English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Dinlemelisin

Dinlemelisin tradutor Português

789 parallel translation
- Bunu dinlemelisin.
Não me lembro.
Biraz dinlemelisin ve her kelimeyi dinleyeceksin.
Tens de ouvir umas verdades, e vais ouvir cada palavra.
Sen de dinlemelisin.
Já agora, ouçam-no também.
Hem Michael, George'un hikayelerini ilginç bulursan... Elsa'nın nasıl karım olduğu hakkındaki... hikayeyi de dinlemelisin.
E se achar interessante a história do George, então deverá saber como a Elsa... se tornou minha mulher.
Beni dinlemelisin anne! Bana inanmalısın!
Mãe, tens de me ouvir, tens de acreditar em mim.
Yardım etmek istiyorum ama beni dinlemelisin.
Estou a tentar ajudá-lo. Coopere comigo.
Onu orkestrayla dinlemelisin.
Devia ouvir com orquestra.
John, baban gel deyince sözünü dinlemelisin.
Quando o teu pai te chama deves obedecer-lhe.
Bak, beni dinlemelisin!
Você tem que me escutar!
Beni dinlemelisin.
Você tem que me escutar!
Tatlım, dinlemelisin...
- Querida, tens de me dar ouvidos.
Evet, onları dinlemelisin.
Devias ouvi-los.
Eben, dinlemelisin.
Eben, tens de me ouvir.
Ama sözlerimi iyi dinlemelisin Minus.
Mas tens de ouvir com atenção o que te digo, Minus.
Beni dinlemelisin Whisky.
Tens que me ouvir, Whisky.
Mutlaka dinlemelisin.
Tens de ouvir.
Wyatt, beni dinlemelisin.
Wyatt, tens de escutar-me.
Benim yabancıların dediklerini yapma alışkanlığım yok, ama sen beni dinlemelisin.
Não costumo fazer promessas a estranhos, mas tem a minha palavra.
İyilik Perisi'ni dinlemelisin.
Têm de ouvir a boazinha.
Şimdi beni dinle, söyleyeceklerimi dinlemelisin.
Ouça-me, tem de ouvir o que tenho para dizer.
- Baba, onu dinlemelisin.
- Pai, escuta-o.
Sözümü dinlemelisin.
Tem que me escutar.
- Beni dinlemelisin.
- Tens que escutar-me...
Dinlemelisin beni.
Tens de escutar.
- Evet, dinlemelisin.
- Mas vais ouvir.
- Genç adam her zaman tavsiyeleri dinlemelisin
Os jovens devem seguir os bons conselhos.
Beni dinlemelisin.
Tens de me escutar.
- Beni dinlemelisin.
- Ouve-me.
İlk olarak iç güdülerini dinlemelisin.
Primeiro, tens de seguir os teus instintos.
Mary McLenan'ı bir dinlemelisin.
Deverias ouvir a Mary McLenan.
Striker, beni dinlemelisin.
Striker, tens de ouvir-me.
Dinlemelisin.
Escuta.
Julie, beni dinlemelisin.
Julie, tens de me ouvir.
Başın derde girmeden önce onu dinlemelisin.
Deverias ouvir, antes de partires a correr.
Bize katılacaksan beni dinlemelisin. Gördüğün gibi biz bir grubuz.
Se ficares connosco, segues as minhas regras.
Dinlemelisin!
Tem de me ouvir!
Beni dinlemelisin, Yüzbaşı.
Tem que ouvir Capitão.
Anneni dinlemelisin.
- Sim, ouve a tua mãe.
Bunu dinlemelisin. İçten olmasına bu kadar kalmıştı.
Está a esta distância da sinceridade.
Anneni dinlemelisin!
Devias ouvir a tua mãe!
Beni dinlemelisin.
Tens de me ouvir.
Onları dinlemelisin Kal-El.
Deves escutá-los, Kal-El.
Eğer bu oyunda şova yükselmek istiyorsan, beni dinlemelisin.
Se você quer subir, deve me ouvir.
Onu dinlemelisin, anne.
Deve escutá-lo, mamãe.
Saatte 450 dolar kazanan bir adam sana bedavadan bir şeyler anlatmak ister, dinlemelisin.
Quando um homem ganha $ 450 à hora quer contar-lhe algo gratuitamente, e deve ouvi-lo.
Ve sen Clarke'ı şarkı söylerken dinlemelisin.
Sabe... você realmente deveria ouvir a Clarke cantar.
- Bak bunu mutlaka dinlemelisin.
- Tem de ouvir isto.
Onu bulma şansımız var ama beni dinlemelisin.
Há uma possibilidade de a encontrar. Mas tens de me ouvir.
Beni dinlemelisin.
Tens que me ouvir.
Bu çocuğun hikâyesini dinlemelisin Hannibal.
- Tens de ouvir a história dele.
Bu senin başlangıcın. İyi dinlemelisin.
Isto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]