English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Aşağı

Aşağı tradutor Português

48,818 parallel translation
Toplumda aşağılanırdı.
Ela teria sido humilhada publicamente.
Aşağı yukarı, evet, öyle.
Bem, sim, é isso.
Tamam! Aşağıdan git! Geliyorum!
Vai baixo! Aqui vou eu!
Tamir etmek için çok vaktin yok çünkü az sonra giyinmiş ve gitmeye hazır olarak aşağıda olacağım.
Não vais precisar de muito tempo para o arranjar. porque venho para baixo já num segundo, mudado e pronto a ir.
Sırf o kanatlı fare piçi içeride baş aşağı sarkmış ben bu merdivenin üstündeyim diye kendini beğenmişlik yapıyor diye mi evi yıkamıyoruz?
Só por causa desse bastardo rato com asas estar pendurado ao contrário lá dentro sentindo-se convencido porque estou a subir esta escada, nós não podemos demolir a casa?
- Aşağı ineceğim.
- Vou descer.
Aşağıya inersen, altına bakabilirsin.
Se você simplesmente ir lá, você pode ter um olhar embaixo.
O zaman da rampayı Mazda'nın arka tekerleklerinin altına koyarız tabi tekrar aşağı indiğinde.
Então você colocar a rampa sob as rodas traseiras do Mazda quando ele vem para baixo novamente.
Aşağı inmesini söyle, merkeze gideceğiz.
Está bem. Diz-lhe para descer, que nós vamos ao centro.
Aşağı!
Baixem-se!
Evet, senin için L.A. aşağı yukarı bu.
Sim, LA é mesmo assim.
Bleecker'da jant kapağı hırsızı, aşağı doğu yakasında rıhtım alarmı... İşte bu.
- Ladrão de tampões de carros na Bleecker, alarme nas docas no Lado Leste...
- Aşağı yukarı.
- Por aí.
Jaypur hadisesini baştan aşağı inceleyin.
Revejam a fundo o incidente de Jaipur.
Aşağıya indirecek misin?
Vais deitá-la para dormir?
Adamı baştan aşağı kesip durmak çok gereksiz.
Cortá-lo assim agora é totalmente imprudente.
Tamam, Richard Elia aşağıda.
- Não. O Richard Elia está aqui.
Bu şey yükselmeye başladığında atalet onu aşağı doğru çekecek ve üç kat daha ağırmış gibi hissedecek.
Quando subir, a inércia vai deixá-lo três vezes mais pesado.
Walt ayaklarını birleştir, ayakuçların birbirine değsin kolların bedenine yapışık çenen aşağıda olsun... -... ve rahatlamaya çalış.
Walt, pés juntos, dedos apontados, braços unidos, queixo dobrado e tenta relaxar.
Kızlar, ellerinizi yıkayın ve aşağı gelin.
Meninas, lavem as mãos e desçam!
Yediği sandviçin salatası, bıyığından aşağı sallanırken, bana işimi ciddiye almadığımı - nasıl olur da söyler?
Ele tinha um bocado de salada de ovo presa no bigode e estava a dizer-me que eu não levo o meu trabalho a sério.
- Oh, bende The Manny'i izlemek için zamanın olduğu için çok mutluyum, ama oyunumu görmek yerine 4 hafta boyunca aşağı sokakta koştun.
Que bom que puderam ver o "The Man-ny", mas não puderam ver a minha peça que esteve quatro semanas em cena.
Aşağı yukarı iki senedir.
Há, aproximadamente, dois anos.
Aşağı sokakta çok şeker veren bir ev biliyorum.
Conheço uma casa ao cimo da rua que está sempre altamente abastecida.
Eğer aşağı inmezden öleceksin!
Se não desceres, vais morrer.
Protesto sırasında aşağıdaydık.
Estávamos lá em baixo na manifestação.
Adamı aşağıda bir boruya kelepçeledin değil mi?
Bem, a boa notícia é que o algemaste a um cano lá em baixo, nos esgotos, certo?
Benimle yarın öğlen gölün aşağısında buluş.
Certo. Vai ter comigo amanhã ao meio-dia ao lago.
Babası aşırı aşağılayıcı ceza yöntemlerine sahipmiş ve Kevin Decker yıllarca fiziksel ve psikolojik şiddet görmüş. Teşekkürler.
O pai dele acreditava em punição humilhante extrema e o Kevin Decker sofreu anos de abuso físico e psicológico.
Dünya yüzeyinin 3 kilometre üstünden aşağı bakarken, doğal yaşamın sergilediği saf güç ve ihtişamdan etkilenmemek imkansız.
Olhando para baixo a partir de 3,22 Km Acima da superfície da Terra É impossível não ficar impressionado Pela grandeza, esplendor e poder do mundo natural.
En büyükleri, İndri, dallardan nadiren aşağı iner.
O maior, o indri ( Indri indri ), raramente desce dos ramos.
Aşağıda havalar nasıl?
Como vão as coisas aí em baixo?
Momentumun korunması ilkesi der ki, taş suya girip aşağı doğru baskı yaparsa yukarı doğru çıkmaya zorlanır.
A Conservação do Momento Linear diz que no momento em que a pedra entra na água e a empurra para baixo, a pedra é forçada para cima.
9 metre aşağıda ama telefonu hala çalışıyor.
Afundou 10 m, mas o telemóvel funciona.
Aşağıya bir halat sarkıtıp, aracın kasasının etrafından dolayıp, yavaşça oynatacağız.
Atiramos o cabo, enrolamos o carro e puxamos devagar.
Fakat aşağıda halatı sabitleyecek biri lazım.
Mas precisamos de alguém lá para fixar o cabo.
Sly, aşağıya bir hava hortumu gönderemez misin? Aracın içine beslesek?
Sly, dá para mandar uma mangueira de oxigénio lá abaixo?
Şu itfaiye arabası ve dalış dükkânına baskın yapabilirsem bir şeyler uydurabilirim ama aşağıda çok fazla dayanmaz.
Com acesso ao camião de bombeiros e a uma loja de mergulho, faço qualquer coisa, mas não vai durar muito.
Aşağıya inmek çok tehlikeli.
- Descer lá é muito perigoso.
Walter, aşağı inersen yaşama ihtimalin % 0.01'in altında.
Walter, as tuas hipóteses de sobrevivência são menores de 0,01 %.
Aşağıya gelerek çıkmana yardım edecek.
Ele vai descer e ajudar-te.
Aşağı iniyorum.
A descer.
Aşağı iniş hızı suya göre çok daha yavaş.
Uma descida mais lenta que na água.
Aşağıya indiğinde hızlı davranması gerekecek.
Ele vai ter de ser rápido quando chegar lá em baixo.
Aşağı eğil, eğilebildiğin kadar Beth.
Deita-te o máximo que puderes, Beth.
Aşağıda mahsur kaldı ve nefes alamıyor mu?
Então ele está preso lá e não consegue respirar?
Aşağıda mısın?
Estás aí embaixo?
Rüzgârlar bizi aşağı çekiyor.
Os ventos estão a ficar demasiado fortes aqui em baixo.
Aşağı düşmüş olmalı.
Deve ter caído para a morte.
- Telefonum aşağıda kaldı.
O meu telemóvel está lá em baixo.
Aşağıda lavabo yok ama.
- Não tens casa de banho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]