Buna bakın tradutor Português
304 parallel translation
Şimdi buna bakın.
Agora vejam isto.
Buna bakın!
Olha para aqui!
Şimdi buna bakın.
Agora vejam isso!
Buna bakınca, yansızca... yani aslında bunun üzerine çalışmadığımda nerdeyse bunu yapanın ben olmadığını hissediyorum.
Quando eu olho para isso, objectivamente... Quer dizer... quando na verdade não estou... a trabalhar nisso. Quase tenho a sensação de que não fui eu... quem fez isso.
- Buna bakın.
- Olhe para isto.
Buna bakın.
Olhe para isso!
Buna bakınca nerede durduğunu tam olarak anlarsın.
Se olhares para ali, sabes exactamente onde estás.
Buna bakın!
Vejam isto.
Öyle derler, ben inanırım da buna az çok ama bakın, şafak, alaca etekleriyle yürüyor doğu sırtlarının çiyleri üstünde.
Também tenho ouvido, creio que assim é. Mas reparai, que a aurora de púrpura caminha atrás do orvalho da colina.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Os juros e a manutenção aumentam e o projecto continua um parque, em vez da última morada onde os nossos irmãos descansarão.
Bakın buna.
Não há...
Buna bir bakın.
AMNISTIA
Bakın, Bay Marriner, işim, geleceğim, her şeyim buna bağlı...
Sr. Marriner, o meu trabalho, o meu futuro, tudo depende de...
- Buna da bakın...
- E aqui...
Bakın Dr. Humbert... bunu daha üst makamlara götürmek istemiyorum. - Eğer yardımcı olabilirsem. - Umarım buna gerek kalmaz.
Veja, Dr. Humbarts... não desejo levar isto aos meus superiores, se o puder evitar.
Pakala, bakın kim burada? Buna ne dersin
- Bem, olhem quem chegou.
Bakın Bay Garrison, siz iyi insanlarsınız, ama ben buna katlanamam.
Olhe, Sr. Garrison, vocês são pessoas simpáticas... mas não tenho que aturar isto.
Gelin ve buna bir bakın!
Joe! Venham e dêem uma olhadela nisto!
Bak seni öldürmek istemiyorum Quincey, ama beni buna zorlarsan Tanrı'ya yemin ederim ki gözünün yaşına bile bakmam! Kalacak mısın?
Não o quero matar, Quincey... mas diante de Deus, vou matar-te agora... se me obrigares.
Buna rağmen, bakın :
Entretanto, olhem!
- Buna bakın.
- Veja...
"Buna dayanarak bakıma ihtiyaç duyacağını düşünüyoruz."
"Com base nisso, ajuda futura parece ser um alternativa."
Bakın, buna gerçekten inanmasaydım sizi bulmak için onca şeye katlanmazdım.
Eu não teria feito de tudo para vos encontrar, se não acreditasse nisso.
Bak, buna ihtiyacın olabilir.
Precisas disto agora.
Bakın Dr. West, tekrar gelebilirim. Buna gerek..
Dr. West, eu volto mais tarde.
Meselâ buna ne dersin? Dünyanın neresindeki hangi kumsalı beğenirsen, sana onu alacağım. Şuna bir bak :
Que tal - qualquer praia de que goste, em qualquer lugar do mundo, eu compro-lha para sim.
Buna karşın, ben objektiflerin arkasından bakıyor, not tutuyor, form dolduruyor ve günlüğümün sayfaları arasından kurtları anlamaya çalışıyorum.
Mas sento-me atrás de lentes de vidro, preenchendo blocos de notas e formulários em triplicado, tentando captar os lobos nas páginas do meu diário.
İlk bakışta, Çok inceymiş gibi görünebilirim ama buna kanmayın.
À primeira vista posso parecer-vos muito magro. Mas são só as aparências.
Sen de buna dahil olmalısın. Harika bak.
Vai adorar, foi fantástico.
Tamam. Buna benzer bir ayakkabı bakınır mısınız?
Vejam se encontram um sapato como este, sim?
