğunu asla öğrenemezsiniz.
Mas então, nunca saberá o que aconteceu à menina Saskia.
Sizinki gibi uygar ülkelerde bunu yapmak kolay olurdu ama bu durumda laboratuarı kapatmak daha iyi olabilir.
Isso só é possível num país civilizado como o seu. Mas neste caso é mais fácil fechar o laboratório.
Ama bu durumda...
Mas, neste caso...
Ama bu durumda bir istisna yapmak isteyeceksiniz.
- Vai fazer uma excepção.
Genelde, haklısın, ama bu durumda galiba bir istisna yapabilirim.
Geralmente, tens razão, mas desta vez... ... acho que vou abrir uma excepção.
Genelde bir şeyi iki kez yapmaktan hoşlanmam... ama bu durumda, başka bir seçenek göremiyorum.
Odeio fazer as coisas duas vezes... mas neste caso, não vejo outra opção.
Çiçek getirmedim, siyah iç çamaşırını görmeye hayır demem ama bu durumda bence aynı eve taşınmamalıyız.
Não me importava de ver a tua roupa interior, mas acho que não podemos viver juntos!
Ama başına bu gelmeseydi bu zor durumda kalmazdım.
Mas se não fosse ele, não estaria nesta situação.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
É uma boa medida, em geral felicitá-la-ia... mas neste caso. Por favor.
İyi ama ben de her şeyi düşünemem ki. Bu durumda ne yapacağım?
Não se pode ter tudo.
Çok geç ama seni böyle bir durumda bu şekilde görmek aklımı başıma getirdi.
Isto fez-me ver melhor a tua pessoa... para dar-me conta de que não é muito tarde.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
- Nesse caso, penso que podemos... Eu sei que já ultrapassámos a hora dos cancelamentos... mas dadas as circunstâncias penso que podemos prolongar um pouco.
Bu bir mahkeme değil ama bir mahkemenin bazı kuralları geçerli... ve Albay Dax teknik olarak savunma rolünü üstlenmiş durumda.
Isso não é um julgamento, se assemelha a um... e o coronel Dax, tecnicamente, está no papel de defensor.
Ama tabii bu durumda müvekkilim duruşmaya kadar... hapiste iki üç ay daha yatar.
Mas isso também significa que o meu cliente ficará preso mais dois... ou três meses até ao julgamento.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Não só porque nunca fiz isso antes... mas porque me parece que, assim como eu... ninguém está interessado nos desabafos de uma menina de 13 anos.
Mutlu olduk, ama bu mutluluk uzun sürmedi... Karmakarışık bir durumda, karşı karşıya bulduk kendimizi.
A felicidade, pois fomos felizes, não se chegou a instalar e acabámos cara a cara, separados.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
Bem sei que isto soa Freudiano demais, mas neste caso, não creio que seja.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır.
Custa-me que sofra tal situação, mas a verdade é a verdade.
Çok isterim ama bu ara gerçekten hiç zamanım yok ve şu an bir şey alabilecek durumda değilim.
Eu gostaria, mas agora não tenho tempo. E, além do mais, não poderia ter qualquer gasto no momento.
Bu durumda değil ama.
Mas não neste caso, James Kirk.
Ama ilaçların bu durumda yardımcı olabileceğinden kuşkuluyum.
Mas não acho que os remédios adiantem.
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur. Ne acaba?
Resumindo o quê?
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
Toda a semana me escondi deles, mas parece que me encontraram aqui esta noite, assim melhor é que subam também a cantar...
Briny, tatlım doktor babamın iyi durumda olduğunu söyledi, ama bu hali hiç hoşum gitmiyor.
Caro Briny, o médico diz que o meu pai vem perfeitamente de saúde, mas não gosto do seu aspecto frágil.
General, onların iyi adamlar olduğunu biliyoruz ama bir nükleer savaşta.... Bu siloların içinde uyuklayan füzeler olmasını karşılayabilecek durumda değiliz. Çünkü bu adamlar bilgisayar onlara anahtarı çevirmeyi söylediğinde reddederler.
General, sabemos que são bons, mas numa guerra nuclear não podemos ter mísseis inactivos nesses silos porque os homens recusam rodar as chaves quando lhes mandam!
Ama bu durumda korku gayet iyi bir seçim.
Mas neste caso tive querida.
Ama, bu durumda sanmıştım ki...
Mas, pensei que neste caso...
Midem berbat durumda, keşke gelebilseydim, ama bu mide ile mümkün görünmüyor.
A minha barriga está a incomodar. Gostava de ir, mas a minha barriga não deixa.
Tamamen güçsüz durumda. Ama bu kurallar onda güçlü olduğu yanılsamasını yaratıyor.
ela não pode lutar contra o cancro, mas estas regras deram-lhe dignidade e uma ilusão de controle.
Ama bu bitkin bir durumda.
Mas esta está enfraquecida.
Ama mademki bir formalite söz konusu, o halde ben de bu durumda bir arabaya sahip olan birine uygun formalitelere uymalıyım.
Mas se os senhores têm a vossa rotina, também eu devia ter a minha, nestas circunstâncias, tendo eu um carro desses. Percebem?
Şimdi bu durumda arkaya denk geliyor ama delil durumuna göre onlar yüz yüze kavga ediyorlardı.
É aqui atrás. A testemunha afirma que eles lutaram frente a frente.
- ama hayatım, bu durumda tam oturuyor- -
- Mas como tu enfias a carapuça...
Ama umarım ki, güvenerek ve güvende hissederek... Eski karımın durumda, bu lezbiyenlik oluyor.
Mas espera-se que fique a confiança e a segurança e, no caso da minha ex-mulher, o lesbianismo.
Ama sizin kızınız bu durumda yaşayamaz, Bayan Scully.
Contudo, eu acredito que esse não será o caso da sua filha.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23