English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bir anlamı yok

Bir anlamı yok tradutor Português

1,685 parallel translation
Eğer aynı saçmalıklar için döndüysen, bir anlamı yok.
Se voltaste para ficarmos como antes, não me parece que valha a pena.
Ama ponpon kız liderine göre bir anlamı yok.
- Diz uma líder que não seja.
- Çünkü bir anlamı yok.
- Porque não serve de nada!
O kadar şaşırmıştım ki. Parasızlık gibi, insanların "böyle film mi olur, hiçbir anlamı yok" sözleri gibi engellere rağmen bu kadar çok çalışmışken o sırada seyircilere filmi sevdirmişken..... meçhul bir kurul çıkıyor ortaya, görünürde bunu filmin yapımcısı için yaptıklarını papağan gibi tekrarlayarak benim istediğimi ifade edemediğimi söylüyor.
Eu fiquei tão de rastos... ter trabalhado tanto contra todos os obstáculos de não ter dinheiro, de toda a gente dizer "não podes fazer um filme destes, não faz sentido", de conseguir que o público o adorasse nessa altura,
Hayatın benim için bir anlamı yok.
A vida não é nada para mim.
Hatta oraya gitsen bile, bunun bir anlamı yok.
E mesmo que chegues lá, não significa nada.
Evet, tüm bu nedenlerle hasta ve yorgun Zamanı gerçekten herhangi bir anlamı yok ki.
Estou farta dessas razões todas que não fazem sentido nenhum.
Başka bir anlamı yok.
Não significa nada.
Ya da daha az kullanılan anlamıyla, "artık hiçbirşey seni rahatsız edemez, çünkü hayatın hiç bir anlamı yok" mu?
Ou no sentido menos utilizado de nada o incomodar, porque a vida não tem mesmo sentido nenhum?
Çoğu dış seslendirmenin hiç bir anlamı yok, Ama hayatını daha dramatik ve anlamlı gösteriyor.
Embora as narrações não façam muito sentido, fazem a nossa vida parecer mais dramática e mais importante.
Sadece bu konudan bahsetmemizin bir anlamı yok diye düşünüyorum.
Eu só acho que não há motivos nenhuns para ficar a remoer isso.
"bundan bahsetmemizin bir anlamı yok" mu?
"Não há motivos nenhuns para ficar a remoer isso."?
Eğer ateş edemeyeceksek pozisyona girmemizin bir anlamı yok.
É escusado tomar posição, se não podemos abrir fogo.
Saklanmanın bir anlamı yok, Doktor Weir.
Não vale a pena esconderem-se, Dra. Weir.
Seninle tartışmayacağım, Michael. Bunun bir anlamı yok.
Não vou argumentar contigo.
Benden hayatımı almayı isteyebilirsin o bilginin senin için bir anlamı yok!
Teria de me tirar a vida... a informação não significa nada para si!
İş açısından bir anlamı yok, ama... belki kişiseldir.
Não faz sentido de uma perspectiva empresarial. Mas talvez seja pessoal.
Kalbin hiç kırılmadığı müddetçe bunun bir anlamı yok.
Isso não quer dizer cheta, se nunca tiver tido um desgosto.
Riske girmenin bir anlamı yok.
Daqui a minutos, ele vai desmaiar.
Lütfen, tartışmanızın bir anlamı yok
Por favor! Não há nenhuma razão para se chatearem com isto.
Bunun bir anlamı yok.
Não faz sentido.
Saldırganın o olduğunu kanıtlayan bir DNA delili var. İzlerini kapatmasının bir anlamı yok. Bu onu sadece yavaşlatır.
O DNA prova que ele é o criminoso, tentar encobrir seus rastros apenas o atrasaria.
Doğruluğu ispatlandı ama bunun pek bir anlamı yok.
Não, eu verifiquei a autenticidade, mas isso não significa nada.
Başından geçen onca şeyden sonra, geceyi bir bakım evinde geçirmesinin bir anlamı yok.
Depois de tudo o que passou... não há necessidade nenhuma que ela passe a noite num abrigo.
Bu şüpheli için yaşamın bir anlamı yok.
Vidas não significam nada para este suspeito.
Bunun da benim için fazla bir anlamı yok.
Que não significa nada para mim.
Onlara kim olduğumu söylemeye çalıştım, ama görünüşe göre, Kefflin isminin buralarda bir anlamı yok.
Tentei dizer à eles quem eu era, mas aparentemente, o nome Kefflin parece não significar muito por aqui.
Bunun hiç bir anlamı yok.
Não faz sentido.
Bunun bir anlamı yok.
Isto não faz sentido.
Önce burayı havaya uçurmadan gitmenin bir anlamı yok.
Não terá muita importância escapar sem explodir este lugar primeiro.
Kaynaklarım bunu çoktan onayladı, yani gerçeği inkâr etmenin bir anlamı yok.
Minhas fontes já confirmaram isto, então não há sentido em negar o fato.
İnkar etmenin bir anlamı yok, Ellen.
Não vale a pena negar, Ellen.
Bunun hiç bir anlamı yok.
Isso não significa nada.
- Bunun bir anlamı yok.
- Não faz sentido.
- Bunun hiç bir anlamı yok.
Eu vou apoiar-te em tudo o que disseres.
- Bunun hiç bir anlamı yok.
O que não quer dizer nada.
Onu sakinleştiremediğim veya ona istediğini veremediğim sürece buna devam etmenin bir anlamı yok.
Devia comê-la de uma vez por todas, a não sei que a possa acalmar, dar-lhe algo. Alternar.
Bir anlamı yok.
Não significa nada.
Şu anda onu takip etmenin bir anlamı yok.
Não vale a pena continuar com isto.
Onun bir anlamı yok!
Ela não significa nada para mim.
Çok bir anlamı yok.
- Não significa muito.
- Söylenecek birşey yok. Bu, söylenecek bir şey olduğu anlamına geliyor.
- Se nos disserem, podemos ajudar.
İstatistiklerin anlamı yok, İmran bir numaraydı
Recordes não significam nada. Imran foi no 1!
Alay etme bir oyunu olduğu anlamına gelir. Ama öyle bir niyeti yok.
Não, nos provocar implica em algum tipo de jogo.
Mahkûmu aramalı mıyız? Bir anlamı yok.
Devemos procurar o prisioneiro?
Bence pek iyi bir şey anlamı yok.
Acho que isso é mau.
Fiziksel olan şeyler senin için bir anlam ifade etmiyor. Soğuk, kurnaz bir entelektüel olmanın üstünde bir şey yok.
Você repudiou qualquer coisa física, qualquer coisa que não fosse friamente intelectual
- Bir anlam ifade etmesine gerek yok.
- Não tem de fazer.
Bilirsin, "müttefik" sözcüğü bir çeşit ortaklık anlamı içerir ve bizim durumumuzda böyle birşey yok.
Sabes, a palavra "Aliados", implica alguma espécie de parceria, e esse não é o caso aqui.
Aşıyı onlara ulaştıramazsak bunun bir anlamı yok.
Temos todos consciência dos problemas.
Bunun anlamı gidecek bir yerimiz yok.
Significa que as coisas só podem melhorar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]