Bakın, buna bir tırmanın.
412 metros de altura... Sobe nisto.
- Bakın, o yaşıyor. Buna inanamıyorum.
- Olhem, está vivo.
"Hey sarışın buna bak" dan başka bir kelime İngilizce konuşamayan, bir yığın terlemiş insan.
"Ó loira! Olha aqui."
Bak, sen zaten jestini yaptın, buna gerek... Baba, bu jest değil. Bu yapmam gereken birşey.
não há necessidade... isto não é um gesto. isto é algo que preciso fazer.
Komiserim, buna siz bakın.
- Sr. Tenente, atenda aqui.
Bakın, buna harcayacak param var.
Tenho dinheiro.
Neyse, izci numarasının iyi olduğunu düşünüyorsan, birde buna bak.
E se achaste boa a farda de escoteiro, olha-me esta.
geldiğiniz için teşekkürler güzel kravat Nelson teşekkürler, sanırım babanın iyi bir bakıcı olmaya çalıştım ancak olamadım ben işe yaramaz birim kullanışsız, eski, yıpranmış... kendimi daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemiştim buna vicdan azabı deniliyor
Cuidem-se, obrigado por terem vindo. Gravata fixe, Nelson. Obrigado, é do teu pai.
Onunla yattın buna eminim! Şuna bir bakın.
Dormiu com ele, olhe só para ela!
- Evet, eminim, buna güvenirseniz... - Bir gün yukarı bakıp şöyle dediğinde ben de dinleyicilerin arasındaydım. "Eğer lanet olası tembel kıçlarınızı kaldırıp iş aramaya başlarsanız belki Amerika yeniden yaşanabilecek iyi bir yer olur."
Estava na audiência quando ele disse : "Se levantarem os cus dos assentos e forem trabalhar, a América voltará a ser decente".
Sadece buna bak, anladın mı?
Derice, bem aqui. Entendido?
Bak, buna karışmayın, tamam mı?
- Não enche o saco seu...
Belki de buna bir insanın bakış açısıyla yaklaşabilirsin.
Por que está perguntando?
Birkaç sene önce Jersey'de buna benzer bir şey olmuştu Joe. Hatırladın mı? Kelly, bak bakalım bununla ne yapabiliriz.
O Kelly que averigue.
Buna bak dağınık kıçlı zenci.
Olha-me só para o preto.
Buna ihtiyacın vardı ve şimdi hissediyorsun, kendine bir bak.
Fazia-te falta, e agora podes senti-lo, olha para ti.
Başka ne yapabilirdim ki? Başka ne? Buna bakın.
Olhe para isto.
Öyle derler, ben inanırım da buna az çok ama bakın, şafak, alaca etekleriyle yürüyor doğu sırtlarının çiyleri üstünde.
Também ouvi isso, e em parte acredito. Mas vede! O alvorecer, com seu manto púrpura... anda sobre o orvalho daquela colina ao leste.
Bakın, bir kemik iliği nakli olmaması durumunda, kimyasal tedavi yöntemlerinden medet umacağız, buna da kemoterapi diyoruz, bu yöntemle de hastayı bir kaç sene yaşatabiliyoruz.
Sem um transplante de medula restam-nos as quimioterapias... como modo de prolongar a vida do paciente por alguns anos.
Şimdi bana bakınca buna inanmayacaksın Ama o zamanlar vahşi bir kadındım.
Agora não pareço, mas eu era uma mulher selvagem.
Buna bir bakın.
Vejam só.
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakın bayım 46
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın bana 20
bakın burada kim var 25
bakın beyler 30
bakın şuna 23
bakın işte 18
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın bana 20
bakın burada kim var 25
bakın beyler 30
bakın şuna 23
bakın işte 18
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne varmış 17
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna ne demeli 38
buna göre 57
buna bayılıyorum 48
buna ihtiyacım yok 72
buna ihtiyacın yok 25
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna ne demeli 38
buna göre 57
buna bayılıyorum 48
buna ihtiyacım yok 72
buna ihtiyacın yok 25