Ama bu yeterli değil tradutor Português
174 parallel translation
Ama bu yeterli değil.
Bom, isso não chega.
Ama bu yeterli değil.
Mas isso não é o suficiente.
Ama bu yeterli değil.
Mas isso, só, não chega.
Ama bu yeterli değil.
Mas isso não chega.
Ama bu yeterli değil gibi görünüyor.
mas isto, aparentemente, não chega.
- Sen bir parti üyesisin. - Evet, ama bu yeterli değil.
mas não é suficiente.
- Ama bu yeterli değil.
- Mas não é suficiente.
Ama bu yeterli değil, değil mi?
Mas já é o suficiente, não é?
Çekiciliğiniz ortada. Ama bu yeterli değil.
O teu encanto é óbvio, mas isso não chega.
Ama bu yeterli değil.
Mas não foi suficiente.
Ama bu yeterli değil.
Mas isso não chega...
Benimle birlikte olmak istediğine inanıyorum ama bu yeterli değil.
Eu acredito que queiras estar comigo, mas isso só não chega. - Eu sei.
Fox'un reklamlardan servet kazandığı doğru. - Ama bu yeterli değil.
É verdade que a Fox ganha muito com a publicidade, mas não chega.
Evet ama bu yeterli değil. Birilerinin gelip sorunlarımı çözmesini bekliyorum.
Tenho estado à espera, que apareça alguém que me resolva os problemas
Hayata geri dönüyorsun. Ama bu yeterli değil.
Está a voltar à vida, só que isto não chega.
- Teşekkürler, ama bu yeterli değil.
- Obrigado, mas não é o bastante.
- Ama bu yeterli değil. - Onu eğitebilirsin.
Pois, mas isso não é suficiente.
- Ama bu yeterli değil.
- Não é o suficiente.
İyi ama bu yeterli değil.
Não os suficientes.
Bu yeterli sebep değil ama, bunu da geçelim.
Não convence, mas deixo passar também...
Subaylardan yardım istedim, ama bu da yeterli değil.
Pedi aos oficiais que ajudassem, mas não chega.
Bu başka bir gösterici için yeterli olabilir ama benim için değil.
Essa é uma regra satisfatória para alguns, mas não para mim.
Bu oldukça hızlı ama yeterli değil.
É bem rápido, mas não o suficiente.
Bu belki Stephanie'nin sicilini temize çıkarmak için yeterli gelebilir, ama Gilbert Cole'u içeri tıkmamız için yeterli değil.
Calma, isso pode bastar para questionar a autenticidade do cadastro dela. - Mas ainda não compromete o Cole.
Bu etkileyici değil, ama yeterli.
Não é impressionante, mas adequado, adequado.
Ama bu şov, Broadway için yeterli değil.
O show não é bom o bastante para a Broadway.
Ama bu yeterli değil.
Não é suficiente...
Çoğu kişi için bu yeterli olurdu, ama yo, Poirot için değil.
Para a maioria teria sido o suficiente, mas para o Poirot não.
Ama bu bilmeceyi çözmek için şans yeterli değil.
Mas a sorte não basta para resolver este enigma.
Bu bir başlangıç ama yeterli değil. Bu çok küçük ve sınırlı!
É um princípio, mas não chega.
Çok iyi bir cerrahsın Peter, ama bu Pediyatri için yeterli değil.
É muito bom cirurgião, Peter, mas isso não basta na Pediatria.
Sana anaokulunda ne öğrettiler bilmiyorum ama en iyin bu durumda yeterli değil!
Não sei... o que te ensinaram no infantário, mas o teu melhor não serve, ok? Seduziste-me!
Davanın tek ele gelir yanı bu, ama yeterli değil.
Mas esse é o seu único mérito, e não é suficiente.
Her gün yazacağım konusunda söz verdiğimi biliyorum, ama bu o kadarı yeterli değil.
Sei que te prometi escrever um diario mas isso não é suficiente.
Ama bu Üç titanın uyumunu sağlamak için kesinlikle tek başına yeterli değil.
Mas só por si não trará harmonia aos três beligerantes.
Bu eyaletler için yeterli, ama Roma için değil.
Chega para as províncias, mas não para Roma.
Evet belki Poe ile aramız pek iyi değildi. Ama bu vücuduna iki kurşun yemesi için yeterli sebep değil.
Embora eu e o Poe não fôssemos exactamente compatíveis, isso não era motivo para ele levar dois balázios no peito.
Ama bence bu yeterli değil.
Ela tem de aparecer ao mundo com habilitações inatacáveis.
Hep işleri yoluna koyduğunu düşünüyorsun ama bu yeterli olmuyor değil mi?
Deixa estar, eu resolvo isso. Dizes sempre a mesma coisa! - E trato!
Ama geldiğimiz yerde, bu yeterli değil.
Mas no nosso mundo, isso não é suficiente.
Tamam adam müzikten anlıyor ama bu onu işlemek için yeterli sebep değil.
Isso soa a um entendedor de música, mas isso não é razão para fazermos um programa sobre ele.
Senin için herşeyi yapardım, ama bu senin için yeterli değildi değil mi?
Eu faria qualquer coisa por ti, mas isso não seria suficiente, pois não?
Adamımız bu, değil mi? Bu bir bağlantı. Ama DNA örneğini almak için yeterli değil.
É uma conexão, mas não é o suficiente para conseguirmos o ADN.
Bu yeterli değil, ama yapılmalı.
Não chega, mas terá de bastar.
Kim bilir, ama bu gitmek için yeterli bir sebep değil mi?
Quem sabe? Mas não será boa razão para irmos?
Evet, 60 saniye ama bu yeterli bir süre değil.
SIM! SIM, 60 SEGUNDOS, MAS NÃO É TEMPO SUFICIENTE.
Biliyorum bu yeterli değil, ama bu işin arkasında daha fazla bir şeyler olduğunu hissediyorum.
Nao e que nao seja suficiente, mas tenho a sensaçao de que há algo mais.
Uluslar arası ortaklık mümkün olduğu kadar çabuk ilaç sağlıyor ama bu, felaketten kurtulmayı düşünen Etiyopyalı mülteciler için yeterli değil.
A comunidade internacional manda medicamentos tão rapidamente quanto possível, mas estes envios não são suficientes para evitar este desastre de que os refugiados etíopes pensavam poder escapar.
Çok hoştu ama sanırım bir şeylerin olması için bu yeterli değil.
Igual com o Harrison.
Bu yeterli olmalı. Ama yeterli değil.
- Mas não é.
Ama, yine de, bu yeterli değil gibi görünüyor.
De certo modo, não parece ser o suficiente.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23